Eskinin Yugoslavya’sından bir halka daha koptu. Kardeş müslüman Arnavutların çoğunlukta olduğu Kosova bağımsızlığını ilan etti. Bu bağımsızlıkta Avrupa ve Amerika’nın katkısı büyük oldu. Özerk yapısından dolayı Rusya gibi bazı ülkeler hukuki gerekçeleri ön plana çıkartarak bu bağımsızlık kararına karşı çıkıyorlar. Ancak Hırvatlar, Makedonlar, Slovenler, Bosnalılar, Karadağlılar Yugoslavya’dan ayrıldıkları halde dilleri, dinleri ve kültürleri farklı olan Kosovalılar neden böyle bir hakkı kendilerinde görmesinler? Nitekim Kosova ikinci bir Arnavutluk olarak gelmiş bulunuyor. Kosova’nın bağımsızlığının en büyük hukuki gerekçesi Sırpların akıl almaz vahşet ve terörüdür. Bu kardeş ülkenin bağımsızlığını desteklemekte hiç tereddüt etmiş değiliz.
Ancak Amerika ve Batı’nın Rusya ile olan didişmesine de dikkat etmek lazımdır. Rusya ile Sırbistan birlikte hareket ediyorlar. Sırbistan Devlet Başkanı Boris Tadiç ile Rusya lideri Viladimir Putin“Sırbistan’ın toprak bütünlüğünü korumak için ne gerekirse yapılacağı” tezini ileri sürüyorlar.
Kosovalılar bağımsızlık kutlamalarında ellerinde ABD ve NATO bayrakları da taşıyorlar. Kosova’nın bağımsızlık kararına İspanya ve Yunanistan da endişe ile bakıyor. Yunanistan’da hakları ellerinden alınan Türkler ve Makedonlar, Arnavutlar bulunuyor. İspanya ise Bask bölgesi ile başı devamlı dertte, mücadele ediyor. ETA Örgütü, İspanya’nın “ yumuşak karnı” olarak AB’ni de sıkıntıya sokuyor. Yakın zamanda İspanya ETA örgütünün bütün haklarını yasakladı.
Kosova, bağımsızlık isteğinin ardından karışmaya başladı. Balkanlar da yeni korku, endişe, kırgınlar artacaktır. Sırp azınlık, Sırbistan’ın desteği ile ayaklanabilir, Arnavut-Sırp, Müslüman-Hıristiyan çatışmaları başlaması ve diğer Balkan ülkelerine de sıçrama tehlikesi var. Sırbistan Başbakan Yardımcısı Aleksandar Simiç:”Kosova’nın sorununun diğer yöntemlerle çözülememesi halinde savaşın meşru bir araç olacağı” sözleri nelerin olabileceğini gözler önüne sermektedir.
NATO ve AB’nin 32 bakanı ortak tavır için uzlaşmaya varmışlardır. Ortak karar NATO gücünün Kosova’da varlığını sürdürmesidir. Kosova’da KFOR’un 17 bin askeri bulunmakta ve bizimde bir Türk Birliğimiz görev yapmaktadır.
Balkanlar diken üstünde kaos ortamına sürüklenirken Rusya Abhazya, Osetya, Çeçenistan’ı düşünüyor. Kosova’nın bağımsızlığı Romanya, Yunanistan, Rusya, İspanya, Kıbrıs Rum kesimini tedirgin ediyor. Makedonya’da, Bosna-Hersek’te de sıkıntıların içine girecektir. Çünkü Müslüman Arnavutlar ve Türkler yeni bir savaşın ızdırabını yaşamak istememektedir. Bilindiği gibi Balkanlarda Osmanlı İmparatorluğu’na karşı ilk başkaldırı ve isyan hareketlerini Sırplar başlatmışlardı. Irkçı Sırplar geçen yüzyılın sonlarında Avrupa’nın göz yumması ile büyük soykırımlar yapmışlardı. Müslüman oldukları için Boşnakları kıyımdan geçirdiler. Aynı şeyi Kosova’da Arnavutlara karşı yapmaya başlayınca da ABD müdahale ederek, olası bir kıyımın önüne geçildi. Belgrad’ı bombalandı, Sırpların da hoşlanmadıkları! Bir barış anlaşması imzalandı.
