Resulullah Aleyhisselâm bir gün Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- ile Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-i el ele tutuşmuş gelirken görünce "Nebilerden ve resullerden başka, bütün önceki ve sonrakilerden cennetlik olanların kemâl çağına erenlerinden iki büyüğünü görmek isteyenler şu gelenlere baksın!" buyurmuş, sonra da onları kardeş yapmıştır. (Tirmizî)
Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurdular ki:
"Cebrâil yanıma gelerek elimden tuttu ve bana ümmetimin gireceği cennet kapısını gösterdi."
Ebu Bekir -radiyallahu anh- atılıp:
"Yâ Resulellah! Ben o sırada seninle olmayı ne kadar isterdim, tâ ki ona ben de bakayım!" dedi.
Resulullah Aleyhisselâm:
"Ey Ebu Bekir! Ümmetimden cennete ilk girecek kimse olman sana yetmez mi?" karşılığını verdiler. (Ebu Dâvud: 4652)
•
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyuruyorlar:
"Yâ Ebu Bekir! Allah sana en büyük rıdvanı verdi.
Yâ Resulellah! O'nun rıdvan-ı ekber'i nedir?
Muhakkak ki Allah-u Teâlâ halka umumi olarak, sana da hususi olarak tecelli edecektir." (K. Hafa)
•
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif'lerinde şöyle beyan buyurmuşlardır:
"(Benî İsrail zamanında) Bir adam öküz üzerine binmişti. Bu sırada öküz o adama başını çevirip (Allah'ın izni ile dile gelerek):
'Ben bunun için yaratılmadım, tarla sürmek için yaratıldım.' demişti.
Ben hayvanın böyle söylediğine inandım, Ebu Bekir ve Ömer de inandılar.
Bir defasında da bir koyunu kurt kapmıştı. Çoban kurdu peşi sıra takip etti (ve koyunu bıraktırdı.)
Bunun üzerine kurt çobana hitap ederek:
'Elbette yırtıcı hayvanların sürüye saldırdığı bir fitne günü gelir. O fitne gününde koyunun benden başka çobanı bulunmayacaktır. (Acaba o gün) koyunu benden kim kurtarır?' dedi.
Ben kurdun böyle söylediğine inandım, Ebu Bekir ve Ömer de inandılar."
"Resulullah Aleyhisselâm bu kıssayı buyurduğu sırada Ebu Bekir ve Ömer orada yoktular." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 1049)
•
Cenâb-ı Hakk Âyet-i kerime'sinde şöyle buyuruyor:
"Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber'in sesinden yüksek çıkarmayın. Birbirinizle yüksek sesle konuştuğunuz gibi, onunla da öyle yüksek sesle konuşmayın. Yoksa farkına varmadan âmelleriniz boşa gidiverir." (Hucurât: 2)
Bu Âyet-i kerime nazil olduğunda Sıddîk-ı Ekber -radiyallahu anh-;
"Yâ Resulellah! Vallahi ben bundan sonra Allah'a kavuşuncaya kadar sana gizli veya gizli gibi konuşurum." demiştir.