Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
GÜNDEM - Doğu Türkistan'da Çin Zulmü Artarak Devam Ediyor! - Ömer Öngüt
Doğu Türkistan'da Çin Zulmü Artarak Devam Ediyor!
GÜNDEM
Şinasi Çapa
1 Ekim 2014

 

DOĞU TÜRKİSTAN'DA ÇİN ZULMÜ ARTARAK DEVAM EDİYOR

Çin, kalabalık nüfusu ile Orta Asya'nın geniş bozkırlarına ve yeraltı ve yerüstü zenginliklerine göz dikmiştir.
Yayılmacı politikasını sinsice yürütmeye çalışmaktadır.

 

Türk Dünyası'nın ayrılmaz bir parçası olan Doğu Türkistan yeniden Çin zulmü ile inlemektedir. Ama maalesef başta Türkiye ve İslam Dünyası olmak üzere bu çığlıklara yeterli ilgi ve alakayı göstermemektedir.

Geçtiğimiz ay meydana gelen olaylarda Çinli polislerin Uygur Türklerinin üzerine silahla ateş etmesi sonucu 100'e yakın Uygur genci şehit oldu.

Dünyada, İslâm coğrafyasında ve Avrasya diye adlandırılan Türk coğrafyasında önemli değişmeler ve gelişmeler yaşanırken Türkistan'ı unutmamız ve unutturmamız mümkün değildir.

Aslen Doğu Türkistan'ın Hoten kentinde doğan Emekli Tuğgeneral Rıza Begin Bey Doğu Türkistan'ın durumunu şöyle özetliyor:

"Ekim 1949'da Komünist Çin Kuvvetlerinin Doğu Türkistan'ı istilası ile başlayan ve Müslüman halkın tümü ile imhasını hedef alan baskı, işkence ve terör rejimi şiddetini artırarak devam etmektedir. Tüm baskılara ve din aleyhtarı propagandalara rağmen, 54 yıldan beri Doğu Türkistan'da ezan sesleri susturulamamıştır. Doğu Türkistan halkı, Çinlilerden, sosyal ve kültürel ilişkilerden nefret edercesine kaçınarak pasif mukavemetin en iyi örneklerini vermekte, imkan ve fırsat buldukça tepkilerini göstermektedirler.

Son yıllarda meydana gelen milli ve dini nitelikli hareketler dünya gündeminde geniş yankı bulmuştur.

1990 yılının Nisan ayında Kaşgar'ın Barın kasabasında vukuu bulan ve yüzlerce mücahidin şehadeti ile son bulan ayaklanma, bu ülkede Müslüman Türk'ün asırlardır kökleşen milli ve dini inançlarının sökülüp atılamayacağına en iyi cevap olmuştur.

Şubat 1997'de Gulca'da meydana gelen olaylarda yüzlerce Müslüman Türk idam edilmiş ve binlerce kişi yargısız ve haksız şekilde tutuklanmıştır. Halkın Müslüman Türk olarak yaşama ve var olabilme mücadele azmini kırmak ve yok etmek amacıyla dini inançlara ve İslami değer ve müesseselere karşı, İslam dünyasının gözü önünde insanlık dışı yöntemlere başvurulmaktadır.

Ne yazık ki, İslam Dünyası bütün bu olup bitenlere seyirci kalmakta ve Doğu Türkistanlı Müslüman kardeşlerinin bu acıklı durumuna ilgisiz bir tavır içerisindedirler. 30 milyon Doğu Türkistanlı Müslüman Türklerin maruz bulunduğu insanlık dışı zulüm ve işkence, İslam dünyasının gafletten uyanmasını temin edememekte ve onların vicdanlarını harekete geçirmeye kafi gelmemektedir. İslam dünyasının bu duyarsızlığı ve ilgisizliği gerçekten acı ve acı olduğu kadar elem vericidir. Türkiye'nin Doğu Türkistanlı kardeşleriyle soy, dil, din, tarih ve kültürel bağları ile ilgilenmesi doğaldır. Milli bir borçtur. Türkiye'nin Doğu Türkistan'da esaret altında yaşayan Müslüman Türk soydaşlarına karşı gösteregeldiği ilgi ve yakınlık için; daima minnet ve şükran duyguları ile doluyuz."

İbadet yapmaları bile yasak edilen, sakal bırakmalarına bile müsaade edilmeyen, başörtüleri başlarından alınan, camilerine kilit vurulan, esir olarak çalıştırılan Doğu Türkistan halkı Kızıl Çin'in zulmü altında inlemekte, ölüm-kalım savaşı vermektedir. Biz onların uğradıkları haksızlıklara, zulümlere, işkencelere ne kadar duyarlıyız? Onlarla ne kadar alakalıyız?

