Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
HAZRET-İ MUHAMMED  Aleyhisselâm - Uhud Savaşı (7) - Ömer Öngüt
Uhud Savaşı (7)
HAZRET-İ MUHAMMED  Aleyhisselâm
Dizi Yazı - Resulullah Aleyhisselâm'ın Hayat-ı Saâdetleri
1 Aralık 2012

 

HAZRET-İ MUHAMMED
Aleyhisselâm

-Hicretin Üçüncü Yılı-

UHUD SAVAŞI (7)

 

Resulullah Aleyhisselâm'ın Korunması:

Ebu Bekir, Ömer, Ali, Zübeyr, Talha, Abdurrahman, Sa'd, Ebu Ubeyde, Habbab, Ebu Dücâne -radiyallahu anhüm ecmaîn- gibi Muhâcirler'den ve Ensâr'dan mücâhidler Resulullah Aleyhisselâm'ın etrafında halka çevirmişlerdi. Ebu Dücâne -radiyallahu anh- Resulullah Aleyhisselâm'ın kalkanı oldu, kendisinden aldığı kılıcın hakkını ödedi, birçok yara aldı. Talha bin Ubeydullah -radiyallahu anh-in kolu kesildi, çolak kaldı. Abdurrahman bin Avf -radiyallahu anh- ise topal kaldı.

Sa'd bin Ebi Vakkas -radiyallahu anh- çok iyi ok atardı. Resulullah Aleyhisselâm kendisine:

"At! Anam babam sana fedâ olsun!" buyuruyordu. (Müslim: 2411)

Ondan başka hiç kimse için annesiyle babasının isimlerini bir araya getirmemiştir.

Resulullah Aleyhisselâm'ın çevresinde toplanan otuz kadar bahadır sonuna kadar sebat ettiler.

Müşriklerin okçuları Resulullah Aleyhisselâm'ı hedef alarak ok yağmuruna tutunca Resulullah Aleyhisselâm'ı ortalarına aldılar.

Uhud günü melekler Resulullah Aleyhisselâm'ı müdâfaa harbi yaptılar.

Sa'd bin Ebî Vakkas -radiyallahu anh- der ki:

"Uhud günü Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-in sağında ve solunda iki adam gördüm. Üzerlerinde beyaz elbiseler vardı. Onun namına en şiddetli çarpışmayı yapıyorlardı. Onları ne bundan önce gördüm ne de sonra!" (Müslim: 2306)

Bu sözü ile Cebrail ve Mikail Aleyhimüsselâm'ı kastetmiştir.

Talha bin Ubeydullah -radiyallahu anh- der ki:

"Gördüm ki, Resulullah'ın Ashâb'ı bozuldular, müşrikler hücuma geçtiler, Resulullah'ı çepeçevre kuşattılar. Hangi yönden gelen saldırılara karşı duracağımı bilemiyordum. Kılıcımı çekip bir önden bir arkadan gelenleri uzaklaştırdım. Nihayet dağıldılar."

Bu tehlikeli anlarda yanında Talha -radiyallahu anh- vardı.

Resulullah Aleyhisselâm onun hakkında:

"Uhud günü, sağımda Cebrail'den, solumda da Talha'dan başka bana yakın bir kimse bulunmadığını gördüm." buyurmuştur. (Hâkim)

Yine onun hakkında şöyle buyurmuştur:

"Yeryüzünde gezen cennetlik bir kimseye bakmak isteyen Talha'ya baksın." (Hâkim)

Uhud'dan döndüğünde vücudunda yetmiş kadar yarası vardı. Resulullah Aleyhisselâm o gün ona hayırlı Talha mânâsına gelen "Talhat'ül-hayr" adını takmıştı.

Hazret-i Ali -radiyallahu anh- de o gün olağanüstü bir güçle çarpışıyordu. Bazı müşrikler hususiyetle ona diş biliyorlar, söyledikleri şiirlerle herkesi ona saldırmaya kışkırtıyorlardı. Çevresini saran bir birliğe öyle bir dalış yaptı ki, ölüm muhakkak olduğu halde, kendi ifadesiyle ecel gelmediği için sapasağlam geri döndü.

