Her bölge ve her kıtada insanlığı kaygılandıracak, endişelendirecek, ürkütecek boyutta gerginlikler yaşanıyor. Her an ve her yerde yeni çatışmaların, küresel ölçekte savaşların olması an meselesi.
Dünya coğrafyası emperyal güçler tarafından nüfuz alanlarına ayrılmış bulunuyor. Kendilerini dünyanın 'Efendisi' zannedenler kutuplardan kıtalara, denizlerden körfezlere kadar ne kadar iştah kabartıcı alan varsa ele geçirmeye çalışıyorlar. Hatta zayıf devletlerin ellerindekini bile değişik usül ve metotlarla kendi kasalarına aktarmanın yolunu buluyorlar.
Asya'nın Çin, Hindistan ve Japonya eksenli büyümesi, bölgesel işbirliği ve ittifak çalışmaları Dünyanın Jandarması rolüne kendini iyiden iyiye kaptıran ABD'ni endişelendiriyor. ABD bölgedeki ihtilafları kendi lehine kullanmaya çalışıyor. Çin yeni hamleler yapıyor, ABD karşılıksız bırakmıyor.
Pekin'de Şangay İşbirliği Örgütü toplantısı öncesi Rusya ile ekonomik konuların ardından askeri konuları ele alan görüşmeler yapıldı.
İki ülke ABD'nin bölgede güçlenen varlığından rahatsızlık duyduklarından askeri konularda işbirliğinin artırılması kararını almışlardır. Bilindiği gibi Rusya ve Çin Sarı Deniz'de birlikte askeri tatbikat yapmışlardı. Yeni tatbikatların yapılması ve sınır koruma konularında anlaştılar. 10'dan fazla konuda anlaşma yaparak bir nevi Emperyalist Amerika'ya, "Bölgeye burnunu sokma, işimize karışma!" mesajı vermek istemişlerdir. (Rusya, SSCB'nin dağılmasından sonra eski gücüne kavuşmak için çalışmalar yapıyor. Rus Deniz Kuvvetleri Komutanı Viktor Çirkov; "Ülkesinin Suriye'de bulunan Tartus üssünü muhafaza edeceğini, bunun yanı sıra, Küba, Seyşel Adaları ve Vietnam'da üç yeni deniz üssü kurmak için harekete geçtiklerini" açıklayarak Pasifik ve Atlantik'te "Ben de varım" demektedir. Suriye'deki deniz üssü sayesinde Rus savaş gemileri Akdeniz'de rahatça hareket etmektedir. Akdeniz'in artan önemi dikkate alındığında Rusya'nın Suriye'yi desteklemekteki kararlılığı daha iyi anlaşılacaktır.)
Doğu Asya'nın eski işgalcisi Japonya'nın Japon Denizi'nde Güney Kore ile, Doğu Çin Denizi'nde Çin ve Tayvan ile bazı adaların egemenlik hakkı konusunda anlaşmazlıkları var. 2. Dünya Savaşı'nın sonunda Sovyet işgaline uğrayan kuzeyindeki Kurill Adaları sebebiyle de Rusya ile ihtilafı bulunuyor.
Japon Denizi'nde bulunan ve Güney Kore'nin Dokdo, Japonya'nın Takeşimo olarak adlandırdığı adalara 1981'de bir balıkçı karısı ile birlikte yerleşmiş, ve sadece balıkçılık yapıyorlar. İki kişi, karı-koca yaşıyorlar. İki küçük adacık üzerinde iki kişiye 3 Japon GSM şirketi hizmet veriyor.
Japonya Senkaku adını verdiği adaları kendi mülkiyetine geçirdiğini ilan edince, Çin ve Tayvan Diaoyu adını verdikleri bu adaları milli meseleleri olarak gördüklerini, asla taviz vermeyeceklerini açıkladılar. Japonya'ya karşı birlikte hareket ettiler. (Bilindiği üzere Çin Tayvan'ı kendi toprağı olarak görmektedir. Bu yüzden Çin ve Tayvan arasında ayrı bir gerilim ve çekişme var. ABD bu ihtilafta Tayvan'ı desteklemekte, her türlü silahı vermektedir.)
