Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
TARİHTEN SAYFALAR - "Edirne-Segedin Antlaşması" ve Macar Kralı'nın Antlaşmayı Onayladığını İspatlayan Deliller (1) - Ömer Öngüt
"Edirne-Segedin Antlaşması" ve Macar Kralı'nın Antlaşmayı Onayladığını İspatlayan Deliller (1)
TARİHTEN SAYFALAR
Hakan Yılmaz
1 Haziran 2008

 

Yeni Kaynaklara Göre,
12 Haziran-14 Temmuz 1444'te İmzalanan;
"Edirne-Segedin Antlaşması" ve
Macar Kralı'nın Antlaşmayı Onayladığını İspatlayan Deliller (1)

 

Savaş hukûkuna ne kadar riâyet ettikleri târihteki sayısız vahşet örneğinden açıkça anlaşılan haçlıların, barış hukûkuna riâyetten de o kadar yoksun olduklarını ve sırf bu yüzden bile, asırlar boyu tepelerinin üstünde dönen "Osmanlı" topuzunun altında ezilmeye lâyık ve müstehak olduklarını gösteren en önemli târihî örneklerden birisi, 12 Haziran- 14 Temmuz 1444 târihleri arasında imzâlanan "Edirne-Segedin Antlaşması"nın ihlâlidir.

Sultan II. Murad döneminde, İzladi Savaşı'ndan sonra imzalanan bu antlaşmaya göre; daha önce Sırp Despotu'nun Osmanlılar tarafından alınan şehirleri kendisine geri iâde edilecek, her iki taraf da on yıl süreyle Tuna sınırını geçmeyecek ve Eflâk voyvodası her yıl düzenli olarak Osmanlı Devleti'ne vergi ödeyecekti.

Her iki tarafın da antlaşma şartlarını kabûlü üzerine, Sultan Murâd'ı temsil etmek üzre gönderilen Balta-oğlu Süleymân Bey'le; Macar kralı Ladislas, müşâviri Hunyadi Yanoş ve Despot'un temsilcileri arasında antlaşma kesin olarak imzalandı. Ancak, ağır yeminler etmesine rağmen kral, çok geçmeden antlaşmayı bozacak; yığdığı haçlı sürüsüyle Tuna sınırını aşarak kalleşçe Osmanlı topraklarına saldıracaktı!..

 

"Kral"dan Çok "Kralcı"lığa Soyunan
Sahte Kahramanlar:

Târihî vak'aları naklederken tarafsız davranamayan ve işlerine gelmediği zaman en açık delil ve belgeleri bile örtbas etmeye kalkışan batılı târihçilerden bâzıları, "hıristiyanlığın kahramânı" gözüyle baktıkları; Edirne-Segedin Antlaşması'nı ihlâl ederek Tuna sınırını aşan ve Osmanlı sınır bölgelerini basarak binlerce müslüman Türk'ü katletmeye kalkışan Macar kralı Ladislas'ı "ikiyüzlülük"ten kurtarmak için, "kralın antlaşmayı hiç imzalamadığı" yalanını ortaya atmışlardı. Bundan bir asır önce uydurulan ve harâretli tartışmalara neden olan bu iddiânın başını çeken Prochaska, Sırp Despot'unun ve kralın başmüşâviri Hunyadi Yanoş'un, antlaşmayı "krala danışmadan" [rege inconsulto] imzaladıklarını(1) öne sürüyor; Halecki ise otuz yedi yıl sonra onun bu yalanını pekiştirmek için "Hiçbir Osmanlı kaynağında bunu ispat edecek bir rivâyet bulunmadığı" iddiâsını ortaya atıyor,(2) J. K. Birge gibi "tahrifçi"ler de "târihçi" sıfatı altında, çeşitli saptırmalarla(3) "kralı kurtarma" çabalarına destek veriyordu.

"Kral"dan çok "kralcı"lığa soyunan bu sahte kahramanlar, uydurdukları yalana tam herkesi inandırmışlardı ki, yarım asır önce ortaya çıkan iki önemli keşif bu iddiâların hiçbirinin doğru olmadığını, Macar kralının "sulh"ü kesin olarak imzaladığını itirâza imkân bırakmayacak bir biçimde ortaya çıkardı. Bunlardan biri, Romen târihçi Fr. Pall tarafından ele geçirilen Cyiracus D'ancona'nın mektupları;(4) diğeri ise, o zamanlar genç bir Türk târihçisi olan Prof. Dr. Halil İnalcık'ın bulduğu "Gazavât-ı Sultân Murâd bin Muhammed Hân"(5) adlı Osmanlı kaynağıydı.

