Medine-i münevvere döneminde Tevbe Sûre-i şerif'inden sonra nâzil olmuştur. Üç Âyet-i kerime, on yedi kelime ve doksan yedi harften müteşekkildir.
İlk Âyet-i kerime'de geçen ve "Yardım" mânâsına gelen "Nasr" kelimesi bu Sûre-i şerif'e isim olmuştur. "İzâ câe" ve Beşâret" Sûre-i şerif'i de denilir. Ayrıca Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in vazifesinin sona ermekte olduğunu ve vefatının yaklaştığını dolaylı şekilde haber verdiği için "Vedâlaşma" mânâsına gelen "Tevdi'" Sûre-i şerif'i olarak da anılır.
Kur'an-ı kerim'in son inen Sûre-i şerif'idir. Bundan sonra bazı Âyet-i kerime'ler nâzil olmakla beraber, bundan sonra tam olarak bir Sûre-i şerif inmemiştir.
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"İzâ câe nasrullahi ve'l-feth sûresi Kur'an'ın dörtte birine denktir." (Tirmizî)
Bu mübarek Sûre-i celîle'de Resulullah Aleyhisselâm'a ve Ashâb-ı kiram'ına ilâhî yardımın geleceği, dinlerinin muzaffer kılınacağı, yakın gelecekte Feth-i mübin'in gerçekleşeceği, insanların gruplar hâlinde gelip müslüman olacakları müjdelenmekte; bu müjde gerçekleşince de hamdetmeleri, Allah-u Teâlâ'yı tesbih ve tenzih ile meşgul olmaları emredilmektedir.
Resulullah Aleyhisselâm Nasr Sûre-i şerif'inin inişinden beri ecelinin yaklaştığını hissetmiş bulunuyordu.
Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz buyururlar ki:
"Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- vefatından önce;
'Allah'a hamdederek O'nu tesbih eylerim. Allah'tan mağfiret diler ve O'na tevbe ederim.'
Sözlerini çok söylüyordu.
Ben: 'Yâ Resulellah! Görüyorum ki bu duâyı çok yapıyorsun!' dedim.
Şöyle buyurdu:
'Rabb'im bana ümmetim hakkında bir alâmet göreceğimi haber vermişti. O alâmeti gördüğüm zaman kendisine çok çok tesbih ve hamd ile istiğfarda bulunacaktım. İşte o alâmeti gördüm.'
Daha sonra da Nasr Sûresi'ni okudu."
Bu mübarek Sûre-i şerif'te Resulullah Aleyhisselâm'ın vefat haberi vardır. Bu Sûre-i şerif nâzil olduğunda Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz'e:
"Ecelimin geldiğini görüyorum." buyurmuştur. (İbn-i Mâce)
Ümmü Seleme -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz der ki:
"Resulullah Aleyhisselâm'ın mübarek ağzı her zaman: 'Sübhânellâhi ve bi hamdihi' kelimelerini tekrar ederdi. Bir gün: 'Yâ Resulellah! Bu kelimeleri niçin bu kadar çok zikrediyorsunuz?' diye sordum. 'Bana böyle emredildi!' buyurdu ve bu sûreyi okudu."
Abdullah bin Abbas -radiyallahu anhümâ- der ki:
"Bu sûre nâzil olduktan sonra Resulullah Aleyhisselâm ahiret için o kadar çok meşgul oldu ki, daha önce böylesi görülmemişti." (Nesâî)