Siyonist yahudiler o kadar büyük işlerin altına girdiler, o kadar pervasız, gaddar, bencil icraatlar yaptılar ki Amerika dahil bütün dünyada mevzi kaybetmeye başladılar.
İsrail sıkıştı. Bu sıkışıklığı aşmak için bir plan çevirdiklerinden hiç kimsenin şüphesi olmasın.
İsrail öteden beri Amerika'yı arkasına almış olarak, diğer Batı ülkelerinin de desteği ile iş ve icraatlarını yürütmeye çalışıyordu.
Yine İsrail öteden beri Türkiye'yi kendi güdümünde ve politikalarının destekçisi olarak göstermeye gayret ediyordu.
İsrail Amerika başta olmak üzere kendi destekçisi ülkelere bu desteğin kendi menfaatlerine olduğu izlenimini vermeye gayret etti. Ancak gerçek bunun tam tersi oldu. İsrail'in "Siyonist ütopya" uğruna bütün insanlığı hiçe sayan politikaları yüzünden İsrail destekçisi her ülkenin milli menfaatleri zarar gördü.
Dikkat ederseniz Amerika'da "İsrail'in menfaati için ulusal çıkarlarımızı feda ediyoruz." rahatsızlığında olan insanlar seslerini yükseltmeye başladılar.
Nitekim, Türkiye, İsrail güdümünde olmadığını gösteren söz ve icraatları ile öne çıktıkça bütün dünyada itibarı arttı. Bazı ülkeler Türkiye'yi eskisi gibi sığınılacak bir liman olarak görmeye başladı.
"Türkiye İsrail'in payandası" propagandası çökünce İsrail Ortadoğu'da istediği şeyleri yapamaz hale geldi.
Amerikan başkanının İsrail'i rahatsız eden icraatları arttıkça da yahudiler iyice köşeye sıkıştı. Daha doğrusu "Küresel Kraliyet" kurma hayalleri dumura uğradı.
Öne çıkartılması gereken birçok haber medyamızın satır aralarında kaybolup gidiyor. Bilgilendirme görevini hakkıyla yerine getirmeyen medyamız sebebiyle halkımız da gerekli bilgi ve bilince kavuşamıyor.
Bazı Türk medyası bilinçsizce sürükleniyor, bazı Türk medyası ise bilinçlice sürüyü yönlendirmeye çalışıyor.
Meselâ Türkiye ile Suriye arasında küçük çaplı bir askeri tatbikat icra edildi. Genelkurmay Başkanlığı 26 Nisan'da bu tatbikatı kamuoyuna duyurdu:
"Türkiye-Suriye Sınır Birlikleri Değişim Tatbikatı; Türkiye ve Suriye'nin iştiraki ile, 27-29 Nisan 2009 tarihleri arasında Yüksektepe Hudut Karakolu / Kilis ve Şamarin-Azez / Suriye bölgesinde icra edilecektir.
Tatbikatın amacı, iki ülke Kara Kuvvetleri unsurları arasındaki, dostluk, işbirliği ve güveni pekiştirmek, sınır birlikleri arasında, eğitim ve birlikte çalışabilirlik seviyesini artırmaktır."
Tatbikat ne kadar küçük olsa da iki ülke arasında bir ilk olması açısından çok önemliydi. Tatbikatın önemini anlamamızı pekiştiren hadise "İsrail'in rahatsızlığı" oldu.
İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak bir toplantı sırasında gazetecilerin Türkiye ile Suriye arasında ortak askeri tatbikat yapılmasına dair sorular üzerine, ""Bugün bir Suriye-Türkiye askeri tatbikatı görüyoruz ve bu da kesinlikle sorun yaratan bir gelişmedir." diyerek tepkisini gösterdi. Barak sözlerini şöyle yumuşattı: "Ama Türkiye ile İsrail arasındaki stratejik ilişkilerin, Türkiye'nin bu tatbikata katılma gereksinimine üstün geleceğine inanıyorum."
Bu tatbikatın değerini düşürmek isteyen İsrail cenahından her zamanki gibi sinsi bir fesat zuhur etti. Bir İsrail gazetesi tatbikattan Türk ordusunun da rahatsız olduğunu yazdı. Bu tür durumlarda İsrail'in öteden beri yaptığı bir uygulamadır bu. Gerekli açıklamayı yapacak bir yetkisiz yetkili bulurlar, sonra da "Aslında öyle değil, böyle." diye neşriyat yaparlar.
Nitekim İsrail'in rahatsızlığı hakkında Türk gazeteciler Genelkurmay Başkanı'na soru yönelttiklerinde şu cevabı aldılar:
"Suriye ile Türkiye arasındaki tatbikat. Tatbikattır o. Ama ilktir. O nedenle önemlidir. Tatbikat bugün bitecek. İsrail'in tepkisi bizi ilgilendirmez. Suriye ve Türkiye arasında olan bir olaydır. İkili bir tatbikat bizim konumuz. Ülkemizin büyüklüğünü ve pozisyonunu iyi görelim artık."
İsrail Türkiye'nin güçlenen konumundan rahatsız. İsrail Türkiye'nin Araplar ile yakınlaşmasından rahatsız.
İsrail'in Araplara karşı olan düşmanlığı müslümanlara olan düşmanlığından daha katmerlidir. Zira Arap yarımadasındaki, Medine'deki, Hayber'deki yahudiler Resulullah Aleyhisselâm'la olan anlaşmalarına ihanet ettiler, müslümanların en nazik bir zamanında düşmanlarla ittifak yaptılar. Bu ihanetlerinin bir cezası olarak Arap yarımadasından sürüldüler.
Türkiye'de bazı kesimlerin ve bazı medyanın sürekli Arap düşmanlığı pompalamasının altında bu tarihi altyapının da önemli bir payı vardır.
