Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Eğitim - On Sene! - Ömer Öngüt
On Sene!
Eğitim
Canan Büşra Kara
1 Kasım 2011

 

On Sene!

 

İlk önce eşi bir avuç toprak attı üzerine. Sonra oğulları, damadı ve akrabaları... Nihayet en ufak bir ışık sızıntısı dahi kalmadı üzerinde. Toprağın altında ameli ile başbaşa kaldı...

Vefat eden Aynur Hanım hayat dolu bir kadındı. Çok çalışkandı. Her gün dört çocuğunun bakımı ve ev işlerinin yanı sıra yapması gereken mutlaka bir işi olurdu. Dikiş, nakış, el işi, bağ-bahçe işleri... Her gün bu işlerinin hepsini yapar, mutlaka yatmadan önce yarınki işini de planlar öyle yatardı. Aksi takdirde uyuyamazdı.

Ancak vaktin hızla ilerlediğinin ve bu hayatının akışı içerisinde hep dünyevî işlere ağırlık verdiğinin de farkındaydı. Vicdanı ona biraz da ahirete ağırlık vermesi gerektiğini hatırlatıyor, o da kendi kendine: "Evet kesinlikle bir şeyler yapmalı!" diyordu. Fakat dünya tantanası ağır basıyor ve bu düşüncesi bir türlü eyleme geçemiyordu. Bu nedenle içini rahatlatmak için: "Yarın inşaallah.", "Pazartesi inşaallah.", " Ramazanla birlikte inşallah", "Kurban bayramından sonra inşallah", "40 yaşıma girince inşaallah." diye sürekli olarak hayırlı amelleri erteliyordu. Ve geri dönüşü olmayan hayat böylece akıp geçiyordu.

Aynur Hanım'ı hayatında en çok etkileyen kişi eşinin teyzesiydi. Teyze, bir çok ameliyatlar geçirmiş olmasına rağmen, hayata sımsıkı bağlanmış ve yaşamaktan ümidini asla kesmemişti. O kadar ki; dünyaya gelen torunlarının düğünlerini hayal eder, onlardan olacak çocukların kimlere benzeyeceğini bile merak ederdi. Bu yaşama sevincinin etkisinde kalan Aynur Hanım bir gün eşine:

"Teyze'nin hayata olan bağlılığına hayranım. Ben bu yaşıma rağmen, kendi çocuklarımın düğünlerini bile görmeyi hayal edemiyorum. Hayal edebildiğim süre sadece en fazla on sene." demişti.

Tasavvuf ehli olan eşi ise şöyle cevap vermişti:

"Ooo, Aynur Hanım, 'On sene cepte, ama gerisini hayal edemiyorum.' öyle mi? Biz de, 'Verdiğimiz nefesi, geri alabilecek miyiz?' diye düşünmeye çalışıyoruz." dediğinde Aynur Hanım'ın yüzünde acı bir tebessüm belirmişti. Bu gafını da bütün arkadaşlarına anlatmıştı.

Aradan 10 sene geçmişti.

Bir gün komşusu Aynur Hanım'a gelerek bir tanıdıklarının vefat haberini verdi. Aralarında şöyle bir konuşma geçti:

- Duydun mu? Zeliha teyze vefat etmiş.

- Allah rahmet etsin, Kaç yaşındaydı.

- Altmış.

- İşte hayat bu. "Bitiyor". Ben de bir on sene daha yaşar mıyım, yaşamaz mıyım bilmiyorum?

Bu konuşma üzerine arkadaşı gülerek:

"Bakıyorum da, sendeki on sene hiç tükenmiyor arkadaşım. On sene önce de on sene cepteydi, on sene sonra da on sene cepte. Bu nasıl hesap arkadaşım?" dedi.

Aynur Hanım hüzünle konuştu:

"İnsan oğluyuz işte, ölümü bir türlü kendimize yakıştıramıyoruz."

Arkadaşı okuduğu bir kıssayı anlatmaya başladı:

Hz. İbrahim Aleyhisselam ölüm vakti gelip karşısında Azrail Aleyhisselam'ı görünce:

"Ey Azrail! Hiç dost dostunu öldürür mü?" diye sormuş. Vazifesi boyunca hiç böyle bir soruyla karşılaşmayan Azrail Aleyhisselam nasıl bir cevap vereceğini bilemediği için çaresiz bir şekilde Hazret-i Allah'ın huzuruna gelmiş ve durumu arzetmiş.

Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuş:

"Git, sor bakalım, hiç dost, dosta kavuşmaktan kaçınır mı?"

Azrail Aleyhisselam'dan bu cevabı alan İbrahim Aleyhisselam: "Ey Azrail elini çabuk tut. Dostu dostuna bir an evvel kavuştur." demiş."

Aynur Hanım, derin bir iç çektikten sonra, "Haklısın arkadaşım." deyip o günden sonra ibadetlerini aksatmamaya ve her gün yatmadan önce "Yarın Allah rızası için ne yapabilirim?" diye düşünmeye karar verdi. Gönlünü kaplayan ve tarifi mümkün olmayan o huzur duygusu ile gözlerini yumdu ve uyudu. Fakat bir daha uyanamadı. Eceli onu depremde yakaladı.

Soğuk toprağın altında sorgu ve sual meleklerini beklerken, gönlüne düşen hayır ve ibadetleri erteleyip durması sebebiyle tarifi mümkün olmayan bir pişmanlık içerisindeydi...

•••

Allah'ım! Dosta misafir giden dostlar yüzüsuyu hürmetine, bizleri daima dosta giden, dosdoğru yolda yürümeyi, çalışmayı, yorulmayı, yaşamayı ve ölmeyi nasip eyle... Amin.

 


  Önceki Sonraki