Ben Kadiriye tarikatından icazeti, ulemâ-i amilin ve büyük mürşidler bahçesinin nuru Veliyy-i sübhâni, Mahbûb-ı Rahmânî Hazret-i Şeyh Abdülhamid el-Berefkâni (k.s.)’den aldım. O da Evhad-i meşâyih-i arifîn ve evliyâ-i râsihin, yakîn ve marifet deryalarının dalgıcı, tevhid erbabınca bil-ittifak zamanının kutbu Hazret-i Şeyh Nureddin’den -Allah-u Teâlâ onun feyzini ve bereketini bize ve bütün din kardeşlerimize ihsan buyursun- aldı.
Nakşibendiye Tarikatı’nda ise bana icazet veren zamanında irşad erbâbının en büyüğü, hidayet ehli kulları feyizlendiren, has zâtların ileri geleni; asrında tek ve eşsiz olan; sırrı bütün ihvâna sirâyet eden; irşadının hayat suyu mensuplarına akan Şeyh Tâhâ’dır. Kendisinin vatanı Harîr idi. Her şeye kadir olan Allah onun lütfuyla memleketini de mâmur kılsın. Ona da icazeti veren Seyyidina ve Mevlâna Seyyid Tâhâ el-Hakkâri (k.s.) idi. O öyle bir mürşid idi ki, onun şeyhliği ve tasavvufî şahsiyetiyle övünülür. Onun vâridat pınarlarından feyizler fışkırır. Kendisinden hakikat akar.
Bu zâtların her ikisi de yani, Seyyid Nûreddin ve Seyyid Tâhâ icazet silsilelerini bu akdin elçisi, bu şerefli yolun kurucusu Peygamberlerin medar-ı iftihârı, nebilerin sonuncusu, Efendimiz, senedimiz, sığınağımız, gözbebeğimiz, güç kaynağımız, âlemin yaratılış ve nizâm intizâmının müsebbibi, sıdk ve safâ kaynağı Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v.)’den almıştır. Canlarımız onun yoluna fedâ olsun.
Resulullah (s.a.v.)’e de icâzet veren Cibril-i Emin’dir. Cebrâil Aleyhisselâm da emrini âlemlerin Rabb’i olan Yüce Allah’tan almıştır.
Bu icazetin müessir olabilmesi için icazet sahibi kardeşime tavsiyelerimi tekrarlarım. Şöyle ki:
Yüce Allah’a karşı takva sahibi olmalı, taatte bulunmalı ve hukukullah’ı zâyi etmekten çekinmelidir. Gece ve gündüz, kararda ve firarda Allah’a yönelerek masiyet tehlikelerinden sakınmalı ki, hikmetlere nail olabilsin, dünyada kendisine nimet kapıları açılabilsin. Kıyamet günü de bu sayede zorluklardan kurtulabilsin. Bu mânâya işaret olmak üzere bir Âyet-i kerime vardır.
“Eğer o karyelerin halkı iman edip takva üzere olsalardı, yerin ve göğün bereket kapılarını onlara açardık.” (A’râf: 96)
Allah-u Teâlâ Peygamber’imiz Muhammed’e ve onun diğer nebi ve peygamber kardeşlerine, âlinin ve ashâbının hepsine salât eylesin, âmin.
Son duamız “Allah’a hamdolsun’dan ibarettir.