Osmanlı Devleti’nin Almanya’nın yanında savaşa katılmasıyla zor durumda kalan İngiltere ve Fransa, Rusya ile doğrudan temasa geçip savaş güçlerini arttırmak, Osmanlı Devleti’nin Süveyş Kanalı ve Hint yolu üzerindeki baskısını kaldırmak, ayrıca Orta Avrupa’ya sızan Alman-Avusturya ordularını arkadan çevirmek için ilk iş olarak Çanakkale harekâtını gerekli görmüşlerdi. Boğazlar’a karşı girişilecek bir deniz harekâtı ile İstanbul’un ele geçirilip Osmanlılar’ın savaş dışı bırakılması fikri, özellikle İngiliz Bahriye Nâzırı ve sonra Başbakanı olan Winston Churchill tarafından savunulmuştu. İtilaf devletleri bu harekâtla ayrıca henüz savaşa katılmamış olan Balkan devletlerini de kendi yanlarına çekmeyi hedefliyorlardı.
Bu çarpışmalarda bütün mahrumiyetlere ve mühimmat yetersizliğine rağmen Türk askeri Çanakkale’nin geçilmez olduğunu ispatladı. (1915)
İtilâf devletlerinin başarısızlığı ile sonuçlanan Çanakkale muharebeleri, I. Dünya Savaşı’nın seyrini değiştirip uzamasına sebep olduğu gibi Çarlık Rusya’sının çöküşünü de hazırlamış ve İngiltere’de hükümet değişikliğine yol açmıştır. Bir yıldan fazla süren ve dünya savaş tarihinde farklı bir yeri olan bu muharebelerde her iki taraf büyük kayıplar vermiştir. İtilâf devletleri Çanakkale’ye 410.000 İngiliz, 79.000 Fransız olmak üzere yarım milyona yakın asker göndermiş, sadece İngiliz kuvvetlerinin toplam kaybı 213.980 kişiyi bulmuştur. Çanakkale muharebelerine katılan Türk kuvvetleri (yaklaşık 700.000 kişi) genellikle kısım kısım kullanıldığından zayiatın belirlenmesi güçleşmiş ve çeşitli rakamlar ortaya atılmıştır. Bu rakamlar 190.000 ile 350.000 arasında değişmektedir.
Osmanlı Devleti I. Cihan Harbi’nde Çanakkele’nin yanısıra Kafkas, Hicaz-Yemen, Irak-Suriye-Filistan, Galiçya-Makedonya, Kanal cephelerinde savaşmıştı.
Çanakkale zaferi, müttefiklerinden denizyolu ile yardım alamayan Çarlık Rusya’nın sonunu getirmişti. Rusya Brest-litovsk anlaşması ile savaşı bırakıyordu. Fakat itilaf devletlerinin yanında bir büyük devlet savaşa girecek ve savaşın seyri değişecekti. Amerika (ABD)’nin savaşa girmesi Almanya’nın sonunu getirmişti.
Böylece I. Cihan Harbi Almanya’nın başını çektiği ittifak devletlerinin yenilgisi ile neticelenmiş, Osmanlı Devleti’de Almanlar’ın safında yer aldığı için yenik sayılmıştı. 14 Eylül 1918’de Avusturya barış istedi, 29 Ekim’de Almanlar Wilson’a başvurdular. 30 Ekimde ise Osmanlı ile Mondros mütarekesi imzalandı. (1918)
Sonuçta I. Cihan Savaşı sonrası imzalanan Mondros mütarekesi Osmanlı’nın paylaşılma planı idi, mütareke şartları çok ağır, kabul edilmesi mümkün değildi.
Boğazlar açılacak, itilaf devletleri Osmanlı ülkesinin istediği toprağını işgal edebileceklerdi. Ordu silâhsızlanacak, top-tüfek ne varsa imha edilecekti.
Daha birçok maddesi ile Mondros mütarekesi Osmanlı İmparatorluğu’nun artık sonu idi. Ülke dağılmış, vatan parçalanmış, birçok şehirler Fransızlar, İngilizler, İtalyanlar, azınlık olan Rum ve Yunanlılar tarafından işgal edilmeye başlandı.
Bu arada İstanbul İngilizler tarafından (Kasım 1918), İzmir Yunanlılar tarafından (Mayıs 1919) işgal edilmişti. Budurum ülkede mudafa-i hukuk cemiyetlerini beraberinde getirecektir.
Temmuz 1918’de Sultan Reşad’ın ölümü üzerine tahta geçen Sultan Vahdettin kendini savaşın ve akabinde böylesine ağır bir mütarekenin içinde buluvermişti. Ülkenin durumu çok kötü idi.