Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Eğitim - "Yemek Yemek İstemiyorum!" - Ömer Öngüt
"Yemek Yemek İstemiyorum!"
Eğitim
Canan Büşra Kara
1 Ocak 2014

 

"Yemek Yemek İstemiyorum!"

2,5 yaşlarında inatcılık yaşına giren çocuğa yemek yemesi için baskı yapılırsa, çocuğun yemek yeme alışkanlığının bir "sorun" haline gelmesinin temeli atılmış olur.

 

Meral Hanım, yatağından kaldırdığı küçük oğlu Metin'in okula gitmek üzere hazırlanmasına yardım etti, kahvaltısını hazırlayarak önüne koydu.

Metin, uykudan yeni açılmış gözlerle annesine çok kararlı bir şekilde baktı ve son günlerde yaptığı gibi yine "Yemek yemek istemiyorum!" dedi. Annesi ısrar ettikçe "Yemek yemek istemiyorum!" diye mırıldanıyor, bir yandan da ellerini havaya kaldırıp bir sağa bir sola sallayarak "Hayır!" hareketi yapıyordu.

Meral Hanım çaresiz kalmıştı. 4 yaşındaki oğlu Metin'i anaokuluna götürdükten sonra okuldaki öğretmenine bu sabahki durumu: "Artık dayanamıyorum." diyerek anlatmaya başladı.

Aynı zamanda pedagog olan öğretmen şöyle cevap verdi:

"Bir annenin çocuğunun yemek yememesi başta anne olmak üzere bütün aileyi kaygılandırır. Bu nedenle ailede herkes çocuğa zorla yemek yedirmeye çalışır ve bu da çocukta ister istemez tam tersi bir tepkiye yol açar. Çocuk yemek yemeyi reddeder.

Ayrıca çocukların yemek yeme alışkanlıkları ve iştahlarındaki fizyolojik farklılıkları gözardı etmemek gerekir. Bebeklikten başlayıp bir yaşına kadar olan sürede hızla boy atıp kilo alan çocuk daha fazla besin almaya ihtiyaç duyar. Daha sonra büyümedeki yavaşlamaya paralel olarak çocuğun yeme isteğinde azalma olabilir. Eğer bu durum gözardı edilir ve 2,5 yaşlarında inatçılık yaşına giren çocuğa yemek yemesi için baskı yapılırsa, çocuğun yemek yeme alışkanlığının bir "sorun" haline gelmesinin temeli atılmış olur. Eğer çocuğumuzun da "başka bir birey" olduğunu ve onun da değişik damak zevkleri olduğunu düşünemiyor ve sizin sevdiğiniz yemekleri sevmemesine ve yememesine bir anlam veremediğiniz için zorla yemek yedirmeye çalışıyorsanız, hatta anlamasın diye televizyon ya da bilgisayarın karşısında çaktırmadan yedirmeye çalışıyorsanız, çocuğunuza yemek yeme alışkanlığını sevdirmeme yolunda ilerliyorsunuz demektir.

Sağlıklı bir yemek yeme alışkanlığı için ebeveynler;

- Yemek saatlerine dikkat etmeli, yemek saatinden önce acıkan çocuğun açlığı asla abur-cubur ile giderilmemelidir.

- Özellikle anneler yemek saatlerinde çocuklarının da fikirlerini almalı ve arada sırada onların da sevdiği ve hoşlandığı yemekleri yapmalıdır. Bu onlara kendilerine değer verildiğini gösterecek ve hoşlarına gidecektir.

- Yemek sorunu olan çocukların sık sık arkadaşları yemeğe davet edilerek yemek masası eğlenceli hale getirilebilir. İştahlı arkadaşlar çocuğunuzun da iştahının açılmasına vesile olabilir.

- Ebeveynler her konuda olduğu gibi bu konuda da hemfikir olmalıdırlar. Örneğin; annesine "Ben bu yemeği sevmiyorum yemeyeceğim" diye ağlayan çocuğun yanında babası: "Sesini duymak istemiyorum, ne istiyorsa onu pişir, onu ver." derse çocuğun sağlıksız beslenme alışkanlığını tamamlamış ve böylece kısır bir döngü içerisine girmiş olursunuz.

Oysa ki çocuğa sofraya oturduğu ilk günden itibaren günün menüsünden başka alternatif sunmazsanız, ilerleyen zaman içerisinde reddettiği yemeklerin tadına bakmaya başlayacaktır. Belki de o yemek "Hımmm güzelmiş" demesine ve en sevdiği yemek olmasına sebep olacaktır.

- Sağlıklı bir yemek yeme alışkanlığı kazanmak için çocuk ile yemek arasından çekilmek gerekir. Hazret-i Allah'ın vermiş olduğu açlık duygusu çocuğunuzu yemek ayırmadan yemek yemeye itecektir."

Meral Hanım gittikten sonra öğretmen söylediklerini pratik olarak ispat etmek istedi. Sabahtan beri okulda olan ve yavaş yavaş acıkan Metin'i öğretmeni öğle yemeği saati yaklaştığı için ellerini yıkamaya gönderdi. Ellerini yıkayan Metin masaya oturdu, kaşığını eline aldı çorbasını kaşıkladı, tam ağzına götürürken, öğretmen: "Metin!" diye seslendi. Çorbası kaşığında kalan Metin "Efendim öğretmenim!" diye cevap verdi. Öğretmeni "Çabuk kaşığını bırakıp gelir misin, dergi çalışacağız." dedi. Metin "Ama yemeğim" dese de "Yemeğini dersinden sonra yersin" cevabını alınca kaşığını çorbasının içine bırakarak yerinden kalktı, aklı yemeğinde kalarak dergisinin başına oturdu. İkide bir tabağının yerinde durup durmadığını kontrol ederek çizgilerini acele bir şekilde yarım yamalak çizdi ve: "Bitti öğretmenim gidebilir miyim?" dedi. Öğretmeni "Hayır! Bir sayfa daha yapacağız" dedi. Tam o sırada yine tabağına baktı ve tabağını yerinde göremeyince "Yemeğimmm! Yemeğimi yemişler." diye ağlamaya başladı. Öğretmeni rafa kaldırdığı tabağını göstererek "Hayır, hiç kimse senin yemeğini yemedi, tabağın burada seni bekliyor." dedi. Sakinleşmiş ve daha da acıkmış bir şekilde dergisinin ikinci sayfasını daha da hızlı tamamladı. "Çok acıktım yemeğimi yiyebilir miyim öğretmenim?" dedi. Öğretmeni "Evet tabii ki. Afiyet olsun." dedi. İştahla çorbasını içen Metin ardından gelen yemeği de yedi. Böylece ilk defa hayatında karnabahar yemeği yemiş oldu. Öğretmeni cep telefonu ile Metin'in fotoğrafını çekerek annesine gönderdi. Ders çıkışı çocuğunu almaya gelen annenin sevinci görülmeye değerdi.

Peki, hiç düşündünüz mü? Yemek hususunda çocuk sizi üzmeyi acaba kimden öğrendi?

 


  Önceki Sonraki