Mekke-i mükerreme döneminde nâzil olmuştur. Beş Âyet-i kerime, yirmi kelime ve doksan altı harften müteşekkildir.
Birinci Âyet-i kerime'de Mekke-i mükerreme üzerine sevkedilen filler mevzu edildiğinden dolayı "Fil" kelimesi bu Sûre-i şerif'e isim olmuştur.
Bu mübârek Sûre-i celîle'de Ebrehe'nin ve askerlerinin tuzaklarını Allah-u Teâlâ'nın nasıl boşa çıkardığı ve onların üzerine gönderdiği sürü sürü Ebabil kuşlarının attığı taşlarla nasıl helâk ettiği beyan edilmektedir.
Araplar'ın takvim başı olarak kullandıkları "Fil hadisesi", Muhammed Aleyhisselâm'ın doğumundan elli iki gün önce olmuştur.
Yemen'e hâkim olan Habeş valisi dudağı yarık Ebrehe el-Eşrem, mutaassıp bir hıristiyandı. Bu dini yaymak ve Arapları Kâbe-i muazzama ziyaretinden vazgeçirmek için San'a şehrinde mermerlerle, parlak mücevherlerle süslü muhteşem bir kilise yaptırmış ve orasını Araplar için hacc yeri olarak ilân etmişti. Böylece bütün Araplar'ı Kâbe yerine bu kiliseyi tavaf etmeye zorlamak ve Sana'yı hem dini hem de ticari bir merkez hâline getirmek istiyordu. Fakat buna muvaffak olamadı. Çünkü Araplar bu kiliseye hiç iltifat etmedikleri gibi, hakaretler ettiler, gizlice adam salarak içini pislikle kirlettiler.
Bu saygısızlığa sinirlenen Ebrehe bunun üzerine, Kâbe-i muazzama'yı hıristiyanlığın yayılmasına engel teşkil ettiği sonucuna varararak ortadan kaldırmaya, yerle bir etmeye karar verdi. Hazırladığı büyük bir ordu ile Mekke-i mükerreme üzerine yürüdü. Ordunun önünde Mahmud adlı büyük bir fil, birkaç tane de eğitilmiş fil bulunuyordu. Haberi alan Araplar yer yer karşı durmak istedilerse de dayanamadılar.
Ebrehe Mekke yakınlarında karargâh kurup, Kureyşliler'in mallarını yağma ettirdi. Yağma edilen mallar arasında Resulullah Aleyhisselâm'ın dedesi Abdülmuttalib'in iki yüz devesi de bulunuyordu. Mekke'nin lideri durumunda bulunan Abdülmuttalip, Ebrehe ile görüşerek gasbedilen malların geri verilmesini söyledi. Kâbe-i muazzama'nın yıkılmaması için ricâda bulunmak yerine, sadece develerini istemesi Ebrehe'nin pek tuhafına gitti.
"Ben Kâbe'yi yıkmaya gelmişken, sen develerinin derdindesin!" dedi.
O ise şöyle cevap verdi:
"Ben ancak develerin sahibiyim, Kâbe'nin elbet bir sahibi var, onu O korur."
Bunun üzerine Ebrehe develeri geri verdi. Abdülmuttalip dönüşte Kâbe-i muazzama'ya gidip, onu koruması için duâ ettikten sonra halka şehri terketmelerini ve dağlara çekilmelerini emretti...