Savaşın en hararetli bir anında etrafına bakındı, Resulullah Aleyhisselâm'ı göremedi. Ölenler arasında da göremeyince, kendi kendine:

"O, savaştan kaçacak bir kişi olmadığına göre, öyleyse Allah-u Teâlâ ona karşı yaptığımız itaatsizlikten dolayı bize gazab ederek Peygamber'ini insanlar arasından kaldırmıştır. Benim için çarpışa çarpışa ölmekten daha hayırlısı olamaz!" diye söylendi. Kılıcını çekip çarpışmaya başladı. Kümelenmiş bir grubu dağıtınca Resulullah Aleyhisselâm'ın aralarında kalmış olduğunu gördü.

Şemmas bin Osman -radiyallahu anh- de Resulullah Aleyhisselâm'ın yanından ayrılmayan fedailerdendi. Resulullah Aleyhisselâm sağına soluna baktıkça, elinde kılıç hep kendisini korumaya çalıştığını görürdü. Bir ara müşrikler etraflarını kuşattığında vücudunu Resulullah Aleyhisselâm'a kalkan yapmış ve gözleri önünde vurulup yere düşmüştür.

Resulullah Aleyhisselâm'ın en yakınlarından Abbas bin Ubâde -radiyallahu anh-, Hârice bin Zeyd -radiyallahu anh-, Evs bin Erkam -radiyallahu anh-, Ebu Üseyre -radiyallahu anh- gibi sahabiler akıl almaz vuruşmalardan sonra Resulullah Aleyhisselâm'ı koruma uğrunda tek tek şehit düştüler.

Resulullah Aleyhisselâm'a karşı içi hınçla dolu olan müşriklerden İbn-i Hümeyd, demir zırh içinde tepeden tırnağa silâhlanmış: "Gösteriniz bana Muhammed'i!" diyerek haykırıyordu. Ebu Dücâne -radiyallahu anh- hemen önünü kesti, önce atının bacaklarına kılıç çaldı: "Al bunu da ben Hareşe'nin oğlundan!" diyerek bir vuruşta yere serdi.

Resulullah Aleyhisselâm: "Allah'ım! Hareşe'nin oğlundan ben nasıl râzı isem, sen de râzı ol!" buyurdu.

Ebu Dücâne -radiyallahu anh- o gün bir müşrikin omuzu ile boyun kökü arasına kılıçla öyle bir darbe indirdi ki, uyluk başına kadar gövdesini ikiye ayırdı.

Nesibe bint-i Ka'b -radiyallahu anhâ- kocası ve iki oğluyla birlikte İslâm ordusuna katılıp Uhud'a gelmişti. Kocasıyla oğulları müşriklerle çarpışacak, kendisi de yaralanan müslümanlara yardım edip su yetiştirecekti. Fakat İslâm cephesi bozulmaya başlayıp Resulullah Aleyhisselâm'ın etrafında çok az sayıda mücahidin kaldığını görünce elbisesini beline bağladı, Resulullah Aleyhisselâm'ın çevresinde çarpışmaya koyuldu. Kılıçla ve okla Resulullah Aleyhisselâm'ı korumaya çalıştı. Oniki, onüç yerinde yarası vardı. En ağırı İbn-i Kamia'dan aldığı omuz yarası olup, bir yıl onun tedavisi ile uğraşmıştır.

Bir defasında: "Allah'a duâ et de cennette sana komşu olalım." dediğinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

"Allah'ım! Bunları cennette bana komşu ve arkadaş et!" diye duâ buyurdu.

Ebu Talha -radiyallahu anh- kalkanı ile önde durup Resulullah Aleyhisselâm'ı siperliyordu. Önüne ok çantasını sermiş, kâh ok atıyor, kâh nâra atıyordu. Resulullah Aleyhisselâm: "Ebu Talha'nın sesi orduda kırk kişiden hayırlıdır." diyordu.

Resulullah Aleyhisselâm onun arkasından etrafa bakmak için başını kaldırdıkça: "Yâ Resulellah! Babam, anam sana feda olsun, başını kaldırma. Belki müşriklerin oklarından birisi değer. Göğsüm senin göğsüne siper ve fedadır." derdi.

