Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Eğitim - Hoş Geldin Ramazan! - Ömer Öngüt
Hoş Geldin Ramazan!
Eğitim
Canan Büşra Kara
1 Eylül 2009

 

-Çocuklarımıza Hikâyeler-

HOŞ GELDİN RAMAZAN!

 

Ramazan beş oğlan kardeşin en küçüğü idi. Sevimli ve zeki bir çocuktu. Yaşça ağabeylerinden çok küçüktü. Bu yüzden ağabeylerinin hepsi onu çok sever, onu el üstünde tutarlardı. Herkes onunla ilgilenmek, ona bir şeyler anlatmak ve öğüt vermekten zevk alırdı.

Etrafında her aklına takılan soruyu sorabilecek birilerinin olması onun eğitimine ve kişilik gelişimine olumlu katkılar sağlıyordu. Fakat bu durum Ramazan'ın daha okula gitmeden harfleri tanımasına ve yavaş yavaş hecelemesine de sebep olmuştu.

Okulların açılmasına daha bir ay vardı, fakat ailesini çoktan tatlı bir telaş almıştı. Fakat Ramazan'da bir okul heyecanı yoktu. Hatta ara sıra "Ben okumayı öğrendim artık, okula gitmesem de olur." gibi cümleler ile okula gitme isteksizliğini dile getirdiği de oluyordu. Dedesi bu duruma üzülüyor ve elinden geldiğince torununu motive etmeye çalışıyordu. Oysa ki dedesi sanki ilk torunu oymuş gibi heyecan duyuyor ve her önüne gelene "Ben torunuma Amin Alayı yapacağım." diyordu. Yine bir gün akşam dedesi ile camiye giderken dedesi bu cümleyi bir arkadaşına söylemişti, Ramazan da merakla: "Dedeciğim, Amin Alayı ne demek?"dedi. Dedesi de: "Oğlum, Osmanlı zamanında ilkokula başlayacak çocuklar için 'Amin Alayı' düzenlenirmiş. Şöyle ki; mahallede bir tören yapılır, mahalle çocukları ile mahalle ahalisi bu törene iştirak edermiş. Okula başlayacak çocuk o gün için hazırlanmış kıyafetini giyer, evden alınır ve bazı adetler çerçevesinde zihni açık olsun diye, feyzi ziyade olması için evliyaların türbelerine götürülür, sonra ilk dersini alırmış. Bu merasime 'Amin Alayı' denirdi. Bu günün genelde kandil, pazartesi yahut perşembe günleri olmasına itina edilirdi. O gün için güzel ilahiciler tutulurdu. Yine adet olduğu üzere lokma dökmek için bir kadayıfçı tutulur çeşit çeşit börek ve tatlılar yapılırdı."

Ramazan bir taraftan gayr-i ihtiyari gözleri ile etrafı izliyor, gördüğü her yazıyı hecelemeye çalışıyordu. Her okuduğu yeni şey onda başka bir heyecan uyandırıyordu. Fakat aynı zamanda heyecanla dedesini dinliyordu. Dedesi torununun başını sıvazlayarak: "Hele o zamanlar çocuklar Amin Alayı'ndan önce, okul ve okumakla ilgili bir şey öğrenmek istedikleri zaman öyle senin gibi her soruya cevap alamazlarmış. Hiç unutmam rahmetli dedem anlatıyordu, ona da dedesi şöyle anlatırmış: 'Elif cüzüm, yaldızlı ve pek sevimli bir kitaptı. Alındığı günden ona gönül bağlamıştım. Evdekilere içindeki şekillerin ne olduğunu soruyordum. Fakat hiçbiri, sanki ağız birliği etmişler, bana bir şey söylemiyorlardı, çünkü ağzı hayırlı bir hocadan besmele demeden okumaya başlamak uygun görülmezmiş ..' derdi. Böylece çocuklar daha bir merakla okula gitmek isterlermiş." dedi.

Dedesinin anlattığı eski adetler çok çekici gelmişti. Bu arada Ramazan'ın gözü minaredeki ampuller ile yazılmış yazıyı hecelemeye çalışıyordu "Hooş Ge gel din Ra a ma zan!" hızlı bir şekilde tekrar okudu."Hoş Geldin Ramazan!" Birden içi bir tuhaf oldu yazının dedesi tarafından kendisi için yazıldığını düşündü. Elini minarelerin ortasına uzatarak "Dede yoksa bu ışıklı yazıyı sen benim için mi yazdırdın?" dedi.

Dedesi gülmekten kendini alamadı "Hayır oğlum. Birincisi o yazıya mahya denir. İkincisi oradaki Ramazan başka Ramazan. O 'Sultan Ramazan'" dedi. Ramazan merakla: "Sultan Ramazan da kim?" dedi. Dedesi: "On bir ayın sultanı olan Ramazan. Ramazanda insanlar oruç tutar. Ramazan ayı içerisinde çok kıymetli olan Kadir Gecesi'ni barındırır." dedi. Duydukları karşısında biraz mahçup olan torununu koca omuzları arasına, kucağına aldı ve "İşte sen de Ramazan ayının ilk günü doğduğun için sana bu adı verdiler." dedi ve ekledi "Daha okuyup öğreneceğin çok şey var." dedi.

Ramazan ilk defa kendi kendine okulu merak etmeye başladı. Mübarek Ramazan su gibi akıp geçti. Bayram da güzellikleri ile geldi gitti ve bitti.

Ramazan her gece eski adetlerin güzelliklerini düşünerek uyuyordu. Otuz gün sonra dedesi bir "Amin Alayı" kadar olmasa da torununun okula güzel bir başlangıç yapmasını sağladı. Güler yüzlü bir kimse:

"Hoş geldin Ramazan!" diye seslendi Ramazan'a. İster istemez dede ve torunun minarelerdeki yazı geldi akıllarına. Göz göze gelip gülüştüler.

Ramazan dedesinin öğrettiği duayı okuyarak sınıfına, böylece de hayata ilk adımını atmış oldu:

"Rabbi zidnî ilmen ve fehmen ve elhıkni bissalihîn."

"Yâ Rabb'i! İlmimi, anlayışımı artır, beni salihler zümresine kat!"


  Önceki Sonraki