Dünya ülkeleri alabildiğince silahlanmak için yarışa dursun Kuzey Kore'nin nükleer denemelere başlaması dünyanın -daha doğrusu bundan hoşlanmayan ABD ve Batı'nın- uykusunu kaçırmış bulunuyor.
Yerküreyi tehdit etme hakkını kendisinden başkalarına çok gören zihniyet, kendilerini tehdit eden çalışmaları, gelişmeleri engellemek için ellerinden ne geliyorsa onu yapmaktan çekinmiyor. Ülkelerini ve başka ülkeleri "silah deposuna" çeviren Batı dünyası aynı hareketin başka ülkeler tarafından yapılmasına iyi gözle bakmıyorlar.
Şu anda 1 milyonu aktif 4,7 milyonu yedekte dünyanın en büyük dördüncü ordusuna sahip K. Kore BM, ABD, İsrail ve Batı'nın protesto, engel ve baskısına rağmen Nükleer denemelerinden vazgeçmiyor ve yeni çalışmaların işaretlerini bizzat Kuzey Kore Lideri "Kızıl Lider" lakaplı Kim Jong İl; "Hiçbir ülke nükleer çalışmalarımız üzerine bize baskı yapamaz." resti ile vermiş bulunuyor.
Bu çalışmalar üzerine ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton K. Kore'ye askeri göz dağı verirken Amerikalı General James Conway'ın; "İhtiyaç olması halinde ABD'nin Kuzey Kore'ye askeri birlik çıkarmaya hazır olmadığını" söylemesi ABD'nin çelişkisi olarak ortaya çıkıyor.
ABD Donanmasının Kuvvet Komutanı Conway; "Şu anda donanmada görev yapanlardan sadece yüzde 10-15'i bu tür bir çatışma için eğitim alıyor. Bizden eğitimini yapmadığımız bir şey isteyebilmesi mümkün ve ben bundan ciddi bir biçimde endişe duyuyorum. Bu ülkeye yapılacak bir operasyon riskli olur." açıklamasında bulunmuştur.
ABD'nin şu sıralarda Afganistan'daki baskı, şiddet ve katliamlarını artırmak ve devamını sağlamak için ek önlemlere, yeni takviye güce ihtiyacı bulunmaktadır. Yeni başkan Obama dünyaya barışcıl mesajlar vermektedir. İran'da yeni gelişmeler yaşanmaktadır. Bütün olan-biteni dikkatle takip eden Amerika, K. Kore'nin Nükleer denemelerinden endişe duysa bile askeri bir çatışmaya girmesi olası görünmemektedir.
Bu arada 25 Mayıs'ta ikinci nükleer denemesini yapan K. Kore'ye karşı BM Güvenlik Konseyi, ABD'nin baskısıyla yeni ve sert yaptırımlar içeren karar tasarısını oybirliği ile kabul etmişti. K. Kore'nin silah ihracatına ve ithalatına yaptırımlar artırılmış, ülkenin uluslararası alanda mali işlemlerine kısıtlamalar ve yaptırımlar getirilmiş; bu ülkeden BM üyesi ülkelere ve K. Kore'ye giden veya bu ülkeden gelen şüpheli kargo taşıyan araçlar karada, denizde, havada arama yükümlülüğü getirmişti. K. Kore tehdit ve baskılara rağmen yolundan dönmeyeceğini söylemektedir. Kuzey Kore lideri Kim Jong İl'in; "K. Kore elindeki tüm plütonyum rezervlerinden nükleer silah üretip gerekirse kendilerini durdurmaya çalışan BM'ne karşı da kullanacağını, ABD'nin kendilerini durdurmak için yapacağı her türlü girişimi "savaş sebebi" sayacaklarını, nükleer programa devam edeceklerini, bunun hayati bir karar olduğunu, çalışmanın askeri amaca hizmet ettiğini" açıklaması K. Kore'nin durmayacağını göstermektedir.
ABD, BM K. Kore'ye karşı kışkırtıcı ve baskıcı davranırken meselâ İsrail'e hiç ses çıkartmıyor. Irak başta olmak üzere Afganistan gibi ülkeler ezilirken Pakistan karıştırılırken, İran savaş tehdidi ile kaosa sürüklenirken, İsrail'e karşı iki yüzlü davranış sergilenmektedir.