Gazze'de İsrail'in katliamları yaşanırken Doğu Türkistan'da Çin, hava ve kara operasyonu ile 2 köyü haritadan sildi. Bayramın birinci günü, Yarkent bölgesinde kadınlara yapılan saldırı sonrası büyüyen protestolara Çin güçleri silahla cevap verdi. Tüm iletişimi kestiği için, kaç kişinin öldüğü tam olarak bilinmiyor. Çin, son 20 yılın en büyük katliamını yaptı.

Doğu Türkistan Derneği Başkanı Seyit Tümtürk; "Çin, Ramazan ayı boyunca oruç tutulmasını yasakladı. Abluka altına aldığı yerlerde baskı en üst düzeyde uygulandı. Yasaklar koyarak, insanların sokağa dökülmesini istedi. Bu sayede yapılan katliamlara gerekçe oluşturmak istediler. Bayramın birinci günü yapılan saldırılarda binlerce Müslümanı katlettiler. Bu katliamın üzeri kapatıldı. Dünya kamuoyu katliama tepki göstermedi. Silahsız bir şekilde Çin'e karşı mücadele veren Uygur Türkleri kendi topraklarında yaşam hakkı, din ve vicdan hürriyeti, seyahat hakkı, eğitim özgürlüğü ve insanların nesillerinin devamı olan üreme hakkı yasaklarının kaldırılarak insanca yaşamak istiyor. Çin hükümeti yasakçı ve baskıcı politikalarla Türkleri sindirmek, yok etmek istiyor. Doğu Türkistan denilince kan, gözyaşı, katliam, idam, insan hakları ihlalleri, zulüm ve işkence akla gelmektedir. Çin oldu-bitti ile Gazze'de 1-2 ayda katledilen insan sayısından daha fazlasını bir günde katletti. Dünya bunu görmedi. Birkaç gün önce 8 Doğu Türkistanlı kardeşimiz idam edildi. Acı üstüne acı, zulüm üstüne zulüm yaşanıyor. Doğu Türkistanlılara hiçbir gün umut ışığı, olumlu gelişme yok. Yaşanan her türlü olumsuzluğa rağmen ne İslam İşbirliği Örgütü, ne Avrupa Birliği, ne Birleşmiş Milletler ne de diğer uluslararası kuruluşlardan tek bir ses yok. Bu duyarsızlığı hayretle izliyoruz. Bu coğrafya İslâmın en hoşgörülü ikliminin yaşandığı bölgedir. Çin yönetiminin Doğu Türkistanlıları İslâmdan koparma gayretleri Doğu Türkistanlıları terör batağına sürüklemektedir. Burada bir terörist varsa o da 65 yıldır uluslararası hukuk kurallarını ihlal ederek bir devletin mutlak bütünlüğünü, sınırlarını parçalayıp işgal eden Çin devletidir"diyerek yaşananları özetlemiştir.

Çin, terörist ilan ettiği Türkleri göz altına alıp idam ediyor. Ramazan ayında üç bine yakın Uygur Türkü'nü bayramlaştıkları gerekçesiyle terörist ilan eden Çin hükümeti, Doğu Türkistan'daki izlediği politikaların dış dünyaya sızmasını engellemek için her türlü iletişim haklarını yasaklamıştır. İnternet yoluyla dışarıya bilgi sızdırdıkları gerekçesiyle terörist ilan ettiği 400'e yakın Uygur Türkü'ne müebbet hapis cezası vermiştir.

Çin, Doğu Türkistan'ı yaşanmaz hale getirmek için Nükleer denemelerinin tamamını bu bölgede gerçekleştirmektedir. Bu denemeler bölgenin doğasının tamamen tahrip olmasına, kanser hastalıklarının artarak yayılmasına neden olmaktadır. Aynı şekilde on binlerce hayvan denemeler nedeniyle telef olmakta, pek çok insan hayatını kaybetmekte, sakat doğum oranlarının artmasında büyük artış gözlemlenmektedir. Yaklaşık 210 bin kişinin radyoaktif atıklar nedeniyle hayatını kaybettikleri tahmin edilmektedir.

Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği Başkanı Hidayet Oğuzhan'ın verdiği bilgiler de Çin devletinin uygulamalarının bir diğer boyutunu ortaya koymaktadır:

"Çin'in değişik isimler altında düzenlediği operasyonlarla Uygurların evlerini basarak kadınlara tecavüz edilmektedir. Erkekler ise zorla evrak imzalatılarak hapse atılmaktadırlar. Uygurların yurt dışına çıkmalarına engel olmak için Pasaport almalarına izin vermiyor. Zulme dayanamayan Uygurlar Malezya, Vietnam, Tayland gibi Uzakdoğu ülkelerini dolaştıktan sonra Türkiye'ye sığınıyor. Çin zulmünden kaçarak Türkiye'ye sığınan Uygur sayısı 1000'e yaklaştı. Çin'de yaşayan bütün azınlıklar Çinlileşmişler ancak Türkistan halkına aynısını yapamamıştır. Türkistanlıların bugüne kadar ayakta kalmalarının sebebi dine olan güçlü bağlılıklarıdır. Bizi İslam Dini korudu. Bunun farkına varan Çin, son zamanlarda ülkedeki güçlü dini bağları zayıflatmaya çalışıyor. Doğu Türkistan'da islamla ilgili yapılan her şeyi terör faaliyeti olarak niteliyor. Çin'in karşısında direniş kuvvetleri olmadığı için bölgede yaşananlarla ilgili haber alınamıyor. Çin'in demir surlarla çevirdiği Doğu Türkistan'da yaşananlar dışarıya yansımıyor. "

Doğu Türkistan'da olan-biteni anlatmakla bitmiyor. Hangi Müslüman Türk bu olaylara kulak tıkayabilir, sessiz kalabilir? Bu mazlum coğrafya İslam-Türk Medeniyeti'nin en mümtaz şahsiyetlerini yetiştirmiştir.

Onların ızdırapları bizim ızdırabımız, dertleri bizim derdimiz, göz yaşları ise bizim göz yaşımızdır. Bu zulüm karşısında vicdan sahibi hangi insan duyarsız kalabilir? Onu anlamaya, anlatmaya, beyinlere kazımaya ihtiyacımız var.

 

Doğu Türkistan'ın Zenginlikleri ve Stratejik Konumu:

Doğu Türkistan stratejik konumu ve doğal zenginlikleri sebebiyle Çin için çok önemli bir bölgedir. Çin, ABD'nden sonra en önemli enerji tüketen ülke konumundadır. Kalkınması için enerjiye, petrole, doğalgaza ihtiyacı vardır. Bu bölge Çin için önemli bir potansiyele sahiptir. Aynı zamanda Rusya ve Orta Asya ile arasındaki enerji nakil güzergâhları için yegâne geçiş noktasıdır.

21. yüzyılın Kuveyt'i olarak adlandırılan Doğu Türkistan petrol, doğal gaz, uranyum, kömür, altın ve gümüş madenlerinin bolluğu ile dikkat çekmektedir. Doğu Türkistan Tarım Havzası'nda çok yüksek miktarda petrol bulunmaktadır. 'Umut Denizi' olarak adlandırılan Tarım Havzası'nın 10.7 milyar ton petrol kapasitesi olduğu tahmin edilmektedir. Yapılan araştırmalara göre; "220 milyar metreküp doğal gaz kapasitesi olan 13 yatak ortaya çıkarılmıştır. Bu zenginlikler Çin ekonomisi için vazgeçilmez görünmektedir. Çin topraklarında çıkarılan 148 çeşit madenin 118 çeşidi Doğu Türkistan topraklarında bulunmaktadır. Bu da Çin'in toplam maden ocaklarının yüzde 85'ini oluşturmaktadır. Bunların arasında kalitesi ve yüksek kalori değeri ile ünlü olan kömürün de ayrı bir yeri vardır. Çin'in toplam kömür rezervinin yarısını oluşturan Doğu Türkistan kömür rezervlerinin 2 trilyon ton civarında olduğu hesaplanmaktadır. Çin tekstilinin hammaddesi pamuk bu mazlum Türk coğrafyasında üretilmektedir.

Çin'in Doğu Türkistan'ı asimile etmekten çok daha büyük bir gayesi var. Prof. Dr. Ümit Özdağ Çin'in bu gayesini şöyle özetliyor:

"Doğu Türkistan'da çok kısa sayılabilecek bir süre içinde Çin ordusu ve polisi Uygur Türklerine karşı çok sert ve vahşi bir şekilde saldırıya geçmiş durumda.

Buz dağının suyun altındaki kısmında Pekin'in 21. Yüzyılda Büyük Türkistan stratejisi vardır. Büyük Türkistan, Batı ve Güney Türkistan'dan (Afganistan) oluşmaktadır. ... Doğu Türkistan'da Uygur Türkleri % 15'in altına düştükleri zaman tehdit olmaktan çıkacaklardır. Bunu Çin'in Batı Türkistan'da hegemon güç olma adımı izleyecektir. Büyük Çin nüfusunun oluşturduğu demografik tehtidin ilk adımları Kazakistan ve Kırgızistan'da hissedilmeye başlanmıştır."

Çin, kalabalık nüfusu ile Orta Asya'nın geniş bozkırlarına ve yeraltı ve yerüstü zenginliklerine göz dikmiştir. Yayılmacı politikasını sinsice yürütmeye çalışmaktadır.


  Önceki Sonraki