Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
İSLÂM İLMİHALİ - Zekât Vermekten Kaçınanlar (2) - Ömer Öngüt
Zekât Vermekten Kaçınanlar (2)
İSLÂM İLMİHALİ
Dizi Yazı - İslâm İlmihali
1 Ekim 2013

 

Zekât Vermekten Kaçınanlar (2)

 

Geçen ay bir kısmını yayınladığımız Hadis-i şerif'in devamını arz ediyoruz:

– Yâ Resulellah! Ya atlar ne olacak?

"Atlar üç kısımdır: Bir kısmı sahibi için bir yük, bir kısmı sahibi için örtü, bir kısmı da sahibi için ecirdir.

Bir kimsenin övünmek, gösteriş ve müslümanlara düşmanlık için bağlayıp beslediği at, sahibine bir yüktür.

Bir kimsenin Allah yolunda bağlayıp beslediği ve onun sırtında ve boynunda Allah'ın hakkı olduğunu unutmadığı at, onun için bir örtüdür.

Bir kimsenin Allah yolunda müslümanlar için çayır ve bahçede bağlayıp beslediği at, sahibi için ecirdir.

At bu çayırdan veya bahçeden ne yerse, yediği şeyler sayısınca sahibine sevap yazılır. Ona atın pislikleri ve idrarı sayısınca dahi sevap yazılır.

At, ipini koparır da bir veya bir iki tur atarsa, sahibine onun izleri ve pislikleri miktarınca sevap yazılır. Yahut sahibi onu bir nehir kenarından geçirirken, sulamaya niyeti olmadığı halde o nehirden su içerse, Allah sahibine onun içtiği su yudumları miktarınca sevap yazar."

– Yâ Resulellah! Ya merkepler ne olacak?

"Merkepler hakkında bana şu bir tek şümullü âyetten başka bir şey indirilmedi. Her kim zerre miktarı hayır işlerse onun mükâfatını görür, zerre miktarı kötülük işleyen de onun cezasını görür." (Müslim: 987)

Diğer Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyuruyorlar:

"Deve (kıyamet) gününde bugünkü şeklinden daha güçlü ve kuvvetli bir halde sahibine gelir. Zekâtı verilmedi ise sahibine musallat olup tabanlarıyla onu çiğner.

Zekât verilmeyen koyun da gayet semiz ve kuvvetli hâli ile gelerek sahibine musallat olup tırnaklarıyla onu çiğner, boynuzlarıyla da süser.

Sakın sizden biriniz, kıyamet gününde omuzuna zekâtını vermediği koyununu yüklenip avaz avaz bağırarak ve 'Yâ Muhammed!' diye imdat isteyerek bana gelmesin. Ben ona 'Bugün seni kurtarmak için hiçbir yetkiye sahip değilim, dünyada ben sana hükm-i ilâhi'yi ulaştırdım' diye cevap veririm.

Deveyi yüklenerek gelip de 'Ya Muhammed' diye feryad etmesin. 'Bugün seni kurtaramam, ben sana hükm-i ilâhi'yi ulaştırmıştım.' diye cevap veririm." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 690)

"Cenâb-ı Allah zekât vermeyenlerin imanını da namazını da kabule şâyân buyurmaz." (Münâvî)

"Malının zekâtını vermeyen kıyâmet gününde cehennem ateşindedir." (Câmiu's-sağir)

"Fâiz yiyenlerle zekât vermeyenleri cehennem ateşi ile müjdele." (Münavî)

Hazret-i Allah bize vermiş, bizim de vermemiz gerekir. Verilen şeylerle insanın malı eksilmez. Biz cahil insanlarız, vermekle azalacağını zannederiz.

Zekât veren bir insan ayrıca "Allah'ım! Bana verdiriyorsun, dileseydin aldırırdın, sana şükürler olsun." diye de şükretmelidir.

Zekât dinde zengin sayılan erkek ve kadın her müslümanın, zekâtı hak eden bir kısım müslümanlara sırf Allah rızası için senede bir kere malının muayyen bir miktarını vermesidir.

Zekâtın farz olması için mülkiyetteki malın nisaba ulaşması şarttır. Nisab miktarından az mala zekât düşmez.


  Önceki Sonraki