Türkiye Ortadoğu'daki, Irak'taki kaosu durdurmak istiyor. Obama da dünyadaki kaosu durdurmak istiyor. İsrail'i sıkıştırıyor.
Kaos'tan beslenen; "Siyonist ütopya"yı küresel bir karışıklık üzerine bina edebileceğini hesap eden İsrail ve küresel siyonist şebeke bu durumdan ziyadesiyle rahatsız. Dikkatli olmak gerekiyor.
Geçen ay Obama'nın bazı icraatlarından bahsetmiş, Amerikan gemisinin rotasını yahudilere rağmen değiştirmeye çalıştığı kanaatini ortaya koymuştuk.
Obama Amerikan devlet aygıtı içerisinde çok önemli bir yeri olan "Ulusal İstihbarat Konseyi" Başkanlığı'na İsrail'i açıkça eleştirmesi ile öne çıkmış Charles Freeman'ı aday göstermişti. Ancak Amerikan yahudi lobisi bütün kılıçlarını kınından çıkarttı ve Freeman'ı karalama kampanyası başlattı. Freeman Yahudi lobisinin baskısıyla adaylıktan istifa ettikten sonra "Bırakalım, yabancı bir ülkenin (İsrail) menfaatlerini gözeten lobi Amerika için neyin olduğuna karar versin" diye konuştu.
Son bir ay içerisinde Obama'nın benzer icraatları devam etti.
Obama ile Netenyahu Mayıs ayında Washington'da bir araya geldiler. Ancak bu ziyaret öncesinde dikkat çekici bir olay yaşandı.
"ABD başkanı Barack Obama, İsrail başbakanı Benjamin Netanyahu'ya bir mesaj göndererek, İran'a bir askeri saldırı düzenleyerek ABD'yi şaşırtmaması konusunda uyardı.
Haaretz gazetesi, üst düzey ABD'li bir yetkilinin İsrail'de başbakan Benjamin Netanyahu ile görüşerek Obama'nın mesajını ilettiğini yazdı.
Obama, mesajında, İsrail'in İran'a karşı saldırı düzenlemesi ihtimaline karşı ABD'nin endişe duyduğunu belirtti. Başkan Obama, bir son dakika sürprizi ile karşılaşmak istemediklerini bildirdi.
Netanyahu'nun gelecek Pazartesi günü Washington'a gitmesi beklenirken, Obama'nın ziyareti beklemeden hemen mesaj göndermesi, Haaretz gazetesine göre, durumun aciliyetini gösteriyor." (14 Mayıs, dunyabulteni.net)
İlginç gelişmeler oluyor. Hem İran hem de Filistin hususunda Obama İsrail'i çok sıkıştırmaya başladı.
Amerika'da Netanyahu ile yaptığı görüşme Türkiye'de yayınlanan Şalom gazetesine şu cümlelerle haber oldu:
"Obama ile Netanyahu farklı yöndeler
Dünyanın meraklı gözleri altında ilk Netanyahu – Obama görüşmesi gerçekleşti. Obama iki devlet çözümünü vurgularken, Netanyahu Filistin Özerk Yönetimi üzerinde durdu. İran konusunda İsrail endişeli, ABD ise bu ülke ile diplomatik ilişki kurulabileceğinden umutlu."
Bir başka gazete ise görüşmeyi şu şekilde duyurdu:
"İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD'ye yaptığı ilk resmi ziyarette Başkan Barack Obama ile sıkıntılı bir havada görüştü. Başkan Obama'nın Netanyahu'ya, Filistin'le barış görüşmelerinin İran'a rağmen devam etmesi telkininde bulunduğu ve "Bunlar birbirinden bağımsız, ama biri öbürünü etkileyebilen süreçler" dediği öğrenildi.
Önce baş başa ardından da heyetlerarası yapılan ve planlanandan 1 saat daha uzun süren görüşmelerde İsrail tarafı İran'ın nükleer programını gündeme getirirken, Obama kameralar önünde yaptığı açıklamada, "İran, nükleer silah üretmekten vazgeçmeli. İran'la yakınlaşma yollarını arıyoruz. Diplomatik ilişkiler için yapay takvimler koymanın bir anlamı yok. İran'da seçimin sonuçlarını bekleyelim. Ama yıl sonunda önemli bir değişiklik göremezsek daha sert yaptırımlar gelebilir" dedi.
... Washington'un iki devletli çözüme bağlı olduğuna vurgu yapan Obama ise, Gazze üzerindeki ambargonun gevşetilmesi, insani durumun düzeltilmesi ve İsrail'in Batı Şeria'daki Yahudi yerleşim birimleri konusunda sözlerini tutması gerektiğine dikkat çekti. ABD Başkanı, İsrail'e, 2003'te kabul edilen yol haritası gereğince Batı Şeria'daki Yahudi yerleşim birimlerinin inşasını durdurmakla yükümlü olduğunu hatırlattı.
... Savunma Bakanı Robert Gates ve Ulusal Güvenlik Danışmanı General Jim Jones'un da katıldığı görüşmelerde iki tarafın fikir ayrılıklarının sürdüğü, tavize yakın tarafın İsrail olduğu bildirildi." (19 Mayıs, Milliyet)
Obama'nın baskıları sebebiyle taviz vermek zorunda kalan İsrail telaşlandı. Özellikle Kudüs konusundaki telaşları sebebiyle İsrail hükümeti "Kudüs'ten vazgeçmeyi imkânsız kılacak" bir yasa tasarısı hazırladı.
İsrail'in sıkışması iyi bir şey. Ancak herkes uyanık olmalı. Yeni bir 11 Eylül yaşanırsa kimse şaşırmasın!