Katâde bin Numan -radiyallahu anh- Resulullah Aleyhisselâm'ın etrafında çarpışırken gözünden bir okla vuruldu ve göz bebeği yanağının üzerine aktı. Çıkan gözü avucuna alıp Resulullah Aleyhisselâm'a gösterdi. Onu görür görmez gözleri yaşardı "Bu ne hâl ey Katâde?" diye sordu. Katâde -radiyallahu anh-: "Görmüyor musun şunu yâ Resulellah?" dedi.

Resulullah Aleyhisselâm:

"İstersen sabret, cennet senin için hazırlansın. İstersen göz bebeğini yerine koyup senin için Allah'a duâ edeyim, eski halini alsın!" buyurdu.

Katâde -radiyallahu anh- şöyle cevap verdi:

"Yâ Resulellah! Şüphesiz ki cennet çok büyük bir mükâfat, çok yüksek bir ihsandır. Fakat benim çok genç ve güzel bir eşim var. Birbirimizi çok severiz. Gözümü böyle görünce bana karşı sevgisinin azalmasından korkarım. Sen hem gözümü eski haline getirsen, hem de benim için Allah'tan cennet dileyiversen olmaz mı?"

Bunun üzerine Katâde -radiyallahu anh-in göz bebeğini eline alıp yerine koydu. "Allah'ım! Katâde kendisini Resul'üne fedâ etti. Sen de onun bu gözünü öbüründen güzel yap!" diyerek niyazda bulundu. Ayrıca cennetlik olması için de duâ etti.

Katâde -radiyallahu anh-in bu gözü diğerinden daha dayanıklı ve daha güzel oldu.

 

Mus'ab Bin Umeyr -R. Anh-in Şehâdeti:

Resulullah Aleyhisselâm'ın etrafında duvar örenlerden birisi de Mus'ab bin Umeyr -radiyallahu anh- idi, çevresinden hiç ayrılmadı.

İbn-i Kamia adlı müşrik, Resulullah Aleyhisselâm'a benzeterek İslâm ordusu sancaktarı Mus'ab bin Umeyr -radiyallahu anh-ı şehit etmiş ve: "Muhammed'i öldürdüm!" diye bağırmaya başlamıştı. Bunu duyan müşrikler sevinç çığlıkları attılar. Her biri: "Muhammed öldürüldü!" diye yaygara yapıyordu. Artık gayelerine ulaştıklarını zannediyorlardı. O zaman müslümanlar arasında bir panik başgösterdi. Resulullah Aleyhisselâm ise:

"Ey Allah'ın kulları! Ben hak Peygamber'im. Geri dönüp düşmana karşı durana cennet hazırdır!" diye sesleniyor, fakat kimse duymuyordu.

Ashâb-ı kiram Resulullah Aleyhisselâm'ı bir türlü bulamıyorlardı. Halbuki Resulullah Aleyhisselâm bulunduğu yerden hiç ayrılmamıştı. İlk defa Kâ'b bin Mâlik -radiyallahu anh- görmüş ve yüksek sesle:

"Ey müminler! Müjde, işte Resulullah Aleyhisselâm burada!" diye haykırmaya başladı.

Sesi duyan müslümanların Resulullah Aleyhisselâm'ın yanında toplanmaları fazla sürmedi.

İlk olarak Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- geldi. Hazret-i Talha -radiyallahu anh- Resulullah Aleyhisselâm'ın önünde bitab düşmüş yatıyordu. "Kardeşiniz siz olmaksızın üzerine düşeni yerine getirdi." buyurdu.

Kâ'b bin Mâlik -radiyallahu anh-in sesini müslümanlar duyup otuz kadarı Resulullah Aleyhisselâm'ın yanında toplandığı gibi, müşrikler de duydular, bütün kuvvetleriyle o tarafa yüklendiler. Fakat müslümanlar bu saldırıları durduruyorlardı.


  Önceki Sonraki  

Diğer Yazıları
TÜM YAZILAR