Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Allah-u Teâlâ'nın Sevgililerinin İfşaatlarına İzah ve Açıklamalar (49) - Seyyid Abdülkâdir Geylânî -kuddise sırruh- (6) - Ömer Öngüt
Seyyid Abdülkâdir Geylânî -kuddise sırruh- (6)
Allah-u Teâlâ'nın Sevgililerinin İfşaatlarına İzah ve Açıklamalar (49)
Dizi Yazı - Hatm'ül Evliya Hakkında İzah ve Açıklamalar
1 Ekim 2009

 

Allah-u Teâlâ'nın Sevgilileri'nin İfşaatlarına
İzah ve Açıklamalar (49)

Seyyid Abdülkâdir Geylânî -kuddise sırruh- (6)

 

"Ma'rifet Güneşi"nin Doğuşu (3):

Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî -kuddise sırruh- Hazretleri "Mektûbât-ı Geylânî" adlı eserinde yer alan "Beşinci Mektup"unda devamla şöyle buyurmuştur:

"Hele:

'Allah ile beraber başka bir ilâh edinmeyin!' (Zâriyât: 51)

Emrini duyan kul tümden erir, fenâya varır ve vehmettiği varlığın zerresi bile kalmaz."

Zerre dahî Hakk'a perdedir, zerreyi de O yarattı! Yaratan'ı düşündüğü zaman yaratılmış şey hükümsüz kalır.

Fakîr her hususta, her zaman için şöyle der: "Elhamdülillâh, hükümsüz ve değersiz bir mahlûkum!" Hepsi bunun içindedir. "Hükümsüz", hiç hükmü yok; "değersiz", hiç değeri yok… Hükümsüzün, değersizin lâfı bile olmaz! Çünkü yok oldu, bir şey olacak ki değeri olsun… Bir şey olmadığı için hükmü de yok, değeri de yok!

Kelîme-i Tevhîd'de "Lâ" dediğimiz zaman kâinâtı bir bez gibi atıyoruz. Çünkü O'ndan başka hiçbir şey yok. Allah-u Teâlâ o lütfu bahşetmiş, o basîreti ihsan buyurmuş ve korumayı murâd etmiş, hiçbir şey gizlenmiyor: "O'nu görüyorum, başka bir şey görmüyorum!" diyorum. Fakat halk orada duruyor: İleriye de gidemiyor, geriye de gidemiyor; "Evet" de diyemiyor, "Hayır" da diyemiyor. "Evet" diyemeyişinin sebebi, havsalası almıyor; "Hayır" diyemeyişinin sebebi ise, hep Âyet-i kerime var!

"'Bunu kim anlar ve kim bulur?' diyebilirsiniz. Gerçekten bu söz çok önemli. Öyle ya; kim anlar, kim bulur?"

Nitekim İmâm-ı Rabbânî -kuddise sırruh- Hazretleri bu hususta:

"Onu söylesem bile, kim anlar ve kim idrâk eder?" buyurmuşlardır. (317. Mektup)

"Bu soru çok mühimdir, üzerinde durmaya değer. İnsanda, onu bulmaya bir güç vehmederek söylüyorsan, çok yanılıyorsun. Sonra şimdiye kadar anlatılan hâllerden bir şey anlamadığın anlaşılıyor. Yazık! Bu hâle göre, önce:

'Bu işten dolayı senin yapacağın hiçbir şey yoktur.' (Âl-i imrân: 128)

Âyet-i kerîme'sinin mânâsını düşünmelisin."

Halka hitap ediyor ve bu sözleri söylüyor.

Bu kadar kitaplar yazılmış, ilm-i İlâhî husûle gelmiş, Hakk'tan, mârifetullah'tan bahsedilmiş; amma sen bir tanesine eğilememişsin, anlayamamışsın ve bundan mahrum kalmışsın. İlâhî lütuf çeşmesi akmış, su boşa gitmiş, sen bir şey alamamışsın!

Bu şekilde gidersen hâlin nice olur?

"Ne demek istediğini bir daha, bir daha okuyarak anlamaya çalışmalısın!"

Allah-u Teâlâ'ya teslim olan bir kimsenin yapacağı hiçbir iş olamaz!

O şöyle der:

"Allah'ım! Hayır Senin elindedir; benim yaşamam mı hayırlı, yalnız kalmam mı hayırlı; başka türlü mü hayırlı, ölüm mü hayırlı ancak Sen bilirsin!.."

O kul Allah-u Teâlâ'dan hayır ister, fakat kat'iyyen: "Şunu istiyorum!" demez. Niçin? Çünkü istemeye sâhib-i salâhiyet değildir. Allah-u Teâlâ'ya kendisinden daha fazla güveniyor, O'nu kendisinden daha fazla seviyor; Allah-u Teâlâ'nın onu kendisini sevdiğinden daha çok sevdiğini biliyor.

Beni Rabb'im benden fazla seviyor; ben uçurumdan aşağıya gidiyorum, O beni kurtarıyor. Hep O kurtarıyor, hep O kurtarıyor, hep O kurtarıyor!

Onun içindir ki onun kat'iyyen bir arzusu olmaz, onda istek de yaşamaz. "Arzum Senin arzundur, hükmündür, emrindir; dileğim dileğindir!" der, bundan başka ikinci bir söz söylemeye sâhib-i salâhiyet değildir.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerîme'sinde buyurur ki:

"Sana gelen her iyilik Allah'tandır, bütün kötülükler de kendi nefsindendir." (Nisâ: 79)

Bu Âyet-i kerime en bâtınî Âyet-i kerime'lerden birisidir.

Hazret-i Allah kişinin içinde olursa, o onu söylerken Allah ile konuşur.

"İçinizde!.. Görmüyor musunuz?" (Zâriyât: 21)

Bunu görenler göre göre söyler, çünkü o içindekini görüyor ve biliyor, kendisinin de bir maske olduğunu biliyor. İyiliklerin ancak Allah'tan olduğunu çok iyi biliyor. O Allah-u Teâlâ'yı bilerek, görerek o sözü söyler; diğerleri ise zanla söyler!

"Sakın bunu da kendi gayretinle bulacağın vehmine kapılmayasın! Orası bir Tevhîd denizidir, kim kendi gayretiyle oradan bir şey almaya dalarsa, Hakk'ın gayret dalgaları ona çarpar ve azamet bahr-i muhîtine atar."

Siz ne kadar okusanız, okusanız da alabilir misiniz? Amma bir söz söylenirse her şey anlaşılır.

Yani sen bir şey anlarsın amma, zannın kadar anlarsın. O hakîkat deryâsından bir damla erişirse seni aşar; amma sen ne kadar okusan da perdeyi aşamazsın!..


  Önceki Sonraki