K. Kore tüm dünyanın tepkisine yol açan nükleer denemelerine devam etmektedir. Yeni füze denemelerini de aksatmamaktadır.
K. Kore, Güney Kore'nin ABD liderliğindeki Kitle İmha Silahlarının yayılmasıyla mücadele için kurulan Silahlanma Güvenliği Girişimi'ne (PSI) katılmasının kendisine karşı savaş ilanı olduğunu söylemektedir. Adı geçen girişim gemilerde arama yapılmasını amaçlamaktadır. Böyle bir şey yapılırsa K. Kore, G. Kore'ye karşılık vereceği uyarısında bulunmaktadır. K. Kore, 1953 yılında Kore Savaşı'nı bitiren ateşkes anlaşmasına bağlı kalmayacağını ilan etmiş bulunuyor.
K. Kore'nin bu çalışmalarının yankıları Rusya tarafından da duyulmaktadır. Rusya Güvenlik Servisi; "K. Kore'nin nükleer denemeleri nedeniyle askeri boyutu da içinde bulunan önleyici tedbirler aldıklarını" açıklarken, Rusya Dışişleri Bakanlığı da; "Biz, K. Kore'nin çok tehlikeli bir oyun oynadığına inanıyoruz. Sıcak bir çatışmaya dönüşebilecek sinir savaşıyla karşı karşıyayız. Sağ duyulu davranmak zorundayız." diye bir açıklama yapmıştır. Rusya bu arada Kuzey Denizi'ndeki donanmasını da ek kuvvetlerle takviye etmekte ve yeni çalışmalar başlatmaktadır.
Başta ABD olmak üzere İngiltere, Rusya, Çin, Fransa, Pakistan, Hindistan, İsrail nükleer silahlara sahip bulunmaktadır. Her ülke zaman içinde nükleer denemeler yapmıştır. En fazla nükleer denemeyi ABD yapmıştır. Nükleer silah edinme projesini uygulamak için İran çalışmalar yapmaktadır. İsrail'in baskısıyla ABD İran üzerinde büyük bir baskı kurmaya çalışmaktadır. Pakistan, nükleer silahların Taliban militanlarının eline geçeceği endişesiyle! ABD tarafından insansız uçaklar tarafından vurulmaktadır. Hindistan yeni denemelerine devam etmektedir. Şu anda Rusya'nın eski uydusu ülkeler ve Almanya, İtalya gibi ülkelerdeki durum bilinmemektedir. Birçok ülkede Nükleer Santraller bulunduğu biliniyor. Ülkeler nükleer silah edinme hususunda çok hevesli görünmektedirler. Bu silahın diğer ülkelere karşı çok caydırıcı bir gücünün olduğu ise inkar edilemez.
K. Kore bilindiği üzere ilk nükleer denemesini 2006 yılında yapmış ve dünyada çok büyük bir tepki ile karşılaşmıştı. Bu tepkiler üzerine Kore lideri Kim Jong İl masaya oturdu, başarısız geçen pazarlıklardan sonra durmadı, daha tehlikeli bir iş yaparak, her şeye rağmen; "Önceki denemeden 20 kat daha büyük olan yeni bir bombayı" test etti. Yeni gerçekleştirilen bu denemenin kontrollü patlatılması esnasında otaya çıkan sarsıntının Asya'daki Sismoloji merkezleri tarafından 4.7 büyüklüğünde bir deprem olarak kaydedildiği bildirilmiştir. Yerin 10 Km altında gerçekleştirilen patlamanın etkisi Çin'de bile hissedilmiştir. Aynı zamanda K. Kore sınırında alarm sirenleri çalmış, oteller deprem korkusuyla boşaltılmış, denemeden yaklaşık bir saat önce ABD'ye yeni bir nükleer deneme yapılacağı bildirilmiş, tüm uyarılara rağmen uygulamadan vazgeçilmemiştir.