Yakın zamâna kadar "İtalyan hümanisti ve seyyâhı" (!) olarak tanınan, ancak sözkonusu mektupların tespitiyle, papa tarafından yeni bir haçlı seferi tezgâhlamak için Rumeli bölgesine gönderilmiş bir "câsus"olduğu ortaya çıkan Cyriacus (ö. 1455 civârı), Edirne'ye gelen elçilerle birlikte Sultan Murâd'ın huzûruna kadar çıkmayı başarmış ve Osmanlı tarafının durumunu düzenli olarak batıya aktararak istihbârat akışını sağlamıştı.(6) Cyiracus bu arada bâzı önemli mektupları da ele geçirmeyi başarmış, bunların birer sûretlerini çıkarıp saklamaktan da geri kalmamıştı.

Cyriacus'un asırlar sonra ortaya çıkan bu mektupları, özellikle de Macar kralının 24 Nisan 1444'te Sultan Murad'a yazıp gönderdiği mektup sûreti, kralın "sulh" taraftârı olduğunu ve "sulh"ü onayladığını bizzat kendi ağzından çıkan sözlerle ispat ediyor; "kral"dan çok "kralcı"lığa soyunan sahte kahramanların hevesini kursağında bırakıyor ve plânlarını büsbütün suya düşürüyordu.(7)

 

O Dönemde Yazılmış, Şimdi Ortaya Çıkan
Yeni Bir Osmanlı Kaynağı:
Za'îfî'nin Manzum "Gazavât-nâme"si!..

Prof Dr. Halil İnalcık tarafından elli dokuz yıl önce bulunan "Gazavât-ı Sultân Murâd bin Muhammed Hân" adlı eser ortaya çıkıncaya kadar, kralın sulhü onayladığını tasdik eden herhangi bir Osmanlı kaynağının varlığı bilinmiyordu. Bu eserin önce tanıtılması, sonra da neşri sâyesinde, ufukta ilk kez meseleye açıklık getiren bir Osmanlı kaynağı gözükmüş ve öncelikle Halecki'nin iddiâları çürütülmüş oldu. Bu eser, o dönemde yazılmış olmamakla birlikte, içinde o devrin karmaşık noktalarını aydınlatan çok önemli rivâyetler ve görgü tanıklarına dayandığı anlaşılan esaslı bilgiler içerdiği için muhâlif yöndeki iddiâları hemen susturmuştu. Müellifi bilinmeyen bu anonim "Gazavât-nâme"nin Sultan Murâd'ın vefâtından sonra yazıldığı, eserin baş tarafındaki: "Hüdâ-yı Rabbü'l-'âlemîn bu kitâb-ı pür-kusûra bâ'is olan merhûm ve mağfûrun-leh Sultân Murâd bin Muhammed Hân Hazretleri'ne sevâb-ı celîl erzânî kılub, cennet-i 'Adn ve Dîdâr-ı şerîf'ini müyesser eyleye!" kaydından kesin olarak anlaşılmaktadır.(8)

Yarım asrı aşkın bir süredir önem ve değerini koruyan bu "Gazavât-nâme"de, iddiâ edildiği gibi "sulh"ü yalnız Despot ve Hunyadi Yanoş'un değil, bizzat Macar kralınının da onayladığı: "Despôt sürüb kırâl katına girüb kırâla ahvâli bir bir söyledi ve: 'Üçümüz dahî yemîn itmeyice iş olmaz...' diyû müşâvere eylediler."(9), "...Bu melâ'înler (mel'unlar) üçü dahî galîz (ağır) yeminler idüb ve 'ahd-nâmeler yazılub Balta-oğlı'na virdiler.",(10) "Kırâl-ı bed-fi'âl: 'Hemân şimdi ne çâre idelüm ki, bu Türk ile barışub ve 'ahd-ü yemînler eyledük! Şimdi 'ahdi bozmak mümkin olur mı?' didikde..."(11) ifâdeleriyle ayan-beyan ortaya çıkmıştı.

İnalcık'ın yarım asır önce ilim âlemine tanıttığı(12) ve bu târihten ancak otuz bir yıl sonra neşredebildiği bu eserden sonra, nihâyet şimdi öyle bir kaynak ortaya çıkmıştır ki; bu kaynak doğrudan doğruya o dönemde yazılmış ve bizzat Sultân Murâd'ın yakın musâhiblerinden biri tarafından kaleme alınmıştır. Sultan II. Murâd'ın "Varna Savaşı" ve "Mora Seferi" hakkında hiçbir kaynakta rastlanmayan çok ayrıntılı bilgiler içeren, kralın "sulh"ü onayladığını ilk kez o devirde yaşamış bir görgü şâhidinin diliyle tasdik eden bu kaynak, şimdiye kadar kayıp zannedilerek maalesef kendi hâline terkedilen, asrın büyük şâirlerinden Gelibolu'lu Za'îfî Mehmed'in "Gazavât-ı Sultân Murâd İbn-i Muhammed Hân" adlı manzum gazavât-nâmesidir.(13)