Ortam gerildi. Çinlilerin protestoları yüzünden Japon otomobil ve malları büyük satış kayıpları yaşadı.
2. Dünya Savaşı öncesinde Asya ana karasında ve hususiyetle Çin'de senelerce süren işgal ve savaşlar yapan Japonya 2. Dünya Savaşı'nda yenilince birçok yerden çekilmek zorunda kaldı. Bir kısmı sahiplerine iade edilirken bir kısmını da ABD'nin vesayetine terk etti. Adaların gerçek sahibi olan ülkelerin egemenlik haklarındaki ısrarları Japonya'yı güç durumda bırakmış, Japonya bu ülkelere ABD ile yaptığı askeri ittifak anlaşmalarını hatırlatarak meseleyi fiili olarak çözme yoluna gitmiş, ancak başarılı olamamıştı. İki ülke arasında 1972'de imzalanan askeri anlaşma gereği bölgede Japonya'ya karşı girişilecek bir askeri operasyonda ABD Japonya'yı savunacaktı.
Egemenlik tartışmalarının ve sürtüşmelerin temelinde ABD'nin varlığını görmek mümkündür.
Çin, son sürtüşmede adalar bölgesine binden fazla balıkçı teknesini ve Çin donanmasına ait 6 devriye gemisini göndermiştir. Çin, Japonya'nın adalarla ilgili tutumunu bir krize çevirerek elindeki 230 milyar dolarlık Japon tahviline yaptırım uygulamayı gündeme getirmiştir. Asya-Pasifik'in iki büyük ekonomik devi şimdilik sıcak bir çatışma ortamına girmekten kaçınmaktadır. Japonya en yetkili ağızdan; "Krizi aşabilmek için her türlü yolu deneyeceklerini, Çin'e özel bir elçi göndereceklerini" ifade ederek ortamı yumuşatmayı istemektedir.
Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü; "Çin, başkaları tarafından kolaylıkla zorluk uygulanacak devirleri çoktan geçti. Ne Çin devleti, ne de 1.3 milyarlık Çin halkı ülke topraklarının satın alındığı gibi bir gerekçeyle işgale uğramasına seyirci kalmayacaktır. Diayu adaları antik çağlardan bu yana Çin'in kendi toprağı ve Çinli balıkçıların ise geleneksel avlanma bölgesidir." diyerek adalardan ve isteklerinden vazgeçmeyeceklerini ortaya koymaktadırlar.
Halen G. Kore'de etkin bir ABD varlığı sürmektedir. K. Kore'nin zaman zaman güneyi tehdit etmesi Güney Kore'nin üzerinde ABD ağırlığının artmasına sebep olmaktadır. Çin'in güçlenmesi. Japonya'nın gelecekteki planları bu ülkeyi biraz daha Amerika'nın kucağına itmektedir.
Bu ülkede görev yapan Amerikan askerlerinin komutanı, K. Kore'nin G. Kore'ye yönelik askeri tehditlerinin giderek artmasından endişe duyduğunu bildirerek; "ABD Savunma Bakanlığı'ndan silah takviyesi istediklerini, saldırı ve keşif birliği, ayrıca Apache saldırı helikopterleriyle donatılmış bir hava taburu konuşlandırılması gerektiğini, bunun barışçıl ve istikrarlı durumun devamı için şart olduğunu" ileri sürerek yeni kuvvetler istemesi Pasifik hareketlenmelerinin bir cephesini oluşturmaktadır.
Çin sessiz ve derinden ABD'nin silahlı gücüne karşı silahlanmaktadır. Çin, turizm amaçlı kullanacağım diye Ukrayna'dan aldığı Varyag'ı donatarak Uçak Gemisi olan ülkeler kervanına katılmıştır.
