Anaokuluna giden çocuğu hakkında tedirgin ve üzgün olan anne, öğretmene:
- "Hocam, 4 yaşındaki oğlumun dersleri arkadaşları kadar iyi değil. Bu durum da beni üzüyor. Sizce ne yapmalıyım?" diye sordu.
Öğretmen de şöyle cevap verdi:
- "Hanımefendi, üzülmek istemiyorsanız ilk önce çocuğunuzun gelişimini asla arkadaşı ya da başka akranları ile kıyas etmemelisiniz. Eğer mutlu olmak istiyorsanız, çocuğunuzu hep kendi geçmişi ile kıyaslamalısınız. İşte o zaman; geçmişte yapamadıklarını yaptığını, söyleyemediklerini söyleyebildiğini gözlemleyip çocuğunuzun gelişim basamaklarında nasıl da başarıya doğru adım adım yükseldiğini görüp mutlu olabilirsiniz.
Doğumdan itibaren çocuklar, ergenlik dönemini de geçirip yetişkin olana kadar; zihinsel, dilsel, görsel, mekânsal, sosyal, motor, matematiksel, duygusal gibi birçok alanda gelişim gösterirler. Fakat her alanda aynı derecede gelişim gösteremeyebilirler. Her çocuk bazı alanlarda akranlarına göre daha yavaş gelişim gösterebilir. Önemli olan, her gelişim sürecinin kırılma noktasını yaşayan çocuğu yüreklendirmek ve gelişimine destek olmaktır.
Örneğin:
Konuşmasını öğrenen bir çocuğa bol bol hikâye kitabı okumak, böylece kelime haznesini geliştirmek; hikâye ile ilgili sorulan sorulara doğru cevap verdiğinde, "aferin", "harika" gibi pekiştiriciler ile motive etmek; bir şeyler anlatırken sevgi ve ilgi ile dinlemek, çocuğun dil gelişimini olumlu yönde geliştirir.
Günümüzde anne ve babalar çocuklarının özellikle okul hayatında başarılı olması için çok fedakârlıklar yapmaktadırlar. Ancak sonuca da hemen ulaşmak istiyorlar.
Fakat başarı hemen ve birden ortaya çıkan bir şey değildir. Çünkü eğitim, uzun süreli bir durumdur.
Bunu yani çocuklarımızın eğitimini çok bilinen bir "Bambu ağacı hikâyesi" ile örneklendirebiliriz.
Bu hikâyeye göre bir Çin bambu ağacı şöyle yetiştirilirmiş:
Önce ağacın tohumu ekilir. Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz. Tohum yeniden sulanıp gübrelenir. Bambu ağacı ikinci yıl da toprağın dışına filiz vermez. Üçüncü ve dördüncü yıllarda da yapılan işlem tekrar edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir. Fakat inatçı tohum bu yıl da filiz vermez. Bambu yetiştiricileri büyük bir sabırla beşinci yılda da bambuya su ve gübre vermeye devam ederler.
Ve nihayet beşinci yılların sonlarına doğru bambu yeşermeye başlar ve altı hafta gibi kısa bir sürede yaklaşık 27 metre boya ulaşır.
Akla gelen ilk soru şudur. Bambu ağacı 27 metre boyuna altı haftada mı yoksa beş yılda mı ulaşmıştır?
Bu sorunun cevabı elbette ki beş yıldır. Büyük bir sabırla ve ısrarla tohum beş yıl süresince sulanıp gübrelenmeseydi ağacın büyümesinden hatta var olmasından söz etmemiz mümkün bile değildi.
İşte Hanımefendi, çocuklarımızın başarılı olabilmesi için sabırlı ve fedakâr olmalıyız. Ve onların bir şeyler başaracağına inanmamız gerekmektedir. Unutmayın ki, zihinsel engelli çocuklar bile sabırlı ve iyi bir eğitimle bir şeyler öğrenir ve başarırlar.
Bu arada şunu da hatırlatmak isterim: Çocuklarımızın sadece derslerinde, dünyevî işlerinde başarılı olması için çalışırsak büyük bir eksiklik yapmış oluruz. Onları Allah ve Peygamber sevgisi ile, dini bilgiler ile techiz edip, ibadetlerini yapmaya teşvik etmemiz gerekiyor. Bu da bir eğitimdir, hatta eğitimin özüdür. Bu hususta da yukarıda verdiğimiz örnekte olduğu gibi daima sabırla ama eğitim ve öğretim vazifemizi aksatmadan çalışmamız lâzımdır.
Ve, her şey kudret elinde olan Hazret-i Allah'a sığınıp dua etmeliyiz."
Aldığı cevap karşısında anne çok mutlu oldu, kalbi ümitle doldu.