Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Eğitim - Çocuk ve Sevgi Dili! - Ömer Öngüt
Çocuk ve Sevgi Dili!
Eğitim
Canan Büşra Kara
1 Eylül 2007

 

Çocuk ve Sevgi Dili!

 

Takdir etmek, yüreklendirmek ve sevgi dolu sözler kullanmak sevgi dilinin temel araçlarıdır. Sevgi insan topluluğunun bulunduğu her yerde vardır. Ailenin olduğu gibi toplumsal yaşamın da kaynaştırıcı gücü ve mayasıdır.

İnsanoğlu sevme yeteneğini sevile sevile kazanır. Sevmeden önce sevilmeyi öğrenir. “Sen seversen yavrunu, o da sever yavrusunu!” sözü bu gerçeği vurgulamaya yeter. Sevgi yoksunluğu ve yetersizliği kötü sonuçlara yol açmaktadır. Çocukluğunda sevgiye doymamış insanın dengeli bir kişilik geliştirmesi de, başkalarını sevmesi de zordur. Kişi yeterince almadığını başkaları ile paylaşamaz. Özellikle günümüzde saatlerce izlenen televizyonlar yüzünden aileler fiziksel olarak aynı odada olsalar bile, aile üyelerini duygusal olarak birbirinden uzaklaştırmaktadır. Aile içi sevgi dolu muhabbetler gün geçtikçe azalmaktadır. Oysa ki sevgi açlık ve susuzluk gibi sürekli doyurulmak isteyen bir duygudur. Bazen sevgi dolu bir bakış, dokunuş ya da bir sözdür. Hayatta sevgi boşluğunu dolduracak, onun yerine geçebilecek başka bir şey yoktur. Ana kucağındaki yavru da, seksen yaşına gelmiş insan da onsuz edemez. Hz. Mevlana’nın deyimi ile “Şah bile sevgiye kuldur, köledir.”

Ebeveynler olarak çocuklarımıza her ne olursa olsun “sevildiklerinin” güvenini verebilmeliyiz, yani çocuğumuzu başarılı, sevimli, uslu, ya da güzel olduğu için değil; çocuğumuz olduğu için sevildiği duygusunu verebilmeliyiz. Bunu yaparken dikkat etmemiz gereken en önemli şeylerden bazıları şunlardır:

- Çocuğumuz bir yanlış yaptığı zaman, “Sen …!” diye başlayan cümlelerle çocuğumuzu itham etmek yerine “olumsuz davranışı” eleştirmeliyiz.

- Eleştirirken inanılmaz cömert ama takdir ederken çok cimri davranmamalıyız. Unutmayalım takdir edilen çocuk, daha güzelini yapmaya uğraşacaktır. Eleştirilen çocuğun ise hevesi kırılacaktır. Örneğin; uğraşıp yatağını toplayan kızımıza “Eline salık ne güzel olmuş, gel ucundan tut da şu örtüyü biraz düzeltelim” demekle “Kaç yıldır şu yatağı benim nasıl topladığımı hiç görmedin mi? Yaptığın işi düzgün yapsana!” demenin kızınızın üzerinde oluşturduğu etki tamamen farklı olacaktır.

- Her ana babanın, ara sıra başvurmadan edemediği karşılaştırma ve kıyaslama yöntemi çok sakıncalıdır. Örneğin; “Bunu küçük kardeşin bile bilir! Sen beceremiyorsun, götür de o yapsın!” gibi sözler çocuğu kırdığı gibi kardeşleri de, kıyas edildiği arkadaşları da birbirinden soğutur.

- Çocuklarına karşı sevgi dili kullanmayan, çocuklarına kendilerini sevdirmeyen ebeveynler, çocuklarını eğitmekte zorluk çekerler. Zira büyük küçük insanlara giriş yolu “gönül yoludur”.

- Müslüman ebeveynler olarak sevgi dilini kullanırken “Allah için sevmeyi” çocuklarımıza öğretmeliyiz. Örneğin; ”Benim güzel oğlum!” yerine “Benim güzel oğlumu Allah’ım vermiş bana!” diyebiliriz. Bir kediyi çok seven çocuğa “Allah hayvanlara da sevgi ile davranmamızı sever.” dediğinizde kuru bir hayvan sevgisi “Allah için sevmeye” dönüşebilir. Ya da birçok emek vererek kızınıza diktiğiniz güzel bir elbiseyi giydirirken. ”Hz. Allah çocuklarını giydiren anneleri sever.” denildiğinde annenin “Allah için” emek vermiş olması çocuğun Allah’a olan sevgisini artırır. Zira unutmayalım, “Allah için sevmek, Allah için buğzetmek” methedilmiş büyük bir ibadettir.

- Okul çağındaki çocuklarımıza Peygamberimizin şu duasını öğretebiliriz: ”Allah’ım, sevgini ve seni sevenin sevgisini ve seni sevmeye beni yaklaştıranın sevgisini bana nasip et!” (Amin) .

- Alışverişimizi yapıveren, çöpümüzü döküveren çocuğumuzun yaptığı işleri, bizim için ya da evimiz için verdikleri emeği görür, teşekkür edip “Allah senden râzı olsun yavrum!” dersek zamanla onların da bizim emeğimizi fark etmelerini sağlayabiliriz.

Bazen ebeveynler olarak çocuklarımıza karşı kalbimiz sevgi dolu duygularla dolar. Ama bizler çeşitli bahanelerle sevgimizi dile getirmeyi erteleyerek, yılları tüketmekteyiz. Bir bakış bile her şeyi anlatmaya yeterken, sevgileri yarına bırakmayalım. Bunun da bir ibadet olduğunu düşünelim.

Abdullah bin Serces (r.a.) Peygamber Efendimiz’e bir gün “Ben Ebu Zerr’i (r.a.) seviyorum.” demişti.

Peygamberimiz (s.a.v.):

“Bunu kendisine bildirdin mi?” diye sordu.

“Hayır!” diye cevap verdi Abdullah.

Peygamberimiz (s.a.v.):

“Öyleyse onu haberdar et.” buyurdu.

Abdullah, bu tavsiye üzerine kalkıp Ebu Zerr’in yanına gitti ve ona:

“Ben seni Allah için seviyorum.” dedi. Ebu Zerr de:

“Beni kendisi için sevdiğin Allah da seni sevsin.” cevabını verdi.

Abdullah, daha sonra Hz. Peygamber’in yanına geldi ve Ebu Zerr ile aralarında geçen konuşmayı nakletti. Allah Resul’ü (s.a.v.):

- Sevmekte olduğu gibi, sevdiğini söylemekte dahi sevap vardır.” buyurdular.


  Önceki Sonraki