Güney Çin Denizi üzerindeki ihtilaflar da ayrı bir gerginlik konusu. Çok zengin Petrol ve doğalgaz yataklarına sahip Çin Denizi'nde Tayvan, Filipinler, Malezya, Bruneu, Vietnam hak iddia ediyorlar. Dünya deniz ticaretinin üçte birisinin yolu bu sulardan geçiyor. Çin, yeni hamlelerle donanmasını güçlendirmeye devam ederken ABD başkanı Obama, bölge ülkelerine 9 günlük bir gezi düzenleyerek bölgeden asla çekilmeyeceklerinin işaretini vermekle kalmamış, Avustralya'nın kuzeyindeki liman kenti Darwin'de yeni bir Amerikan üssü yapılması için anlaşma imzalamışlardır. ABD, G. Kore ve Filipinler ile birlikte askeri tatbikat yaparak Pekin yönetimine göz dağı vermeyi hedeflemişlerdir. "2020'de deniz filosunun yüzde 60'ı Pasifik'te olacak. 6 Uçak Gemisi, Kruvazör, Denizaltı ve Savaş gemileri bu sularda yer alacak. Asya-Pasifik bölgesinin artık ABD güvenlik politikasında ' birincil öncelik'i bulunmaktadır. Bu çerçevede Amerika bölge ülkeleriyle daha fazla tatbikatlar yapmayı amaçlarken gemilerinin de daha fazla liman ziyareti yapmasını hedefliyor." Diyen ABD Savunma Bakanı Panetta, ABD'nin stratejisini ortaya koymaktadır.
Japonya'da ABD aleyhinde, Çin'de de Japonya aleyhinde gösteriler düzenlenmektedir. Karşılıklı atışmalar, kışkırtmalar söz konusudur. ABD'nin savaş galibi, işgalci ülke olarak Japonya'da üsleri var. Bu üsler Japon halkının onurunu incitiyor.
Dünyanın iki büyüyen devi Çin ile Hindistan'ın yakınlaşması ABD'yi endişelendiren diğer bir konudur. Dünyanın üzerinde kara bulutlar dolaşıyor.
ABD'nin Atlantik Okyanusu'ndaki donanmasından 6 gemiyi Pasifik Okyanusu'na kaydırma planına İngiltere'den itiraz gelmiştir. İngiltere Silahlı Kuvvetlerinden sorumlu Devlet Bakanı Nick Harvey, Singapur'da düzenlenen hükümetler arası savunma formunda yaptığı konuşmasında; "ABD'nin Atlantik'teki donanmasına ait kuvvetlerinden 6 adet geminin Pasifik Okyanusu'na kaydırması planının NATO'nun Atlantik savunmasında boşluklar doğuracağı, Avrupa ülkelerindeki artarak devam eden mevcut iktisadi bunalımların derinleşeceğini, daha da kötüleşeceğini, Londra yönetiminin savunma harcamalarında kesintiye gideceğini, bu nedenle NATO savunmasında oluşacak boşlukları dolduramayacaklarını" söylemiştir. Nitekim İngiltere Savunma Bakanlığı 2010 yılında yaptığı bir açıklamada; "Savunma bütçesinden gelecek on yıl içinde 58 milyar dolarlık bir açık olacağını, giderlerini kısacağını, askeri harcamaları azaltacağını duyurmuştu. Ayrıca devamlı güçlenen ve AB'nin yükünü büyük ölçüde omuzlarında taşıyan Almanya da İngiltere'yi kaygılandırmaktadır.
ABD, Pasifik'te güçlenmek için donanmasından gemilerin bu sulara kaydırılmasıyla kalmıyor, bu stratejinin bir parçası olarak Avustralya'ya Deniz Piyadeleri'ni konuşlandırıyor, ayrıca DDG-1000 Zumwaltsınıfı Destroyeri gibi yeni nesil gemi ve silahlarla pasifikteki gücünü Çin'e karşı pekiştirmeye çalışıyor. Yeni nesil gemilerini 2013 yılında Singapur'a konuşlandırmayı planlıyor.
Çin de her türlü hazırlığı yapıyor, hızla silahlanıyor. Ancak Amerika ile askerî olarak karşı karşıya gelmemek için azami gayret gösteriyor.
Herkes hazırlanıyor, silahlanıyor. Dünya kaynıyor.