Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Hakikat Dergisi 169.SAYI - Ömer Öngüt
169.SAYI, Ekim 2007
Hakikat 169. Sayı

Bismillahirrahmanirrahim

"Allah-u zül-celâl vel-kemâl Hazretleri'ne; O'nun sevdiği ve beğendiği şekilde bitmez-tükenmez hamd-ü senâlar olsun.

Peygamberimiz Efendimiz'e, onun diğer peygamber kardeşlerine, hepsinin Âl ve Ashâb-ı kiram'ına, etbâına, ihsan duygusuyla kıyamete kadar onlara tâbi olup izinden gidenlere; sonsuzların sonsuzuna kadar salât-ü selâmlar olsun."

 

Muhterem Okuyucularımız;

Cehennem önderlerine tâbi olanlar nasıl ki onlarla bir ve beraber ebedî cehennem azabı ile cezalandırılacaksa, Hak ve hakikate tâbi olan saadet ehli ve onlara tâbi olan topluluklar da ebedî cennet nimetlerine ve ebedî saadete kavuşacaklardır.

"O gün cennetlikler bir zevk ve eğlence ile meşguldürler." (Yâsin: 55)

"Onlar ve eşleri gölgeliklerde tahtlar üzerine yaslanmışlardır." (Yâsin: 56)

Bu ilahi nimetlere nâil olanlar; Allah ve Resul'üne, Allah ve Resul'ünün yolundan gidenlere tâbi olanlardır.

"Resulüm! Onlara söyle: "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana tâbi olunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve merhamet edicidir."" (Âl-i imran: 31)

Âyet-i kerime Resulullah Aleyhisselâm'a tâbi olmadan kurtuluşun mümkün olmadığının bir delilidir.

Resulullah Aleyhisselâm'a gönülden bağlı olan bu zümrenin varisleri kıyamete kadar bâkidir. Bu öncüler her asırda mevcuttur.

Peygamber Aleyhimüsselâm Hazerâtı ümmetlerini kati delillerle Allah yoluna dâvet ettikleri gibi, Vâris-i enbiyâ olan ümmetin seçkinleri de halkı Hakk'a davet ederler. Onların tebliği daima kati delillere dayandırıldığından, onları yıkmak ve çürütmek imkânsızdır. Zanlarıyla karşı çıkanlar her zaman için zelil düşmüşlerdir.

Onlar şu Âyet-i kerime'nin lütuf tecelliyatına mazhardırlar:

"Yarattıklarımızdan öyle bir topluluk da vardır ki, onlar Hakk'a iletirler ve hak ile hüküm verirler." (A'râf: 181)

Dünya bozulmaya yüz tuttuğu, fitne ve fesadın arttığı bir zamanda Allah-u Teâlâ sevdiği ve seçtiği bu kullarından birini gönderir, onunla o ifsadı kaldırır.

Hele dünyanın son zamanında; dinsizliğin, ahlâksızlıkların her türlüsünün son haddine vardığı, bilhassa Deccâl'den daha beter olan sapıtıcı imamların türeyip, din-i İslâm'ı aslından çıkarmak istedikleri bir anda, Allah-u Teâlâ yeni bir din değil de, ancak İslâm dinini kuvvetlendirmek, halkı imana dâvet etmek için bir dâvetçi gönderir.

Nasıl ki geçmiş devirlerde ortalığın karardığı, dinin esaslarının ortadan kalktığı bir zamanda Allah-u Teâlâ Ulü'l-azm bir peygamber göndermekle dinini ayakta tutmuş, nurunu yaymış ise, bugün de ortalık kararmış, iman ile küfür birbirine girmiş, dalâlet ehli öne geçmiş bulunmaktadır. Din kurucular çoğalmış, allahlık davası güdülüyor.

Vakta ki Allah-u Teâlâ bu ilmi indirdi. Bu manevî nur onların sahte dinlerini yok etti. Dimdik ayakta duran İslâm dini meydanda kaldı. İşte ulü'l-azm peygamber vazifesi budur.

Binaenaleyh Allah-u Teâlâ her an peygamber gönderecek değil. Ama dilediği zaman O hükmünü yürütür.

İman teslimiyet veitaattir.

Mümin olmak için, imanın kalbe nüfuz etmesi ve o kimsenin takvâya bürünmesi lâzımdır.

Allah-u Teâlâ kâmil imanın alâmetini ve hakiki müminlerin vasıflarını Âyet-i kerime'lerinde beyan buyurmaktadır:

"Müminler o kimselerdir ki, Allah'a ve Resul'üne iman etmişlerdir. Sonra şüpheye düşmemişler, Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihad etmişlerdir. İşte onlar imanlarında sâdık olanlardır." (Hucurât: 15)

Diğer bir Âyet-i kerime'de müminlerin meth-ü senâya lâyık halleri, ilâhî hükümlere olan itaatleri ve bu sayede kurtuluşa erdikleri beyan buyurulmaktadır:

"Aralarında hüküm verilmek üzere Allah'a ve Peygamber'e çağırıldıkları zaman, müminlerin sözü sadece: 'İşittik, itaat ettik!' demekten ibarettir.

İşte saadete erenler onlardır." (Nûr: 51)

Bâki, esselâmü aleyküm ve rahmetullah...

 


Başyazı ve Makaleler
Başyazı - Saadet Ehli Ve Onlara Tâbi Olanlar - Ömer Öngüt
Başyazı
İsmail Yavuz
Saadet Ehli Ve Onlara Tâbi Olanlar