Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
GÜNDEM - Bir İman Kalesi, Vatan Burcu- Rauf R. Denktaş Rabbi'ne Kavuştu! - Ömer Öngüt
Bir İman Kalesi, Vatan Burcu- Rauf R. Denktaş Rabbi'ne Kavuştu!
GÜNDEM
Misafir Yazar
1 Şubat 2012

 

-Bir İman Kalesi, Vatan Burcu-
Rauf R. Denktaş Rabbi'ne Kavuştu!

 

Mustafa Gürbüz


Bütün ömrünü Kıbrıs Türkü'nün özgürlüğüne, Yavru Vatan Kıbrıs'ın yeniden fethedilmesine adayan, son asrın en önemli devlet adamlarımızdan ve KKTC'nin Kurucu Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Raif Denktaş, 13 Ocak 2012 Cuma günü Mevla'sına kavuştu.

Milletin ve İslam Âlemi'nin gönlünde taht kurmuş, şerefli tarihine bayrak olmuş, gönlü Allah sevgisi ile dolu "Mücahit Denktaş"ı, layık olduğu şekilde ifade etmeye kelimeler kifayetsiz kalır.

88 yıllık ömrü, bu milletin evlatları için güzel bir numune ve bir ibret kaynağıdır. Kendi kaleminden, hayatını ve davasını anlatan elliyi aşkın eseri mevcuttur. (Anılan eserlerin okunmasında ve anlaşılmasında, sayılamayacak fayda ve hayır vardır.)

27 Ocak 1924'te Kıbrıs'ın Baf kasabasında doğmuştur. Annesini küçük yaşta kaybetmiştir. "Allah korkusu ile Allah sevgisini, her günü ile evde ve görevde yaşayan ve yaşatan" Hâkim Raif Beyin oğludur. Babası da, kendisi gibi Kıbrıs Türk halkı tarafından çok sevilmiş, "çalışma, doğruluk, azim ve irade" sembolü olarak görülmüştür. (Hatıralar, 10. cilt: 45-46)

Daha çocukluktan başlayan hak ve hürriyet mücadelesinde, 14-15 yaşlarında katıldığı münazarada, Hakk'ın karşısında olanlara hitap eden şu sözleri, ne kadar kuvvetli imana sahip olduğunu gösteren hoş bir hatırasıdır: "Cevabî konuşmanın notlarını alıyordum. Karşımdaki camda bir 'tıkırtı' işittim. Başımı kaldırdım, bir serçecik 'tık tık' cama vuruyordu. Sanki 'Beni kim yarattı?' diye soruyordu. Ayağa kalktım… Camdaki serçeciği göstererek 'Size bir mesaj var!' dedim… 'Ben, insanoğlu şu serçeyi aynen yaratıncaya kadar; her şeyi bilen, gören Yaradan'a inanmaya devam edeceğim. Zor anlarda ona sığınmakla kalmayıp, her gün verdiği nimetler için, insanlık için O'na dua edeceğim!' dedim." (Hatıralar, 10. cilt: 11)

Aydın Hanımefendi ile yapılan mutlu evliliğin sonucu altı çocuğu olmuştur. Evlatlarından üçü değişik yaşlarda vefat etmiştir. Bu ibtilaları, "Kendimi Kıbrıs meselesine adamış olmam, belki de bana Allah'ın bir lütfudur. Bir an için çocuklarımın kaybını düşünecek olsam fenalaşırım. Allah'tan gelen her şey karşısında sabır ve tevekkül; gün gele onlara er geç kavuşacağız." sözleri ile karşılamıştır.

