Kerkük içinde barındırdığı petrol başta olmak üzere kadim Türk varlığından ötürü İngilizlerin, ABD'nin ve İsrail'in gözardı etmediğini ve etmeyeceğini bildiğimiz mazlum bir Türk yurdudur. Petrol vanalarına sahip olmak isteyen Barzani ABD ve İsrail'in emirlerine amade olarak Kerkük'ü kendi toprağı ilan etmek için fırsat kollamaktadır.
Merkezi Irak Hükümeti'nin başındaki Radikal Şii Mezhebi mensubu Maliki'nin tutarsız ve fütursuz davranışları Barzani'nin ekmeğine yağ sürmektedir.
Her gün Türkmen şehir ve kasabalarında bombalar patlatılmakta, insanlar öldürülmekte, evler yakılıp yıkılmaktadır. Bu vahşi saldırılardan maalesef Türkiye kamuoyunun bile yeterince haberi olmamaktadır.
Irak işgal edildiği zaman Amerikan askerlerini ellerinde Amerikan Bayraklarıyla karşılayan Peşmerge güçleri ellerine geçen fırsatı kaçırmamak için ne gerekiyorsa onu yapmaktadır.
Irak Türk Milletvekili Ekrem Fevzi bölgede yaşananlar ve olaylar hakkında bilgi vermektedir: "Türkler, Türkmen Cephesi çok ciddi baskı altındadır. Bölgede adeta etnik temizlik yapılmaktadır. Bütün bölgesel unsurlar tasfiye edilmekte ve buna ABD göz yummaktadır. Türkmenler Kerkük'te gasp edilen topraklarını geri istiyorlar."
Ocak ayında çoğunluğu Türkmenlerden oluşan Tuzhurmatu'da ITC'nin üst kadrosunun bulunduğu taziye meclisine düzenlenen saldırıda 25 kişi öldü, 100'ün üzerinde insan yaralandı. Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Erşed Salihi, Kürt yönetimi ile Bağdat'taki merkezi yönetim arasında yaşanan gerginlik neticesinde Türkmenlerin hedef alındığını, saldırının ITC'ni, Türkmen siyasetçilerini, araştırmacılarını ve tüm Türkmen kesimlerini hedef aldığını söyledi:
"Bu saldırılar, Irak Türkmenlerinin coğrafyasını hedef almaktadır. Tuzhurmatu, Kerkük gibi bölgeler, Kuzeydeki Kürt yönetimi ile Bağdat'taki merkezi yönetim arasında yaşanan gerginlik neticesinde Türkmenler hedef alınmaktadır. Buna karşılık Irak Hükümetine defalarca çağrıda bulunduk. Irak ordusu bir tek Arapları, Peşmergeler de bir tek Kürtleri koruyor. Türkmenleri kim koruyor? Maalesef hiç kimse. Türkmenler, kendi kaderlerine bırakıldılar. Aslında herkesin bir sahibi vardır. Biz Türkmenler sahiplenmeyi ve desteği görmedik." Türk dünyasına çağrıda da bulunan Salihi, "Türkmenler kendi kaderlerine bırakılmışlar. Lütfen yanımızda durunuz. Acımız büyüktür, kaybımız çoktur. Geleceğimiz de tehlikededir." diye feryat etmektedir.
"Irak Türkmenlerinin durumu kelimenin tam anlamıyla trajik. Kürtlerin, Arapların, Sunnilerin, Şiilerin vs. hepsinin şu ya da bu sırtını dayadıkları bir yerler var. Türkmenler için de Türkiye'nin desteğini aldığı inancı yaygın. Ama tam tersine, Türkmenler gerçekten sahipsizler. Bizim gücümüz yok değil. Türkmenler bu ülkenin burjuvazisini oluşturuyorlar. Ama şu an durumumuzun parlak olduğu söylenemez. Milli prensiplerimize bağlı olarak yaşamamız lazım. Burada yakında azınlık bir topluluk haline geleceğiz. Kuzey Kürtleri ile Araplar arasında kaldık. Her iki taraftan da bize saldırılar oluyor. Türkiye dahil destekçimiz yok. Oysa biz Türkiye'den maddi manevi destek istiyoruz."
Küresel Emperyalizm içinde bulunduğumuz coğrafyayı başta Irak olmak üzere cehenneme çevirmektedir. Hergün bombalar patlatılmakta, onlarca insan ölmekte, yüzlercesi yaralanmaktadır.
Iraklı Sunni bir Arap olan Ebu Rahman ülkesinin genel durumunun bir özetini böyle anlatıyor:
"Irak silah deposu gibi. Saddam'dan kalan cephaneler neredeyse tüm grupların elinde bulunuyor. Suriye'deki gibi bir gerginlik buraya sıçrarsa -ki bu çok güçlü bir ihtimal- ülkede çok kandökülür. Kimse de bu savaşı durduramaz."
Petrolün ve diğer zenginliklerin baş döndüren cazibesi kapitalist, sömürgeci, emperyalist Batı'nın zalimliğini artırmaya devam edecek, bölgemiz ve buna bağlı olarak memleketimiz istenen huzura kavuşamayacaktır.
Milletlerarası Çete ve onun hempaları bölgedeki petrol başta olmak üzere zenginlikleri soymakla meşgul iken Türkiye onların kuyruğuna yapışmamalıdır.