Sırbistan’da yeni Miloseviç’ ler çıkabilir ve bu da Balkanların daha fazla kırılmasına sebep olabilir.
Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç Türkiye’yi ziyaret ederek Kosova’nın tanınmamasını, destek verilmemesini talep etmişti. Kosova’nın bağımsızlığının engellenmesine çalışılması gerektiği üzerinde durmuştu. Tarihçi Yılmaz Öztuna’nın değerlendirmesine bakalım:
“-Yüzde 5 Sırp azınlıkla bir otonom eyaletin bağımsızlığına karşı çıkmak Sırbistan’a zaten fayda sağlamaz, sürekli başını ağrıtır. Kosova’ya en geniş otonomiyi tanıyıp ayrılmasın demek mantık dışıdır. Sayın Tadiç, en eski tarihi Sırp Kilisesi’nin Kosova’da bulunması faktörünü beyan etti. Arnavutlar elbette o kiliseleri koruyacaklardır. Dokunurlarsa karşı çıkarız. Sırpların, Avrupa Medeniyeti’nin parlak külliyelerinden Gazi Hüsrev Bey’in( Ki Kanuni’nin halasının oğludur) muhteşem kompleksini, 16. asırdan kalma kütüphanesi ve arşivi ile bombardımana tabi tutup yakmalarının müeyyidesi olmak gerekir. Avrupa’nın göbeğinde kendi dillerini konuşan Müslüman Boşnaklara “ Siz Türkler” diyerek Hitler’den sonraki en büyük soykırımını uygulamanın utancı, yalnız Sırplara ait değildir. Hollanda ve Fransa’da sorumludur.
Sırbistan halkı gibi Ortodoks Sırp olan Karadağ bile, Belgrad emperyalizminden yakasını kurtarmaya can attı. Müslümanlar yaşadığı için Tito’nun cumhuriyet statüsü vermeyip eyaletle kandırdığı Kosova’da Sırplar, Bosna soykırımını Boşnaklardan sonra Arnavutlara da tekrarlamaya girişince NATO; BM, ABD ve AB müdahale etti. Birinci Cihan Savaşı’nı bir Sırp teröristinin tabanca mermileri çıkardı. Sırplar, savaştan sonra, boylarından büyük işe kalkıştılar. Güney Slav (Yugoslavya) minyatür imparatorluğu kurdular. Kendilerinden nefret eden bir çok kavmi boyunduruklarına aldılar. Rusya, İngiltere, Fransa desteği gördüler. Almanya-Avusturyalılarla Macarlar ve Bulgarlar ise Sırplardan hiç mi hiç hoşlanmazlar. Hırvatlar, Slovenler, Arnavutlar, Boşnaklar keza. Sırbistan bundan böyle dış politikasında dikkatli olmalıdır…” (Sırbistan Ne İstiyor? Türkiye: 03.12.2007)
Bölgede bütün unsurlar bağımsızlıklarını kazandıkları halde sıra Kosova’ya gelince neden denge unsuru aranıyor?Kosova’da atılacak bir kıvılcım etrafı ateşin içine sokacaktır. Bosna-Hersek, Makedonya etkilenecek bölgelerin başında gelmektedir. Kosova’nın kendi içinde de sancılar vardır. Kosovalı Arnavutlar, Kosovalı Türkleri kucaklamak yerine yıllardır aşağılamakta ve dışlamaktadırlar. Bundan vazgeçmeleri gerekmektedir. Bağımsızlık sonrası rahatın yolu Türklerle ortaklıktan, onları kucaklamaktan ve başta Türkiye’nin desteğini almaktan geçmektedir. Kosovalılar dönülmez bir yola girmiştir. Kriz devam edecek ve geleceğin neler getireceğini bilmemiz de mümkün değildir. Yugoslavya bölündü, parçalandı, bir daha yerine inşa edilmesi mümkün değildir.
