Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
Hamd, ilmiyle âmil âlimlerin bağrımızda yetişmesiyle alınları ağartan yüce Allah'a. Şükür, fâzıl âriflerin cemal pınarından zaman bostanlarındaki ruhların kokularını güzelleştiren Yüce Zât-ı Ecellü A'lâ'ya. Duâların en mükemmel ve en güzelini, en temiz, en lâtif selâmlarımı sunduktan sonra derim ki; bendeniz, hüzünlü, elemli hasta kardeşiniz, siz keremli, temiz huylu zâttan bir hitab bekliyordu. Tam bu sırada lâtif mektubunuz geldi. Onunla gönül erbabının inayetlerine nâil olduk. Zira onun cümleleri pek güzel misk ü amber kokuları saçıyordu. Onun görülmemiş nurlarıyla hâlimiz değişti. Onun yazısı kandilin ışığı gibiydi, beyazı sürûr, nûru tûr, sürûru tamdı. Nitekim: "Tûr'a, satır satır yazılmış, ince deri üzerine yayılmış kitab'a andolsun." (Tûr: 1-3) buyuruluyor.
Mektubunuz bize son derece sürûr verdi, rahata erdirdi. Onun ibareleriyle gözler aydınlandı. O'nun belâğatını zihinler benimsedi. Nasıl böyle olmasın ki, o bazı hakikat cevherlerini tazammun ediyor, edîb zâtınızın maarifinden irfan duyguları veriyor. Sizin görülmemiş hakikat çiçeklerinizi ihtiva ediyordu. Bu arada lütuf ve ihsan güzelliklerini anlatıyor, değerli kardeşlerimizin saâdet ve selâmetinden haber veriyordu.
Tazarru ve niyaz ellerimizi kaldırdık. O yüce yolun, o güzel meclisin ve varlığınızın devamına duâlarımızı yüceler yücesi makama arzettik. Yüce Allah'tan visal nefhaları, cemâl pırıltıları nasib eylemesini diledik. Bunlara nâil olmak bana göre en has emeller arasındandır. Ve en son arzumdur. Allah her şeye kâdirdir, dilekleri kabul eder.
Ve's-selâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh.