Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Hakikat Dergisi 220.SAYI - Ömer Öngüt
220.SAYI, Ocak 2012
Hakikat 220. Sayı

Bismillahirrahmanirrahim

"Allah-u zül-celâl vel-kemâl Hazretleri'ne; O'nun sevdiği ve beğendiği şekilde bitmez-tükenmez hamd-ü senâlar olsun.

Peygamberimiz Efendimiz'e, onun diğer peygamber kardeşlerine, hepsinin Âl ve Ashâb-ı kiram'ına, etbâına, ihsan duygusuyla kıyamete kadar onlara tâbi olup izinden gidenlere; sonsuzların sonsuzuna kadar salât-ü selâmlar olsun."

 

Muhterem Okuyucularımız;

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde kendisine inanan ve Resul'ünü tasdik eden kullarına; İslâm'ın bütün hükümlerini benimsemelerini, buyruklarını uygulamalarını, yasaklarını terketmelerini emir buyuruyor:

"Ey iman edenler! Hep birden tam bir teslimiyetle İslâm'ın sulh ve selâmetine girin." (Bakara: 208)

Allah-u Teâlâ'ya gerçek mânâda teslim olun, O'na itaat edin. İslâm bir bütündür. Hükümlerinden hiçbiri birbirinden ayrılmaz.

İslâm dini ilk insan ve ilk peygamber Hazret-i Âdem Aleyhisselâm ile başlamış, zamanın akışı içerisinde ve her peygamber gelişinde en mükemmele doğru daima bir gelişme kaydetmiştir. Hazret-i Musâ Aleyhisselâm'a indirilen İslâm, Hazret-i Nuh Aleyhisselâm'a indirilen İslâm'dan daha geniş ve daha mükemmeldi. Hazret-i İsa Aleyhisselâm'a gönderilen İslâm, Hazret-i Musa Aleyhisselâm'a indirilen İslâm'dan daha şümullü ve daha mükemmeldi. Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm'a gelince de kemâlini buldu ve son şeklini aldı.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde:

"Bugün sizin dininizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm'ı beğendim." buyuruyor. (Mâide: 3)

İslâm dini Allah-u Teâlâ'nın râzı olduğu ve ondan başkasını kabul etmediği bir dindir.

Nitekim diğer bir Âyet-i kerime'de şöyle buyuruluyor:

"Kim İslâm'dan başka bir din ararsa, onunki katiyyen kabul edilmeyecek ve o âhirette kaybedenlerden olacaktır." (Âl-i imrân: 85)

Bu kimseler bütün iyiliklerini kaybetmişler ve cezâya müstehak olmuşlardır. İslâm'dan yüz çevirip bir başka din arayan kimse, faydalıyı kaybedip büyük bir zarara düşmüştür.

İmam-ı Azâm Ebû Hanife Hazretleri Fıkh-ı Ekber'inde şöyle buyurmuşlardır:

"İslâm Allah'a teslim olmak, O'nun emirlerine boyun eğmektir. İman ile İslâm arasında lügat bakımından fark varsa da İslâm olmayınca iman olmaz, iman olmayınca da İslâm olmaz. Bu ikisi içle dış gibidir. Din; imana, İslâm'a ve bütün şeriatlere şâmil olan bir isimdir."

İman mutlak tasdiktir. Söylenen sözü kendi isteği ile kabullenmek, gönülden benimsemek, şüpheye yer vermeyecek şekilde kesin olarak içten inanmak, teslim olmak, karşıdakine güven vermek demektir.

İslâm dinine göre ise; Allah-u Teâlâ'nın varlığına, birliğine, Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm'ın O'nun kulu ve peygamberi olduğuna ve onun Allah-u Teâlâ tarafından bize getirip tebliğ ettiği esas ve hükümlerin doğru ve gerçek olduğuna tereddüt etmeden kesin olarak inanmaktır.

İslâm dinine girmenin ilk şartı olan Kelime-i şehâdet'i kalp ile tasdik edip dili ile de söyleyen bir kimseye "İnanmış" mânâsına gelen "Mümin" adı verilir.

Bir insanın müslüman olabilmesi için dili ve kalbi ile şehadet getirmesi gerekir. Dili ile söyleyip de kalbi ile tasdik etmedikçe iman kapısından içeriye girmiş olmaz. İman etmiş gibi görünse de müşrik olarak yaşar. Âyet-i kerime'de:

"Onların çoğu Allah'a iman etmişler, fakat müşrik olarak yaşarlar." buyuruluyor. (Yusuf: 106)

Dili ile inandıklarını söyleyip de kalbi ile tasdik etmeyenler hakkında Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde şöyle buyurmaktadır:

"Bedevîler: 'İman ettik!' dediler. De ki: 'Siz iman etmediniz, bâri 'Müslüman olduk!' deyin. İman henüz kalplerinize yerleşmedi.'" (Hucurât: 14)

İki hususun şakası olmaz. Bunların şakası da ciddi, ciddisi de ciddidir. Biri iman, diğeri de nikâh.

Bir kimsenin şaka ile dinle alay etmesi ve onu küçümsemesi küfrü gerektirir, imanını yenilemesi gerekir. Bir kimse şaka ile karısını boşasa talâk vaki olur. Bu yüzden iman konusu çok ciddidir.

İman; ebedî saadet hayatının anahtarıdır. İman; insanın yaratılış gayesine teslimiyetinin tezahürüdür. İman; hiçbir şeye feda edilemez. Ahirette en evvel iman aranır. İmanı olmayanlar küfür, kâfir hükmünde sayılır. İnandığını söyleyip imanında samimi olmayanlar münafıktır, onların da sûreta imanlarının ahirette faydası yoktur. Bir müslümana, yeryüzünün bütün hazineleri, dünyanın bütün anahtarları, bütün saltanatları teklif edilse iman ile değiştirilmez. Bir kimsenin iman ile ahirete intikal etmesi, bütün dünya ve içindekilerden daha kıymetlidir. Hatta kıyası bile mümkün değildir.

Allah'ım iman şerefi ile müşerref, İslâm ile müzeyyen eylesin. İman nuru ile muhafaza buyurup, küfürden uzak tutsun. Rızâ ile tuttuğu, iman ile çektiği kullarından eylesin. Zât'ına beğendiği gibi has bir kul, Habib'ine has bir ümmet, rızâ yolunda çalıştırdığı kullarından eylesin. Âmin!..

Bâki esselamü aleyküm ve rahmetullah...


Başyazı ve Makaleler
Başyazı - Hakiki İman; Hazret-i Allah'ın, Hazret-i Resulullah'ın Emir Ve Hükümlerine İtaat Edip Gönülden Teslim Olmaktır. - Ömer Öngüt
Başyazı
İsmail Yavuz
Hakiki İman; Hazret-i Allah'ın, Hazret-i Resulullah'ın Emir Ve Hükümlerine İtaat Edip Gönülden Teslim Olmaktır.