Şu âna kadar varlığını ancak, Za'îfî'den sözeden yegâne "Tezkire" yazarı Sehî Bey'in: "Merhûm Sultân Murâd'uñ itdügi gazâları nazm idüb kitâb eyledi." cümlesinden(14) ve Âlî'nin "Künhü'l-Ahbâr"ındaki: "Sultân Murâd'uñ gazavâtını bir kitâb-ı manzûm eylemiş."(15) kaydından öğrendiğimiz;(16) bugüne kadar "Gazavât-nâmeler" üzerinde en geniş çalışmayı yapan Prof. Dr. Agâh Sırrı Levend'in(17) ve yukarıda zikrettiğimiz anonim "Gazavât-nâme"nin kâşifi olan Prof Dr. Halil İnalcık'ın bile "kayıp" zannettiği(18) bu eser, II. Murâd devrinde yazılmış yegâne müstakil kaynak olması nedeniyle vesîka değeri çok yüksek bir eserdir.

 

(1) A. Prochaska, "Varna Yenilgisi Hakkında Tenkidî Notlar" / "Rozprawy Wydzialu historyczno-filozoficznego", volume: 39, 1-60. bas.: 1900.

(2) O. Halecki, "La Croisade de Varna", Bulletin of the International Committee of Historical Sciences", t. XI, s. 68. bas.: Paris, 1938. Ayrıca bk. "The Crusade of Varna", s. 8. bas.: New York, 1943.

(3) Krş. J. K. Birge, "A guide to Turkish Area Studies", s. 190. bas.: Washington, 1949.

(4) F. Pall, "Ciriaco d'Ancona e la crociata contro i Turchi", Academie Roum, Bulletin de la sect, hist., XX, Bükreş, 1938.

(5) Halil İnalcık - Mevlüd Oğuz, "Gazavât-ı Sultân Murâd bin Muhammed Hân", TTK yayını, bas.: Ankara, 1978. İnalcık eserin sulh müzakereleri ve antlaşmanın imzalanışıyla ilgili kısmını (vr. 27a-37b) daha önce "Fâtih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesîkalar" adlı eserinin "Zeyl"inde yayınlamıştı. Krş. İnalcık, a.g.e., s. 187-202.

(6) J. Dabrowski, "L'année 1444", s. 12. Bulletin International de l'Académie polonasie des Sciences et des Lettres, Classe d'Historie et de Philosophie, Cracovie, 1952.

(7) Halecki, "The Crusade of Varna", s. 79-81. Kralın II. Murad'a gönderdiği mektup, Halecki'nin sırlamasına göre 2. mektuptur. Krş. a.g.e, s. 79.

(8) Halil İnalcık - Mevlüd Oğuz, "Gazavât-ı Sultân Murâd bin Muhammed Hân", a.g.e., s. 1; vr. 1a.

(9) İnalcık-Oğuz, a.g.e., s. 35; vr. 33a.

(10) İnalcık-Oğuz, a.g.e., s. 35; vr. 33b.

(11) İnalcık-Oğuz, a.g.e., s. 40; vr. 37b.

(12) Prof. Dr. Halil İnalcık, eseri yayınlamadan önce bir makale kaleme almıştı. Bk. a.mlf., "Yeni Bulunmuş Bir Gazavât-ı Sultân Murâd", A.Ü. DTCF Dergisi, VII / 2, s. 481-495. Ankara, 1949.

(13) Müstakil olarak yazılmış "en eski Osmanlı târih kaynağı" olan bu eserin transkripsiyon metni tamamlanmış olup, Türk kültürüne bir an önce kazandırılabilmesi için yerli ve yabancı kaynaklar ve arşiv belgeleri ışığında üzerinde yaptığımız kaynak tenkidi çalışmaları devâm etmektedir.

(14) Sehî Beg, "Heşt Behişt" (Tezkire'-i Sehî), Süleymaniye Ktp. Ayasofya, nr.: 3544, vr. 58b-59a; matbu' nüsha: s. 61, bas.: İstanbul, 1325.

(15) Âlî, "Künhü'l- Ahbâr", Süleymaniye Ktp. Hekimoğlu Ali Paşa, nr.: 795, vr. 176b, Tab': 5/245.

(16) Za'îfî'den ve "Gazâvât-nâme"sinden "Osmanlı Mü'ellifleri" yazarı Bursalı Mehmed Tâhir Efendi de sözetmiş olmakla birlikte (Krş. a.mlf., "'Osmânlı Mü'ellifleri", II / 292-293), onun burada verdiği bilgiler ilk iki kaynakta verilen bilgilerin tekrârından ibârettir.

(17) Agâh Sırrı Levend, "Gazavât-nâmeler ve Mihaloğlu Ali Bey'in Gazavât-nâmesi", s. 15, TTK yayını, bas.: Ankara, 1956.

(18) Krş. İnalcık, "Gazavât-ı Sultân Murâd Hân", Önsöz, s. VII.


  Önceki Sonraki  

Diğer Yazıları
TÜM YAZILAR