Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Hakikat Dergisi 198.SAYI - Ömer Öngüt
198.SAYI, Mart 2010
Hakikat 198. Sayı

Bismillahirrahmanirrahim

"Allah-u zül-celâl vel-kemâl Hazretleri'ne; O'nun sevdiği ve beğendiği şekilde bitmez-tükenmez hamd-ü senâlar olsun.

Peygamberimiz Efendimiz'e, onun diğer peygamber kardeşlerine, hepsinin Âl ve Ashâb-ı kiram'ına, etbâına, ihsan duygusuyla kıyamete kadar onlara tâbi olup izinden gidenlere; sonsuzların sonsuzuna kadar salât-ü selâmlar olsun."

 

Muhterem Okuyucularımız;

Hidayet Allah-u Teâlâ'nın kendi zâtını bulmak için lütuf ve keremi ile kullarında halkettiği muvaffakiyettir.

İnanan bir mümin için hidayete ererek dünya saâdetine ve ahiret selâmetine nâil olmaktan daha büyük bir lütuf tasavvur edilemez.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'lerinde şöyle buyurmaktadır:

"Peygamber'e indirileni dinledikleri zaman; Hakk'ı tanıdıklarından ötürü gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün." (Mâide: 83)

Bu da bu gibi kimselerin Hakk'tan yüz çevirmediklerini, hakikatlere tam bir teslimiyetle teslim olduklarını göstermektedir.

Kendilerine okunan âyetleri dinledikçe, gönülleri o imanın verdiği huzur ve sükunla doldukça;

"Derler ki: Rabb'imiz! Biz iman ettik, bizi de şâhit olanlarla beraber yaz!" (Mâide: 83)

İnanmaları, tasdik etmeleri, hakkı ve hakikati kabul etmeleri sebebiyle de, bu gibi kimseler en büyük mükâfatlara kavuşacaklardır.

Kelime mânâsı olarak "Hakikat"; "Gerçek", "Sâbit ve doğru olmak", "Bir şeyi gerçekleştirmek" mânâlarına gelen "Hak" kelimesinden türetilmiştir ve "En doğru, en mükemmel olan" mânâsında kullanılmıştır. Ayrıca "Gerçek ve var olan, var olduğu kesin ve açık olarak bilinen şey, mahiyet, doğru inanç, riyâdan arınmış amel ve tam olarak maksada uygun düşen söz" mânâlarını da içine alır.

Âdem Aleyhisselâm'dan kıyamete kadar değişmeyen hükümlere de hakikat denir.

Bâtınî olarak ise; "Zâhirin ardındaki örtülü ve gizli mânâ, dini hayatın en yüksek seviyede yaşanarak ilâhî sırlara âşinâ olunması" demektir.

"Hakk" Allah-u Teâlâ'nın güzel isimlerinden birisidir. Var olan yalnız O'dur, var gibi görünen her şey O'nun yaratması ile var olmuşlardır. Hak ile hakikatin bütün mertebeleri O'nundur.

Hakikat ile hayır karşısında insanların durumlarını üç kısımda incelenerek, her biri kendi aralarında bölümlere ayrılarak izâhları yapılmıştır.

Kendisinin ve kâinatın bir maske olduğunu gören de var, bilen de var.

Kim bilir, kim görür?

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde:

"İçinizde... Görmüyor musunuz?" buyuruyor. (Zâriyât: 21)

Sen görmüyorsan, iyi bil ki gören de var, bilen de var.

Bu tecelliyat içinde olduğunu görene mahsustur, başkasına değil. Başkası sadece işitir, duyar, kabul eder veya etmez. Fakat o, O'nu görüyor, kendisinin bir maskeden ibaret olduğunu çoktan öğrenmiş.

Bu ledünî bir durumdur.

Nitekim Allah-u Teâlâ bir Hadis-i kudsî'de şöyle buyurmaktadır:

"Duyan kulağı olurum, o benimle işitir. Gören gözü olurum, o benimle görür. Eli olurum, o benimle dokunur. Ayağı olurum, o benimle yürür, (Kalbi olurum, o benimle anlar. Söyleyen dili olurum, o benimle konuşur)." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 2042)

Bu kulları için açığa çıkmış. Onlar Cenâb-ı Hakk'ı görüyor, kendini görmüyor. O'ndan O'na yakın olduğunu hem görüyor, hem biliyor ve bildirdiği kadarını bildiriyor.

Bunlar muhsinlerdir, Cenâb-ı Hakk'ın has kullarıdır. "Nurun alâ Nur" olanlardır.

Nitekim:

"Resul'üm! Sen atmadın Allah attı." (Enfâl: 17)

Âyet-i kerime'si bunlara delâlet etmektedir.

Bu Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif'ler bu beyanlarımızı teyid ediyor. İnce mevzular Âyet-i kerime'lerin ve Hadis-i şerif'lerin nûr ışığı altında izahları yapılarak Ümmet-i Muhammed'in istifadesine arz edilmiştir.

Bâki esselamü aleyküm ve rahmetullah...


Başyazı ve Makaleler
Başyazı - Hakikati Kavrama Noktası - Ömer Öngüt
Başyazı
İsmail Yavuz
Hakikati Kavrama Noktası