• Namazda Kur'an-ı kerim okurken yanlışlık yapılmasına zelle denir. Bu yanlışlık ve değişiklik, bile bile kasten yapılırsa namaz bozulur.
Bu yanlışlık namazda bulunulduğu unutularak yapıldığı, okunan kelimenin benzeri Kur'an-ı kerim'de bulunmadığı, mânâsı da Kur'an-ı kerim'deki kelimenin mânâsından uzak olduğu takdirde namaz yine bozulur.
• Namazda bulunulduğunu unutarak Kur'an-ı kerim'in okunuşunda yapılan hareke yanlışlığı ile namaz bozulmaz.
Şeddesiz bir harfi yanılarak şeddeli, şeddeli bir harfi şeddesiz okumak; uzatılarak okunacak bir harfi kısa, kısa okunacak bir harfi uzatarak okumak; ince okunacak bir harfi kalın, kalın okunacak bir harfi ince okumak; okurken durulacak yerde geçmek, geçilecek yerde durmak namazı bozmaz.
Dad'ı dal veya zal veya zı gibi; zal'ı da ze veya zı gibi; sad'ı sin; tı'yı te gibi okumak, bunları ayıramayanlar için namazı bozmaz.
• Her müslümanın, namazı câiz olacak kadar Kur'an-ı kerim'i ezberlemesi farzdır.
Önünden insan geçmesi ihtimali olan bir yerde namaza duracak bir kimsenin yarım metre kadar veya daha fazla yükseklikte ve bir parmak kalınlığında bir sütre koyarak, siper edinmesi müstehaptır.
Sütreye yakın durmak, sütrenin tam karşısında dikilmeyip, onu kaşlarından birinin hizasına almak sünnettir.
Yer sert olduğunda kamçı gibi, şemsiye gibi şeyler uzunluğuna yere bırakılabilir.
Namaz cemaatle kılınıyorsa, imamın önüne koyduğu sütre, cemaat için de sütre sayılır.
Namaz kılanın önünden geçilirse namaz bozulmaz, fakat geçen günah işlemiş olur.
Bir Hadis-i şerif'te şöyle buyuruluyor:
"Kişi, namaz kılanın önünden geçmenin günahını bilseydi kırk (yıl veya ay veya gün) beklemeyi daha hayırlı bilir, geçmezdi." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 311)
Namaz kılarken tâdil-i erkâna riayet etmek, namazın kıyam, rükû, sücûd gibi rükünlerini yaparken sükûnetle yerine getirmek gerekir.
Meselâ rükûdan kıyama kalkarken vücud dimdik bir hâle gelmeli, en az bir kere "Sübhanellahil-aziym" diyecek kadar ayakta durup sonra secdeye gitmelidir. Her iki secde arasında da böyle bir tesbih miktarı durmalıdır.
Ebu Hüreyre -radiyallahu anh- buyurur ki:
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bir defasında mescide girdi. Derken bir kimse de gelip namaz kıldı. Sonra Resulullah Aleyhisselâm'ın huzuruna gelip selâm verdi. Selâmına karşılık verdikten sonra "Dön de yenibaştan kıl! Çünkü sen namaz kılmış olmadın." buyurdu. O kimse dönüp evvelce kıldığı gibi namazı tekrar kıldı ve gelip selâm verdi. Resulullah Aleyhisselâm yine "Dön de yeni baştan kıl! Çünkü sen namaz kılmış olmadın." buyurdu. Bu üç kere oldu. Nihayet o kimse "Seni hak ile gönderene yemin olsun ki, bundan iyisini beceremiyorum, bana öğret!" deyince Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
"Namaza durduğunda tekbir getir, sonra ne kadar kolayına gelirse o kadar Kur'an oku. Sonra rükûda olduğuna kanaat getirinceye kadar eğil. Sonra başını kaldırıp dimdik oluncaya kadar doğrul. Sonra secdeye varıp yerine geldiğine kanaat getirinceye kadar secde et. Sonra tam oturuncaya kadar doğrul!. Bütün namazlarında bunu yap." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 423)