Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde buyuruyor ki:
"İçinizde... Görmüyor musunuz?" (Zâriyât: 21)
O, bu Âyet-i kerime'nin tecelliyâtına mazhar olmuştur.
Allah-u Teâlâ "İçindeyim, bak beni göreceksin!" diye hitap ediyor. Amma hani o gören gözler?
Amma Allah-u Teâlâ "Beni bilenler var." buyuruyor. Ben haber veriyorum şimdi, Âyet-i kerime ile haber veriyorum, Hadis-i kudsi ile haber veriyorum.
O içinde olduğu için duyan kulağı, gören gözü oluyor. Onun eli ve ayağı oluyor. Kalbi oluyor O'nunla anlıyor, söyleyen dili oluyor O'nunla söylüyor. Onun bütün sırrı ve esrarı Allah-u Teâlâ'nın içinde oluşundadır. Amma sen baktığın zaman put göreceksin. Demek ki boşalmamız lâzım.
Çok mühim bir Hadis-i şerif daha arzedeceğiz.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyururlar ki:
"Muhammed'in nefsi kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, eğer siz süflî arza bir ip sarkıtmış olsanız Allah'ın üzerine düşerdi." (Tirmizî)
Demek ki Allah-u Teâlâ kime gösterirse o görüyor.
O'ndan başka hiçbir şey yok ki düşsün! Ötekiler "Ol!" ve "Öl!", işte bundan ibarettir. Düşen O'nun üzerine düşer.
O her şeyin takdirini dürmüş, şeklini şemâlini vermiştir, ondan sonra "Böyle ol!" demiştir, o da dilediği şekilde oluvermiştir. O görünenleri öyle murad ettiği için öyle göstermiş. Demek ki O var, O'ndan başka bir şey yok, O'nun hükmünden başka bir şey yok.
Her şeyi O tutuyor, O yaratıyor, O öldürüyor. Fakat insan tutulanı görüyor da tutanı görmüyor. Yani yaratılmışları görüyor da Yaratan'ı görmüyor.
Hadis-i şerif'te, yemin ediyor böyle olduğuna dair. Bu böyle midir? Bakın şimdi izah edeceğim.
Bunlar "Elhamdülillâhi Rabbil âlemin" Âyet-i kerime'sinin sırrına mazhardır. (Fâtiha: 1)
Bunlar "Kul hüvallahu ehad" Âyet-i kerime'sinin sırrına mazhardır. (İhlâs: 1)
Bu da ancak kendisinin de kâinatın da bir maskeden ibaret olduğunu gören ve bilene mahsustur. Yalnız onlar gerçek mürşid-i hakiki'nin Hazret-i Allah olduğunu bilirler.
Bunlar Allah-u Teâlâ'nın has kullarıdır.
İşte Hadis-i şerif de açıklandı size. Ve dikkat edin bütün açıklamalarım ya Âyet-i kerime ya Hadis-i kudsi ya da Hadis-i şerif iledir.
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyururlar ki:
"Öyle ilim var ki, gizlenmiş mücevherat gibidir. Onu ancak ârif-i billâh olanlar bilirler. Bu ilimden konuştukları vakit, Allah'tan gafil olan kimseler anlamazlar.
Binaenaleyh Allah-u Teâlâ'nın kendi fazlından ilim ihsan ettiği âlimleri sakın tahkir edip küçük görmeyin. Çünkü Cenâb-ı Hakk onlara o ilmi verirken tahkir etmemişti." (Erbaîn. Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den)
Onu niçin ârif-i billâh olanlar bilir? O bildirdiği için bilir.
Allah-u Teâlâ buyuruyor ki:
"Allah göklerin ve yerin nûrudur." (Nûr: 35)
İşte kendisinin ve kâinatın bir maske olduğunu gören, bu Âyet-i kerime'nin tecelliyâtına mazhardır.
Bu Âyet-i kerime şimdiye kadar çok geçti, fakat çok esrarlıdır.