• Öldükten sonra dirilmeye ve insanların dünyada iken yaptıklarından sorguya çekileceğine, neticede mükâfat veya ceza görüleceğine inanmak iman esaslarından birisidir.
Âyet-i kerime'de şöyle buyurulmaktadır:
"Allah'a ve âhiret gününe inanıp salih amel işleyenler için Rabb'leri katında mükâfatlar vardır. Onlar için hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklar." (Bakara: 62)
• Allah-u Teâlâ üzerinde yaşadığımız bu dünyayı ve bütün mahlûkatı geçici bir zaman için yaratmıştır.
Her canlının bir eceli olduğu gibi, dünyanın da bir ömrü vardır. Yarattıklarını dilediği kadar yaşattıktan sonra öldürecek, var olan her şey kıyametin kopmasıyla bir gün yok olacak ve sonsuza kadar devam edecek olan ahiret hayatı başlayacak.
• Kıyametin yakın olduğunu gösteren bir çok Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif'ler vardır.
Nitekim Âyet-i kerime'lerde şöyle buyurulmaktadır:
"Kıyamet yaklaştıkça yaklaşmıştır." (Necm: 57)
"Onun alâmetleri gerçekten gelmiştir." (Muhammed: 18)
"Kıyamet saati mutlaka gelecektir, bunda asla şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu inanmıyor." (Mümin: 59)
"Sana kıyamet saatinin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. De ki: Onu ancak Rabb'im bilir. Onun vaktini O'ndan başka bilecek yoktur. Ağırlığını göklerin ve yerin kaldıramayacağı o saat, sizlere ansızın gelecektir.
Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: Onun bilgisi ancak Allah'ın katındadır. Fakat insanların çoğu bilmezler." (A'râf: 187)
"Herkes işlediğinin karşılığını görsün diye, zamanını gizli tuttuğum kıyamet mutlaka gelecektir. Buna inanmayan ve nefsinin arzusuna uyan kimse seni ondan alıkoymasın. Yoksa helâk olursun." (Tâhâ: 15-16)
"Ne bilirsin, belki de kıyamet saati yakındır. Ona inanmayanlar, onun çabuk gelmesini istiyorlar. İnananlar ise ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler.
İyi bilin ki kıyamet saati hakkında tartışanlar apaçık bir sapıklık içindedirler." (Şûrâ: 17-18)
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şehadet parmağı ile orta parmağını yanyana göstererek şöyle buyurdular:
"Ben, kıyamet şöyle yakın olduğu halde gönderildim." (Buhârî - Müslim)
Kıyametin ne zaman kopacağını, bu müthiş saatin ne zaman geleceğini Allah-u Teâlâ'dan başka kimse bilmez. Kesin olarak bilinen, alâmetleri zuhur etmeden kopmayacağıdır. Birisi zuhur edince, diğerleri birbiri ardından ortaya çıkar.
Önce küçük alâmetler zuhur edecektir.
•
Huzeyfe't-ül Gıfârî -radiyallahu anh- Hazretleri buyurur ki:
Bir gün aramızda konuşurken Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz yanımıza geldi. "Ne konuşuyordunuz?" diye sordu. Arkadaşlar "Kıyamet gününden bahsediyorduk." dediler. Bunun üzerine buyurdular ki:
"Siz daha evvel on alâmet görmedikçe kıyamet kopmayacaktır." (Müslim)
Hadis-i şerif'in devamında arzedilen büyük alâmetler şunlardır:
1. Duhân: Büyük bir duman demektir. Kıyamet gününden evvel hakikati zuhur edecek, bütün yeryüzünü kaplayacak, bu hâl kırk gün sürecek. Müminler nezleye tutulmuş gibi, kâfirler de sarhoş gibi olacaklar.
2. Deccâl: Bu isimde bir şahıs türeyip ilâhlık davasında bulunacak ve bir süre insanları saptıracak.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde:
"Âdem'in yaratılışı ile kıyametin kopması arasında Deccal'den daha büyük bir fitne yoktur." buyurmuştur. (Müslim)
Diğer bir Hadis-i şerif'lerinde, Kehf sûresi'nin ilk on Âyet-i kerime'si ile son on Âyet-i kerime'sini okumaya devam edenlerin, onun şerrinden kurtulacağını haber vermiştir.
Abdullah ibn-i Ömer -radiyallahu anhümâ-dan rivayet edilmiştir:
Resulullah Aleyhisselâm Vedâ haccı sırasında bir ara "İnsanlar susup dinlesin" buyurduktan sonra hamd ve senâda bulundu, akabinde Mesih ve Deccâl'den uzun uzun söz etti:
"Allah'ın gönderdiği her peygamber, ümmetini onunla korkuttu. Nuh Aleyhisselâm ümmetini onunla korkuttu, ondan sonra gelen peygamberler de korkuttular.
O sizin aranızdan çıkacak. Onun hâli sizden gizli kalmayacak. Rabb'inizin tek gözlü olmadığı size gizli değildir. O ise sağ gözü kör birisidir. Onun gözü dışa fırlamış üzüm danesi gibidir." (Buhârî - Müslim)
Bir Hadis-i şerif'lerinde de buyururlar ki:
"Deccâl'in sol gözü yoktur. Vücudu gayet tüylüdür. Cennet ve cehennem namıyla nezdinde iki mevki vardır. Lâkin hakikatte cehennem gösterdiği mevki cennet ve cennet gösterdiği mevki ise cehennemdir." (Müslim)
Enes bin Mâlik -radiyallahu anh-dan rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz her zaman şöyle duâ ederlerdi:
"Ey Allah'ım! Cimrilikten, tembellikten, sefalet ve bunaklık ile geçen uzun ömürden, kabir azabından, Deccâl'in fitnesinden, yaşayışta ve ölümdeki diğer fitnelerden sana sığınırım." (Buhârî)