Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN HAYATI - HAZRET-İ EBU BEKİR SIDDÎK -Radiyallahu Anh- (3) - Ömer Öngüt
HAZRET-İ EBU BEKİR SIDDÎK -Radiyallahu Anh- (3)
ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN HAYATI
Dizi Yazı - Ashâb-ı Kiram -r. anhüm-
1 Ağustos 2013

 

ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN
HAYATI

Ashâbım Yıldızlar Gibidir. Hangisine Uyarsanız Hidayeti Bulmuş Olursunuz." (Beyhâkî)

HAZRET-İ EBU BEKİR SIDDÎK -Radiyallahu Anh- (3)

 

Yâr-i Ğar (2)

Ebu Bekir -radiyallahu anh- bu kararı birkaç aydan beri zaten bekliyordu. Muhtemel bir hicret için iki hecin devesi almış, evinde ağaç yapraklarıyla besliyordu. Hemen; "Yâ Resulallah! Şu iki binekten birini seç" dedi ve en iyisini ona takdim etti. "Buyur bin!" diye ricada bulundu. Ancak Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz en yakın dostunun minneti altında kalmamak için: "Kabul ederim fakat bedelini ödemek şartıyla. Benim malım olmayan bir hayvana binemem!" buyurarak pek nadir bir iffet ve şeref örneği verdi.

Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- yalvararak: "Bu senindir, Yâ Resulellah!" dediyse de:

"Onu kaça kiralamış bulunduysan, o ücreti ödeyerek ancak kabul ederim" buyurdu.

Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-: "Şu kadar para ödeyerek kiraladım" deyince, bu ücreti ödemek suretiyle ancak kabul etti, o da almaya mecbur oldu. Maksadı kendi malı ile hicret ederek, hicretin faziletini toplamaktı.

Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- ile Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- arasındaki çok güçlü dostluk bağlarına ve Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-in bütün servetini İslâm davası uğrunda ortaya koymuş, bu yolda nice paralar harcamış olmasına rağmen Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir müslümanın çalışmaya gücü yetiyorsa bir diğer müslüman kardeşine yük olmasını hiçbir zaman istemez, hoş görmezdi.

Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- Resulullah Aleyhisselâm'a bir zarar gelmesin diye bazen önünden ve arkasından, bazen de sağından ve solundan yürüyordu.

"Yâ Resulellah! Arandığımız hatırıma geliyor arkadan yürüyorum, gözetleme hatırıma geliyor önünden yürüyorum." dedi.

Resulullah Aleyhisselâm:

"Ey Ebu Bekir! Bir şey olacaksa bana değil de sana olsun istiyorsun öyle mi?" diye sorduğunda: "Seni hak dinle gönderene yemin ederim ki evet!" cevabını verdi.

Mağaranın önüne geldiklerinde, önce içeriye Ebu Bekir -radiyallahu anh- girdi. Yeri temizleyip düzenledi. Karanlıkta el yordamı ile yılanların çıkabileceği delikleri buldu, hırkasını yırtarak oraları tıkadı, sonra dostunu çağırdı.

İçeri giren Resulullah Aleyhisselâm yorgun olduğu için mübarek başını Ebu Bekir -radiyallahu anh-in dizine koyup uyudu. Hırka bütün deliklere kâfi gelmediği için Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- son deliğe ayağının topuğunu dayamıştı. Bir müddet sonra deliğin içindeki yılan tarafından ısırıldı. Topuğunda müthiş bir acı hissetti. Resulullah Aleyhisselâm'ı uykudan uyandırıp rahatsız etmemek için kımıldamamaya çalıştı. Fakat gözünden damlayan yaş mübarek yüzüne düşünce uyandırmış oldu. "Ne oldu ey Ebu Bekir?" diye sorduğunda:

"Yâ Resulellah! Ayağımı bir şey soksa gerek, mühim değil, anam babam sana fedâ olsun!" diye cevap verdi. Resulullah Aleyhisselâm ısırılan yeri tükürüğü ile meshedince bir anda ağrısı kesildi.

İbn-i Ebu Müleyke anlatıyor:

"Ebu Bekir -radiyallahu anh- devesinin sırtında iken bazen elinden devenin yuları düşerdi ve deveyi mahmuzlayıp çökertir, yuları alırdı.

"Bize emretseydin de verseydik." dediklerinde:

"Benim sevgilim -sallallahu aleyhi ve sellem- bana halktan hiçbir şey istemememi ferman buyurmuştu." derdi." (Ahmed bin Hanbel)


  Önceki Sonraki