Kuzey Kore Mayıs ayında nükleer deneme yapmış, Asya'da tam bir panik havası esmişti. Borsalar düşmüş, para birimleri değer kaybetmişti. K. Kore durmamış bu panik havası içinde yeni bir hamle yaparak 130 km menzilli 3 füze denemesi daha yapmıştı. Füzenin menzili içinde bulunan Japonya ve diğer komşu ülkeler telaşlanmışlardı. K. Kore'nin füze menzilleri 6 bin km'ye çıkıyor. Japonya, Çin, Rusya, G. Kore, Avustralya füze menzilleri içinde bulunuyor. G. Kore'nin başkenti Seul'e bir saat içinde 500 bin füze gönderebilecek kapasiteye sahip K. Kore BM'in yaptırımları neticesinde 2007 yılında Silah programını alacağı yardımlar karşılığında sonuçlandırmayı kabullenmişti. Ama bunun bir oyalama taktiği olduğu ortaya çıktı ve iki yıllık süre zarfında yeni çalışmalar yaparak elinde bulunan 6-8 nükleer bombadan vazgeçmeyi reddetmiştir. Halen elinde 6 adet atom bombası yapabilecek kapasitede Plütonyum stoğu olduğu sanılmaktadır.
K. Kore Lideri Amerika'yı "en büyük düşman" olarak görmektedir. Bu ülke dünyanın en kapalı rejimiyle yönetilmektedir. Halk büyük bir sıkıntı çekmektedir. İnsan hakları ihlalleri sık sık yaşanmaktadır. 200 bin siyasi tutuklu bulunmaktadır. 23 milyon nüfuslu ülke komünist rejimle yönetilmekte ve Kuzey Kore lideri Kim Jong İl ülkesini demir yumrukla ezerek yönetmektedir. İstenildiği gibi haber alınamamakta, diğer ülke haberleri dinlenilememekte, Tv kanalları seyredilememekte, internet ve yabancı kanallar yayın bozucular tarafından engellenmektedir. Tam bir iktisadi felaket yaşanmakta olup tahminlere göre 1990'lı yıllarda 2 milyon kişi yiyecek kıtlığı nedeniyle hayatını kaybetmiş, milyonlarcası ise dış yardımlarla hayatlarını sürdürebilmiştir. Çok kapalı bir rejimle yönetildiği için halkın sıkıntıları tam olarak bilinememektedir..
Türkiye BM Güvenlik Konseyi Başkanlığı'nı üstlendiği Haziran ayında İngiltere ile birlikte K. Kore'ye karşı uzun vadede bu tehdidin nasıl önlenebileceği konusunda birlikte neler yapılacağını müzakere etmiş, İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband ile Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu birlikte hareket kararı almışlardır. Güvenlik Konseyi üyesi Türkiye bu dönemde K. Kore ile daha fazla ve yakından ilgilenmek durumda kalacaktır.
Dünyayı, bölgemizi ve memleketimizi tehlikeli günler beklemektedir. İnsanlık silahlanma yarışında hiçbir kural ve kaide tanımamaktadır. Daha çok üretim ve daha çok tüketim, daha çılgınca hayat sürme felsefesinin hayata geçirildiği günümüz dünyasında her türlü çılgınlığı görmemiz mümkündür. Her türlü alçaklığın yaşanabileceğini bilmemiz lazım.
Japonya 33 yıldır uyguladığı silah ihracatı yasağını kaldırma kararı aldı. Ekonomik kriz nedeniyle elektronik ve otomotiv sektörlerinde sıkıntılı günler yaşayan Japonya, ağır sanayi şirketlerini silah pazarına sokarak ekonomisini rahatlatmayı planlamaktadır. 2005 yılında Japonya, K. Kore tehdidine karşı füze savunma sistemini geliştirmek amacıyla ABD ile ortak çalışma yapma kararı almıştı.
K. Kore ve sıradaki diğer ülkeler kendilerince tehdit olarak gördüğü devlet ve milletleri cezalandırmak için her türlü çılgınlığı yapmak isteyeceklerdir.
"… Daha çok silah üretilmeli, daha kalıcı ve öldürücü savaşlar yapılmalı, insanlar savaşmalı, ülkeler yıkılmalı, zenginlikler bazıları tarafından ele geçirilmeli, dünyanın efendileri olduklarını zannedenler ellerine geçirmeyi istedikleri tüm değerleri elde etmeli, yeni hastalıklar üretilmeli, yeni ilaçlar ortaya sürülmeli, daha çok para kazanmalı…" Efendiler böyle istiyor ve insanlık buna uymaya mecbur bırakılıyor.
Daha güzel bir dünya inşa etmek mümkün müdür? Bu gidişle buna "Evet!" demek imkânsızdır.
Dünya yörüngesinde yürüyor, insanlık onu yörüngesinden çıkarmak için akla ne geliyorsa yapıyor.