Hukuk eğitimini müteakip o dönemdeki İngiliz idaresinde sırasıyla savcılık ve avukatlık görevlerinde bulunmuş ve devamında, Kıbrıs Türk Kurumları Federasyon Başkanlığı (1958), Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı (1960), Kıbrıs Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı görevlerini ifa etmiştir. (Kıbrıs Girit Olmasın: 1)

Kıbrıs Türkü'nün şeref ve haysiyetiyle yaşaması, hak ve hukukunun temini ve korunması maksadıyla, yılmadan yorulmadan çaba göstermiş; bu uğurda, sürgün ve hapis cezası dâhil her güçlüğü nimet bilmiştir. Rum EOKA'cıların katliam ve zulmune dur demek için kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı'nın ilk mücahidi o idi. Cesareti, azmi ile herkese örnek olmuş, Kıbrıs davasının -adeta bir bayrak gibi- simgesi haline gelmiştir. Kıbrıs Türkü ile birlikte, 11 yıl boyunca, Türkiye'ye tam bir itimat ve güven içinde, tarihî ve şerefli bir mukavemet mücadelesi vermiştir. Nihayet, Hazreti Allah'ın lütfu ve inayetiyle, 20 Temmuz 1974'te, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin başlattığı harekât, Kıbrıs Türkü'nün acılarına son vermiş, bir asırlık rüya gerçekleşmiştir.

Türk Barış Harekâtı'nın ardından 13 Şubat 1975'te Kıbrıs Türk Federe Devleti'nin ilanını sağlamış ve Devlet Başkanlığı ve Meclis Başkanlığı görevlerini üstlenmiştir. 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni (KKTC) ilanını müteakip Kurucu Cumhurbaşkanı seçilmiştir.

Bu uzun mücadele yıllarını ve kazanılanların kaybedilmemesi için yapılması gerekenleri şöyle özetlemiştir: "Yaş 76! 21 yaşından bu yana Yunan Koloni idaresini def etmek için uğraşan kahraman ve Türklüğü ile övünen halkımın acılarını, sevinç ve gururunu, tarihi mücadelesini paylaşarak yaşadım. Sıkıntılı, ağır geçen, önü karanlık günler çok oldu. Dayandık. Kendimize, Anavatan'ımıza, ilâhi hak ve adalete güvendik ve kazandık. Kazanılan hürriyeti, göndere bayrağını çektiğimiz devleti, Anavatan'la aramızda kurulmuş olan bağları kaybetmemek, yozlaştırmamak da büyük bir mücadele ve mukavemet gerektirir. Allah, bu kadirşinas halka bu yönde gereken desteği muhakkak verecektir." (Lefkoşe, Ekim 2000, Hatıralar, 10. cilt: 459)

Teessüfle hatırlıyoruz ki, Sayın Denktaş'ın Cumhurbaşkanlığı'ndan ayrılmasından sonra, büyük emekler, fedakârlıklar, yüzlerce şehit kanı pahasına kurulan KKTC, AB üyeliği sahte hedefi üzerinden Rum kesimine yamanmak ve böylece Enosis gerçekleştirilmek istenmiştir. 2004 yılından itibaren sahnelenen bu oyuna, büyük devlet adamı Denktaş, neredeyse tek başına direnmiş, Kıbrıs Türk Halkı'nı ve Anavatan yetkililerini defalarca uyarmış, yeri gelince kahrından ve çaresizlikten gözyaşı dökmüştür.

Yukarıda arz edilen tehlikeli oyun, Hazret-i Allah'ın lütfu ile, iyilerin yüzü suyu hürmetine ve Denktaş'ın cansiperane gayretleri ile çok şükür ki atlatılmıştır. Bugün AB, ekonomik ve siyasi sorunlarla karşı karşıyadır; başta Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi olmak üzere büyük kriz içindedir. Ayrıca AB, artık sorun yumağı olup, aldatıcı parlaklığını kaybetmiştir.

Sayın Denktaş, şükran ve minnetle anılacak eşsiz ve tarihi hizmetlerinde, hep Hakk'a güvenmiş, zengin gönül dünyasıyla, daima ellerini ve gönlünü Hazreti Allah'a yöneltmiştir. 'Kıbrıs Girit Olmasın' adlı eserinde yer verdiği içli dualarını, istifadenize sunuyoruz:

"Yüce ALLAH'ım!

