Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Eğitim - Unutulan Defter - Ömer Öngüt
Unutulan Defter
Eğitim
Canan Büşra Kara
1 Mayıs 2009

 

-Çocuklarımıza Hikâyeler-

Unutulan DEFTER

 

Hüseyin, afacan ve zeki bir çocuktu. İkinci sınıfa gidiyordu. Ailenin en küçüğüydü. İki ablası ve bir abisi vardı. Onlarla oynamaktan büyük keyif alıyordu. Gözü açık bir çocuktu. Zaten annesi de onu "açıkgöz" olarak tasvir ediyordu. Olaylar karşısında çok akıllıca çözümler üretebilen pratik bir zekâsı vardı. Annesi ve babası bu zekâsının Hazret-i Allah'ın kendisine verdiği bir özellik olduğunu ve bunun kıymetini bilip olumlu yönde kullanması gerektiğini vurguluyorlardı.

Günlerden bir gün Hüseyin okul defterini evde unutmuştu. Okulda öğretmeni ödevleri kontrol ederken sıra Hüseyin'e gelmişti.

Öğretmeni "Defterin nerede?" diye sordu.

"Öğretmenim defterimi evde unuttum!" diye cevap verdi Hüseyin. Öğretmeninin kızmasından çekinmişti. Ancak Hüseyin başarılı bir öğrenci olduğu için öğretmeni bu seferlik onu affetti.

Gün boyu arkadaşları öğretmeninin tahtaya yazdıklarını defterlerine yazmakla uğraşırken, Hüseyin boş boş oturdu ve arkadaşlarını izledi. Bir arkadaşı kalemini yere düşürmüştü. Kalem öndeki arkadaşının ayağına kadar yuvarlandı. Tam kalemi alırken öndeki arkadaşı yanlışlıkla eline bastı. Başka bir arkadaşı durmadan kalem açmakla uğraşıyordu. Çünkü kalemi tekrar tekrar kırılıyordu. Ve böylece aça aça kalem arkadaşının elinde küçücük kalmıştı. Her öğrencinin başına gelebilecek olaylar Hüseyin'i biraz da eğlendirmişti. Bu güne kadar bu eğlenceyi hiç fark etmemiş olmasına şaşırdı. Eve gitme zili ile eğlence sona erdi. Sanki ders saatleri bugün her zamankinden daha kısa sürmüştü.

Ertesi gün okula gitme saati yaklaşıyordu.

Annesi: "Oğlum dikkat et! Bugün de defterini götürmeyi unutma!" diye tembihledi.

Hüseyin "Tamam anne!" dedi. Ancak tam defteri çantasına koyarken dünün ne kadar eğlenceli geçtiğini hatırladı ve defterini çantasına koymayı unutuverdi(!)

Öğretmeninden çekiniyordu. Heyecanla sırasına oturdu. Ancak öğretmeni ödevleri kontrol etmedi. Bugünü dünden daha eğlenceli geçiyordu.

Bu arada Hüseyin'in annesi evde temizlik yaparken unutulan defteri gördü. İçinden "Ah seni gidi açıkgöz!" diye söylendi. Bu defter kesinlikle bilinçli bir şekilde unutulmuştu. Üzüldü. Çocuğuna bu davranışının yanlış olduğunu bir şekilde duyurmalıydı. Ama nasıl? Bunun cevabını henüz kendisi de bilmiyordu.

Akşam olmuş, Hüseyin annesiyle okuldan gelmişti. Keyifli görünüyordu. Yemek saati geldi. Ellerini yıkadı ve sofraya oturdu.

Bütün aile yemekte toplanmıştı. İlk önce çorbalar servis yapıldı. Besmelesini çekip çorbasından bir kaşık alan tuzluğa uzanıyordu. Hüseyin'in annesi bugün çorbaya tuz atmayı unutmuştu. Hüseyin de annesinden tuzluğu kendisine uzatmasını istedi. Annesi Hüseyin'e tuzluğu uzatırken birden okuduğu bir öykü aklına geldi. Öykü tam da Hüseyin'in yaptığı hatalı davranış ile ilgiliydi. Hazret-i Mevlana'nın anlattığı bir öyküydü bu.

Hüseyin'in annesi: "Sizler tuz isteyince benim de aklıma tuz taşıyan eşeğin hikâyesi geldi." diye söze başladı. Annesinin ağzından hikâye dinlemeyi en çok Hüseyin severdi. Hüseyin: "Anlatır mısın anne"dedi. Bu cümleyi bekleyen annesi anlatmaya başladı:

"Bir gün sırtında tuz yüklü bir eşek çaydan geçiyordu. Ayağı kayıp suya yuvarlandı. Böylece sırtındaki tuz da suyun içine gömüldü. Tabi tuzlar suda eridi.

Eşek kalkıp da yükün hafiflediğini görünce, ayağının kaydığına çok sevindi.

Yine bir gün sahibi eşeğe sünger yükledi.

Bizim eşek yükün suda hafiflediğini öğrendi ya! Çaya varır varmaz ayağı kaydığı gibi suya seriliverdi.

Süngerler suyu içtikçe şişip şişip ağırlaştılar, o kadar ki eşek bir türlü kalkamadı ve suyun içinde ölüp gitti."

Elinde kaşık ağzı açık gözünü kırpmadan annesini dinleyen Hüseyin hikâyeden kendisine düşen payı daha eşek ölmeden almıştı.

Çocuğunun gözlerinden, verilen mesajın alındığını okuyan annesinin içi rahatladı. Yemek duasından sonra: Yemeğe tuz koymayı unutturup, tuzlu hikayeyi aklına getiren Rabb'ine sonsuz şükürler sundu.

Hüseyin ertesi gün okulda hiç teneffüse çıkmadı. Arkadaşlarının defterlerinden kendi defterinin eksik olan yerlerini tamamladı.

Parmakları ağrıdı fakat böylece bilinçli bir şekilde unutmanın "unutmak" olmadığını öğrendi ve mutlu oldu.


  Önceki Sonraki