Balkanlardaki çalkantıyı ve endişeyi “ Balkanlar’da Endişeli Bekleyiş” adlı makalesi ile Gazeteci-Yazar Mustafa Necati Özfatura şöyle analiz ediyor:
“-…Kosova’nın bağımsızlığı Bosna-Hersek’te de siyasi sarsıntı meydana getirebilir. Bosna-Hersek Cumhuriyeti’ne dahil olan Sırp Cumhuriyeti’nin Sırbistan’a ve Hırvatistan çoğunluk bölgenin Hırvatistan’a ilhakı gündeme gelebilir. Dayton Anlaşması üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen Bosna-Hersek’te dram bitmiş değildir. 1 milyon kişi ülke ve evlerini terk etmiş ve henüz dönmüş değildir. 300 bin kişi kamptadır. Yurt dışında olan 400 bin kişi geri dönmeye niyetli değildir. Fakat 300 bin kişi evlerine dönmeyi beklemektedir. 1995 yılında evlerine dönen Bosnalılar her an Sırp ve Hırvatların döşediği mayınların tehditi altındadır. Zaten her yıl yüzlerce kişi mayınlar sebebiyle ölmekte ve yaralanmaktadır. Yahudi asıllı Hırvat Josep Broz Tito, Bosnalı Müslümanları İslamiyetten koparmak için her zulmü yapmıştı. Bosnalılar 1992-1995 Savaşı ile aslına, manevi ve milli değerlerine dönmüşlerdir…
Bu kriz bitecek gibi değildir. Kosovalı Arnavutlar tek taraflı bağımsızlık ilan etmiş olsalar bile, ufukta bir çözüm görünmüyor.” (29. 01. 2008-Türkiye)
Sırplar ile Arnavutlar birbirlerinden tamamen ayrı birer millettirler. Dil, din, gelenek, görenek ve tarihleri ayrıdır. Yüzyıllardır aynı topraklar üzerinde yaşıyorlar ve hakimiyet mücadelesi veriyorlar. İki topluluk arasında hiçbir bağ yoktur. En küçük bir kaynaşma söz konusu değildir.
Yugoslavya toprakları üzerinde yedi ayrı devletin kurulmasına izin veren ve her türlü desteği esirgemeyen Küresel Emperyalizmin Oyuncuları iş Kıbrıs’a gelince “ Mikro Devletlerin Doğacağı”gerekçesiyle Kosova’nın emsal teşkil edeceği komplosunu ileri sürüyorlar. Yani Batı yine “ iki yüzlü, Kahpe ve komplocu” vasıflarını sergiliyor. Kıbrıs’tan Türkiye çıkarılmalıdır, TSK Türkiye’ye dönmelidir. diyorlar. Dini, dili, tarihi, kültürü, soyu, sopu ayrı Kıbrıs Türk’ünün bağımsızlığı neden engelleniyor, kabul görmüyor?
Haçlı-Siyonist İttifakı her yeri yakıp yıkacak çalışmaları devam ettiriyor.
Dünya daha çok şeyler görecek ve daha korkunç acılar yaşayacaktır. Rusya’nın, ABD’nin ve AB’nin bu denli korkunç emperyalist baskılarının devam ettiği müddetçe dünyaya rahat yoktur.
“ABD'nin Ortadoğu Projesi, ABD'nin Balkan projesiyle başlıyor. Kafkaslar ve Güney Asya ile devam ediyor bu. Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana bu bölgelerde hiçbir güçlü ülkeye izin vermediler. Şimdi de vermiyorlar. Ortadoğu da onların, Akdeniz de onların.... 10 Ocak tarihli bir haberle bitireyim: İsviçre merkezli Manas petrol şirketi, Arnavutluk'un Kosova sınırında dev petrol ve doğal gaz kaynakları bulunduğunu açıkladı. Şu ana kadar tespit edilen rezerv 2, 987 milyar varil petrol, 3,014 trilyon metreküp doğal gaz! Doğal gaz miktarının 15 trilyon metreküpe çıkabileceği söyleniyor. Bu zenginlik kaç Kosova eder!” (İbrahim Karagül, Yenişafak, 22.02.2008)