Her gün, her saat Sana hamd edecek, şükredecek zamanı bulmama yardımcı ol. Beni, düşünmeden su gibi akıp giden, nereden geldiğini, nereye gideceğini bilmeyen, bakıp da görmeyen, işitip de anlamayan kullarının arasına koyma. Bana, etrafımdaki nimetleri, güzellikleri görüp şükredecek, kötülüklerle Senin yolunda mücadele edecek şevki ve gücü ver. Yediğimde, içtiğimde, her günümde, her anımda Sen varsın. Bana bunları unutmayacak, şükrümü eksiltmeyecek, doğru yoldan ayırmayacak akıl izanı ver!

Yüce Allah'ım!

Dönüş Sanadır. Hesap günü Sendedir. Bu geçici dünyada yaşadığım her günün, beni, inandığım iman ettiğim Ahiret Gününe yaklaştırdığını bilmekten kaynaklanan tevekkül ve inancımı her geçen gün güçlendir. Verdiğin, vereceğin her cezaya, vurduğun her darbeye, Sana hamd ederek razı olan kullarındanım. Çünkü isteseydin beni on kat, yüz kat daha fazla cezalandırır, çok daha çeşitli imtihan edebilirdin.

Yüce Rabbim! Biz Sana muhtacız. Senin hiçbir şeye ihtiyacın yoktur. Eşsizsin, dönüş elbette sanadır. Dönüş gününde bizi de sevip kabul ettiklerinin, bağışlayıp mükafatlandırdıklarının katına kat Yüce Allah'ım!

Referandumda, 1964-1974 yıllarında halkın; çektiklerini unutup, bir AB havucuna kanarak, yalan yanlış vaatlere kulak verip, EVET oyununun egemenliğini, devletini ortadan kaldırıp, Türkiye'nin ada üzerindeki haklarını yok edeceğini düşünmeden, Annan Planını kabul ettiğini gördükten sonra, bu duama, her sabah şunları da ekledim:

Allah'ım! Nankörlüğümüzü bağışla; bize, Kıbrıs üzerinde ve Türkiye üzerinde oynanan oyunları görüp anlayacak akıl ve izanı ver. Bizi uyandır, bize milli heyecan ver. Elenizmin ulaştığı bu son kavşakta bizi dirilt ve bize 'Bu yol bizim yolumuz değildir' diyebileceğimiz gücü ver! Sen her şeye kadirsin. Ol dediğin şey olur. Nankörlere, nankörlüğü bağışla; onlara da doğru yolu göster Yüce Allah'ım!" (Kıbrıs Girit Olmasın: 211-212)

Sayın Denktaş; Hazreti Allah sizin gibi, imanlı, akıllı, erdemli, münevver, vatansever devlet adamlarını hep var etsin ve sayılarını çoğaltsın. Hazreti Allah sizi rahmeti ile karşılasın, kabrinizi cennet bahçelerinden bir bahçe yapsın.

Çok sevdiğiniz vatan toprağında huzur içinde yatın; inşallah emanetinize sahip çıkılacaktır. Hazreti Allah'a emanet olun.

"Kim Allah'a ve Peygamber'e itaat ederse; işte onlar Allah'ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle, salihlerle beraberdirler. Onlar ne güzel birer arkadaştırlar." (Nisâ: 69)

 

"Şimdi ise dikkat ederseniz Yugoslavya'da Alia İzzetbegoviç Birleşmiş Hıristiyan Haçlı ordusuyla, Çeçenistan'da Cevher Dudayev koca Rus ordusuyla, Kıbrıs'ta Rauf Denktaş ise küfür ordusuyla harp ediyor. Allah-u Teâlâ'nın desteğiyle ayakta duruyorlar ve Cenâb-ı Hakk onlara muzafferiyet ve muvaffakiyet veriyor. Bütün bunlar Allah-u Teâlâ'nın yardımıyla oluyor. Gerçekten samimi olanları Allah-u Teâlâ'nın desteklediğini buradan anlamış oluyorsunuz."

(Ömer Öngüt -kuddise sırruh-, Nur-i Muhammedî, s. 65)


  Önceki Sonraki