Öğretmen, altı yaşındaki küçük Ahmet'in "uçurtma" şeklinde yanık izi olan elini tuttu. Ve hiç kimsenin olmadığı bir odaya girerek masanın yanındaki sandalyeye oturttu.
"Şimdi seninle bir oyun oynayacağız Ahmetçiğim!" dedi. "Oyunun kurallarını dinlemeye hazır mısın?" diye sordu. Ahmet, heyecanlı ve hevesli bir şekilde: "Evet, hazırım öğretmenim." dedi.
Ahmet'in oturduğu masanın üzerinde içinde lokum olan bir tabak vardı. Öğretmeni: "Oyunumuzun kuralı çok basit. Şimdi seni bu nefis lokumlarla başbaşa bırakacağım ve yukarı kadar çıkıp geleceğim. Eğer ben gelinceye kadar bu nefis lokumlardan bir tane bile yemezsen geldiğimde sana bir tane lokum vereceğim." dedi. Ve Ahmet'e kuralları anlayıp anlamadığını sordu. Ahmet de, "Anladım." dedi.
Öğretmen ağzına bir lokum aldı ve: "Çok nefismiş." dedi. Lokum dolu tabağı da daha şimdiden ağzı sulanmış olan Ahmet'in önüne koyarak sınıftan çıktı.
Bu bir irade testiydi. Öğrencilerin hepsine yapılmıştı. Ahmet bu testin son öğrencisiydi. Okul idaresi bu sene öğrencilerinin iradelerini kuvvetlendirebilmek ve çocukları bu hususta bilinçlendirmek için böyle bir yöntem uygulanmasına karar vermişti. Zira "İrade", bir başka ifade ile "İç disiplin" sahibi olan insanlar topluma faydalı bireyler oldukları gibi kendilerini zararlı alışkanlıklara karşı korumakta da daha başarılı olurlar.
Hepsi beş-altı yaşında olan bütün öğrenciler test esnasında kamera ile kayıt altına alındılar. Kayıtlarda neler yoktu ki? Ağzı sulanıp sık sık yutkunanlar, lokum dolu tabağı görmemek için gözlerini tavana dikenler, gözü başka yere bakarken eli tabağa uzananlar, yüzünü örtüp uzanmaya çalışanlar, eli tam lokuma uzanırken vazgeçenler. Ve vazgeçemeyenler. Kısaca iradesine hakim olan ve olamayanlar.
Kayıtlar daha sonra çocuklar ile tek tek izlendi ve "Hiçbir yerde yalnız değiliz, her yerde Hazret-i Allah'ın kameraları var. Bunu hayatımız boyunca unutmayalım." vurgusu yapıldı. İşte o an iradesine hakim olanlar mutlulukla, tadına doyum olmayan, "Hak edilen" o bir lokumu yerken, oturdukları sandalyede, şöyle bir büyüdüler. İradesine hakim olamayanlar mahcubiyetle ezildiler. Ve sandalyeden aşağıya doğru kayarak küçüldüler. Öğretmen, öğretmen arkadaşlarına: "Arkadaşlar, kısacası insanı büyük ve küçük yapan kendi iradesidir. Kötü alışkanlıklar ise iradeyi emer. Hazret-i Allah İrade-i cüz'iyyemizi, İrade-i İlahiye'ye uydursun." dedi.
Bugün Ahmet testi başarı ile tamamlayanlar arasındaydı. Test esnasında "uçurtma" şeklinde yanık izi olan sağ elini diğer eliyle tutmuş hiçbir yere gitmesine izin vermemişti.
•
Bu tatlı hatıranın üzerinden 20 sene geçmişti. Bir aşure günü öğretmen bir markette sıra beklerken, ister istemez öndeki konuşmalara ve olaylara şahit oldu. Yaşlı bir teyze elinde yarım kilo mandalina ile uzun kuyruğu beklememek için, en öne geçti ve günün bereketini kaçırmamak adına çokça alış veriş yapmış olan iki güler yüzlü gence:
"Evladım ayaklarım ağrıyor müsade ederseniz!.." dedi. Gençler hemen "Teyzeciğim ne demek buyrun" deyip sıralarını teyzeye verdiler. Sadece sıra vermekle kalmayıp, teyzenin hal ve hatırını da sordular, nerede oturduğunu öğrendiler. Teyzenin mandalinasının yanına et, baklagil ve temizlik malzemeleri koydular. Uzun boylu genç, kasiyere: "Teyzenin hesabını bize kes" dedi . Teyze "Olmaz yavrum" dediyse de "Hepimiz beraberiz teyzeciğim" cevabını aldı. Teyze ardı arkasına canı gönülden dualar yaptı. "Müsade et de seni evine bırakalım" dediler. Gençlerden birisi tam hesabı ödemek için parayı kasiyere uzatırken iki sıra arkada bütün olup bitenlere şahit olan öğretmenin gözyaşları akmaya başladı. Çünkü parayı uzatan gencin elinin üstünde "uçurtma" şeklinde yanık izi vardı. Evet yüzüne dikkatlice bakınca gözleri "Ben Ahmet!" diyordu sanki.
Öğretmen sessiz sedasız marketten çıkarken, 20 sene öncesini hatırladı. İrade testinin yapıldığı o gün öğretmen, Ahmet ve Ahmet gibi iradesine hakim olanların, gelecekte toplumda çok iyi yerlerde yer alacaklarını tahmin etmişti.
Ahmet'in o gün sıkı sıkı tutuğu "el" bugün; alan elin üstünde, hayır yapan ve dua alan bir "el" olmuştu.
Emekli öğretmen, ekilen tohumların filizlenip meyve verdiğini görünce çok sevindi, duygulandı ve bu günleri kendisine gösterdiği için; "Allah'ım sana şükürler olsun." diye dua etti.