Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (29) - "Akıllı Odur Ki!" - Ömer Öngüt
"Akıllı Odur Ki!"
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (29)
Dizi Yazı - İnciler ve Hatıralar
1 Mart 2013

 

Muhterem Ömer Öngüt
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (29)

 

Nasılki bütün Peygamber Aleyhimüsselâm Efendilerimiz'in hepsi sevgiye, sonsuz hürmet ve saygıya lâyıksa, Hazret-i Allah'ın veli kulları da öyledir. Biz hiçbirini tefrik etmeyiz. Hazret-i Allah'ın sevgilisi mi, kim olursa olsun, hangi yolda olursa olsun değer veririz. Bizdeki hâl bu.

Bir tek yol var, Habib'inin yolu. O yol çeşmelere ayrılmış. Su o su, Habib'inin suyu. Habib'ine de kendisinden geliyor.

Onun için dikkat ederseniz hangi veli olursa olsun, sözleri bir noktada birleşir. Yalnız şu kadar var ki herkesin tecelliyatı ayrıdır. Tuluatlar ayrı olur, kanatlar ayrı olur, ilhamlar ayrı olur.

O'nun sevgilisini sevmek çok faydalı, sevmediğini sevmek ise çok zararlıdır.

Efendim bazı kimseler sakallarımızı hakir görüyorlar.

– O da haklı, haksız hiç kimse yok, herkes haklı. Biz vazifemizde onlar vazifelerinde.

"Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız da size âittir." deyip geçeceksiniz. (Bakara: 139)

Dalgalar gece gündüz sahile vurur durur. Sen onları sadece seyret. Dalgaları saymaya kalkarsan ömrünü tüketirsin de haberin olmaz. Sen işine bak, yoluna bak. Durma onların üzerinde, dalgalar vuradursun.

Herkes içindekini dışa dökecek ve imtihanını o surette vermiş olacak.

Hakk'ın huzuruna varıncaya kadar herkes haklı. Orada pirinç ile taş ayıklanacak. Nedamet çok, hiç de faydası yok.

Bazı kimseler; "Küçük!" diyor "Çocuk!" diyor, çocuklarını çok açık giydiriyor. Kısa pantolon giydiriyor. Halbuki hayasını kaçırdığının farkında değil.

Meselâ bir esansın kendisine mahsus kokusu var. Şişeyi açtın mı kokusu gidiyor, suyu kalıyor. Çocuk da böyle, haya gidiyor.

Küçükken eğitilmezse büyüyünce artık tatbik etmez. Çünkü zamanla o irade ondan emilmiştir.

Göz zinasından kendimi alamıyorum.

– Göz gönlün penceresidir. Göz bakınca gönül de kirleniyor. Bunun için Râbıta-i şerif'i çok yapın. O bir lütuf suyudur, gönlü yıkar ve temizler. Yahut da göz yaşı. Cenâb-ı Hakk size ağlamayı da lütfederse o zaman kurtulursunuz.

Nefse acı gelen ruha hep tatlıdır. Nefis onun altında inlerken ruh yol bulur.

Asil bir insan bir kahveyi kırk yıl unutmaz, hatır gözetir. Asaleti olmayan bir insandan ise iyilik yaptın mı hemen bir kötülük bekle.

Muhabbet çok güzel bir bağdır. Hangi muhabbet? Gaye, menfaat, maksat olmayan bir muhabbet.

Selâm, kelâm, muhabbet bir bağdır. Allah'ım bu lütuf bağı ile bizi ahirete ulaştırsın.

Kuvvet ne bir devlettedir ne de bir millettedir; kuvvet ruhsattadır. Hazret-i Allah kime ne ruhsat verdiyse o kadar olur. Ruhsat alınınca bir adım dahi atılamaz.

Eğer her günah içki gibi sarhoş yapsaydı, kaç kişi ayık bulunurdu?

Lokmanıza dikkat edip, Hazret-i Allah'a yaklaşmış bir arkadaşınız olursa yolunuz kolaylaşır.

Hakikat ehlinin kaçtığı her şeye, hareket ehli tabidir.

İhsân-ı ilâhi, gelen ibtilâdan büyüktür. Yalnız o ihsan, ibtilâ ile beraber gelir. İbtilâ yakıcı bir ateştir. O ateşi hazmeden, yutabilen o cevheri de alır ve ebedi saadetinin sermayesi yapar.

İbtilâ rızık gibidir. Ezelden takdir edilmiştir. İstesen de istemesen de gelir.

Allah-u Teâlâ her ibadete bir ruh verir; canlıdır, hareketlidir. Fakat insan onu görmüyor ve bilmiyor. Bunlar ahirette insanın karşısına çıktığı zaman gerçekten kişinin en güzel arkadaşlarının, kendi yaptığı ibadetler olduğunu anlamış olacak. Bu durum ahirette değil, kabirde böyledir. Güzel ameller kıyamete kadar en güzel surette insana yoldaştır.

Allah'ımız ihlâslı ibadet yaptırdığı kullarından etsin.

Haram müminin içini, maneviyatını tahrip eder, başka haramları işlemeye tahrik eder, çevresindeki insanları da harama teşvik eder.

Haram yürüyen merdiven gibidir. Ayağını bastın mı bir daha yakayı kurtaramazsın. Seni alır, cehennemin dibine kadar götürür.

Biz halkın zannına göre hareket edenlerden değiliz. İlâhi hüküme bakar ona göre iş ve icraat yaparız.

Ey müslüman kardeş!

Zerre kadar iman lütfuna nail olan, hiçbir zaman küfre rıza göstermez, velev ki en yakını dahi olsa, asla!

Gün bugün ve bugünün de sonundayız. Dünyanın ömrü pek uzun değil. Fakat insanlar sona gelindiğinin farkında değiller.

Dünyaya meyledecek, dünya ile meşgul olunacak zaman değil.

Ancak ihtiyacını, maişetini temin et, ebedi hayatını kazanmak için gayret et, o kadar!

Aklı göze benzetirsek, din güneş mesabesindedir. Göz ne kadar keskin olsa da gece karanlığında hiçbir yeri göremez.

Allah-u Teâlâ'nın gösterdiği sırlar hakikattir. Sen yoksun ki göreceğin bir şey olsun.

Zikri; Allah olanın fikri de Allah olur.

Zikrullaha devam etmek Allah dostlarının adetidir, Allah-u Teâlâ'nın bir nimetidir.

Hakk'ı zikredeni Hakk da zikreder. Bu sayede Hakk ile ünsiyet kurar, kurbiyet peyda eder, af ve mağfiret kapılarının en büyüğü açılır.

Hazret-i Allah yanında eğer dünyanın zerre kadar değeri olsaydı, Hazret-i İbrahim Halilullah'ı mağarada dünyaya getirmez, mağarada yaşatmazdı.

Bursa'yı onun için seviyorum efendim; Hazret-i Allah'ın hem nurları var hem kumandanları var. Çok büyük zâtlar var Bursa'da. Üstelik bu Zevât-ı kiram yolumuzla çok ilgililer...

Bursa'da çok güzel insanlar, numuneler var. Bursa haliyle çok güzel bir yer efendim. Ama o güzellerin sayesinde güzel. Yoksa şehir çok ama manevi hâl her yerde yok.

Zahmette rahmet vardır. Ahh! Zahmet ne kadar tatlıdır bu yolda.

Bütün peygamberler ve Hazret-i Allah'ın velileri bu yola nazar ediyorlar. Niçin?

Nazargâh-ı ilâhi olduğu için.


  Önceki Sonraki