İnsanı değerli kılan hasletlerin şekillenmesinde içinde yaşadığı toplumun kültürü; kültürün oluşması ve gelecek nesillere taşınmasında üzerinde yaşadığımız vatan topraklarının ve onu çevreleyen coğrafyanın tartışmasız önemi vardır. İnsan, sahip olduğu değerleri korumak, geliştirmek ve geleceğe aktarmak vazifesi ile mesul kılınmıştır.
Vatan toprakları insan için 'olmazsa olmazlardandır.' Toprakların vatanlaşması, üstün bir değer haline gelmesi, üzerinde yaşayan insanın ona kazandırdığı anlamlar ve bu anlamların geleceğe taşınmasıyla mümkündür.
"Vatan"ı sevmek, korumak, uğrunda can vermek insanın insanlığının en ulvi gayelerindendir. Allah yolunda ve vatan müdafaası için yapılan mücadelede canını feda edenlere 'Şehitlik' makamı verilmesi vatan toprağını toprak olmaktan çıkarmakta, ona bir kudsiyet atfetmektedir.
Nitekim Hadis-i şerif'te: "Vatan sevgisi imandandır." buyurulmaktadır.
Aynı şekilde; Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri'nin "İmansız vatan, vatansız iman muhafaza edilmez." beyanları yaşadığımız toprakların kıymetini, değerini bizlere duyurmaktadır.
Bu hakikatler milletimizin diline "Ana gibi yar, Vatan gibi diyar olmaz." atasözü ile yerleşmiştir.
Coğrafya, Medeniyetlerin kurulmasında ana esaslardandır. Kültürün şekillenmesinde büyük bir itici güçtür. İnsan fıtratının gelişiminde özel bir değere sahiptir. Bizim vatan topraklarımızın da içinde bulunduğu Anadolu ve Ortadoğu coğrafyası dünyanın en müstesna bölgesini oluşturmaktadır.
İçinde taşıdığı değerler bakımından Anadolu büyük bir hayranlık uyandırırken, aynı zamanda kıskançlıkları ve düşmanlıkları da üzerine çekmektedir. Batılılar bunu; "Anadolu, hiçbir zaman Türklere bırakılmayacak kadar zengindir." diyerek esas niyetlerini ortaya koymaktadırlar. Bundan dolayı bu coğrafyada büyük savaşlar olmuş, katliamlar yaşanmış, özellikle Müslümanlar, Batılılar ve yandaşları tarafından öldürülmüşler, sürülmüşler, yerlerinden-yurtlarından edilmişlerdir. Balkan Savaşları ve neticeleri hatıralardan silinmemiştir. Kafkasya'daki toplulukların, Kırım Türkleri'nin başına gelenler bütün acılarıyla belleklerde yaşamaktadır. Rum-Ermeni çetelerinin Anadolu'daki katliamları unutulmamıştır.
Batılıların ifadesiyle Anadolu 'Dünyanın Cenneti'dir. Taşıdığı tarihi, tabii, kültürel ve stratejik özellikler bakımından bu eşsiz coğrafyanın bir o kadar da düşmanları bulunmaktadır. Ortadoğu ile beraber birçok medeniyetin beşiğidir. Tarihin en ihtişamlı imparatorluğu buradan çıkmıştır. 'Osmanlı İmparatorluğu' hala bütün ihtişamı ile insanlığın hafızasındadır. Batılı bir tarihçinin ifadesiyle 'Türk'ün mucizesi Osmanlı İmparatorluğu'dur.' Coğrafya ile bir milletin bu kadar özlü birleşimi tarihte az görülmüştür.
Afrika Kıtası'nı cetvelle masa üzerinde çizen Batı Dünyası, Ortadoğu coğrafyasını da aynı metotlarla, ilerde rahat kumanda edebilmek için, sınırları yeni kaoslara, çatışmalara, savaşlara zemin hazırlayacak şekilde çizmişlerdir. Nitekim bugün olanların bir sebebi de budur.
Ortadoğu haritasının Büyük Ortadoğu Projesi adıyla yeniden çizilmeye çalışıldığı zamanı yaşıyoruz. Araplar da kendilerine daha çok demokrasi, insan hakları, özgürlükler geleceği inancıyla birbirlerini yemektedirler. Bölgenin masa üzerinde çizilen haritası yeniden çizilmek üzere tekrar masanın üzerindedir. Yaşanan olayları İran'ın, Suudi Arabistan'ın, Mısır'ın vurulması, karıştırılması, bölünmesi olayları takip edebilir. Türkiye üzerinde oynanan oyunlar, terör belâsı zaten bilinmektedir.
Ortadoğu'da harita çizdiler ama Anadolu'da çizemediler. Bildiğiniz üzere Batı dünyası paçavraya çevrilip yırtılan Sevr Haritası'nı, hiçbir zaman gündemden kaldırmadı. Ülkemizde bugün yaşanan terör odaklı sıkıntıların en büyük sebebi budur. Kürt'ün hakkı, hukuku Batı'yı asla ilgilendirmez ve üzerinde durmaz. Anadolu bölünsün, parçalansın, Kürt-Türk düşman olup, birbirlerini yesinler ve bu coğrafya onların açık pazarı, sömürgesi olsun isterler. Esas hedefin Büyük Ermenistan ve Büyük İsrail olduğu gerçeği unutulsun, şimdilik hedeften uzak tutulsun. Yeni çıkarılan bir kısım yasaların "Federal" şekillenme adı altında buna zemin hazırlaması tehlikesi bulunmaktadır.
Unutulmamalıdır ki; "İsyan cezasız kalmaz." Bu ilahi bir fermandır. Ayrı bir bayrak dikmeye kalkan elbette ki faturasını ödemeye mahkûm olur.