Her yönü ile hayatlarımıza örnek almamız gereken Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in çocuklara yaklaşımından örnekler sunacağız. Bu örnekleri okurken unutmayalım, Peygamber Efendimiz'in hayatı, söz ve davranışları "sünneti seniyye" dir. Sünnet-i seniyye'ye uyan müslümanlara ise birçok sevap, ecir ve bilemediğimiz hikmetler vardır.
Peygamber Efendimiz'in bütün çocuklara karşı derin bir ilgisi vardı. Karşısındaki çocuk bir yetişkinmişçesine ciddiyet gösterir, değer verirdi. Yaramazlık yaptıkları zaman ise bunu çocukluklarına verirdi. (Ebeveynler olarak sadece bu yönünü tatbik etmiş olsaydık, birçok bağırış ve çağırışlarımız lüzumsuz ve gereksiz olurdu.)
• Bir gece evlerinde misafir kaldığı sırada, torunu Hazret-i Hasan -radiyallahu anh- uyanarak su ister. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, kızından önce davranarak bardağı uzatır. Bu arada Hüseyin de uyanmış ve o da su istemektedir. Ama Resulullah Aleyhisselâm suyu önce Hasan'a verir. Durum dikkatinden kaçmayan Hazret-i Fatma sorar: "Babacığım, Hasan'ı daha mı çok seviyorsunuz?"
Resulullah Aleyhisselâm:
"Hayır, fakat önce o istemişti." diye cevap verir.
• Peygamberlik vazifesi verildiği yıllarda, insanlar kız çocuklarını diri diri toprağa gömmekteydi. Bundan kurtulduğu için şanslı sayılabilecek olanlar ise ömürleri boyunca, mal gibi alınıp satılan, insanla-hayvan arası bir canlı muamelesi görerek yaşarlardı. Bu toplum Peygamber Efendimiz'in başta kendi kızları olmak üzere bütün kız ve kadınlara karşı davranışlarını şaşkınlıkla izlerlerdi… Nasıl davranmaları gerektiğini öğrenirlerdi. "Bağış ve ihsanlarda çocuklarınızın arasını eşit tutun." diye nasihat ederdi.
Şöyle buyurmuştur: "Eğer ben birini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım."
Bir Hadis-i şerif'lerinde de mealen, "Eğer bir kimse kız çocuğu olur da onu diri diri gömmezse, hor görmezse ve erkek çocuklarını ona tercih etmezse Allah onu cennete kor." buyurmuşlardır.
• Manevi torunu Usame'nin yüzündeki kiri temizlerken bir yandan da onu sevip, "Eğer Usameciğim kız olsaydı onu bir güzel giydirir, takılarla küpelerle de süslerdim." buyurmuştu.
• Ashab-ı kiram'ın rivayetine göre Medine'li kız çocuklarından birisi elini tuttuğunda, çocuk elini bırakıncaya kadar onunla dolaşırdı.
• Kızları ile evlendikten sonra dahi her dertleri ile ilgilenirlerdi. Karşılaştıklarında alınlarından öper, ağladıkları zaman elleri ile gözyaşlarını silerlerdi. Her dertlerini peygamber babalarına anlatırlardı.
• Kız veya erkek bütün çocukları bir çiçek gibi sever, değer verirdi. Kendisine bir hediye getirildiğinde onu o sırada yanında bulunanların en gencine verirdi. Çocuk kokusu için "cennet kokusu" buyurmuşlardır.
Namazda, secde sırasında küçük torunları sırtlarına çıktığında çocuk kendiliğinden ininceye kadar beklerdi. Bir defasında secdeleri uzadığında Ashab-ı kiram "Yâ Resulellah! Size bir şey olduğunu veya vahiy geldiğini zannetmiştik" demişlerdi.
• "Çocuğu olan onunla çocuklaşsın." buyurmuşlardır.
Koşu yarışı yapan çocukları görunce o da aralarına karışıp onlarla beraber yarışır, kazananı devesinin üzerine alır ve Medine sokaklarında gezdirirdi.
• Bir defasında torunu kucağında iken altını ıslatmaya başlayınca, hemen almak isteyen annesine izin vermemiş, çocuğun eziyetinin bitmesini beklemiştir.
Çocukların ağlamalarına dayanamazdı.
"Kim ağlayan çocuğunu susturuncaya kadar gönlünü alır, hoş davranırsa, Allah da ona cennette memnun olacağı kadar nimet verir" buyurmuşlardı.