Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Eğitim - Yunus Balığına Yazmayı Öğretebilir misiniz? - Ömer Öngüt
Yunus Balığına Yazmayı Öğretebilir misiniz?
Eğitim
Canan Büşra Kara
1 Eylül 2006

 

Yunus Balığına
Yazmayı Öğretebilir misiniz?

 

Yunus balığı eğitimcileri bir yunus balığına çemberden atlamayı öğreteceklerini bilirler. Ama yunus balığına daktilo yazmayı öğretemeyeceklerini de bilirler ve bunu denemeye hiç girişmezler.

Bunu bilmeyecek ne var diyeceksiniz. Ama, ana babaların çocuklarına öğretmeye çalıştıkları şeyleri bir düşünün hele. Bunların çoğu, yunus balığına daktilo öğretmeye çalışmak gibi bir şeydir. Örneğin; dokuz aylık bebeği, çişini veya kakasını haber vermeye zorlamak, iki yaşındaki bir çocuğun misafirlikte büyük bir insan gibi kıpırdamadan oturmasını istemek, bir yaşındaki çocuğun namaz kılan bir insanı rahatsız etmesini istememek gibi. Bu liste böyle uzar gider.

Anne ve babaların, çocuklarına öğrenme yeteneklerini aşan şeyler öğretmek istemeleri genellikle anlayışsızlıktan doğmaktadır. Bu nedenle de çocuklarımıza karşı daha anlayışsız, sabırsız ve öfkeli olabiliyoruz.

Oysaki her konuda örnek olan Peygamber -s.a.v- Efendimiz bu konuda da bizler için güzel bir örnektir. Peygamber Efendimiz -s.a.v- namazda, secdede iken torunları Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin sırtına çıktıklarında secdesini uzatırdı. O peygamber iken öyle yapıyor da biz kim oluyoruz da çocuklarımıza karşı tatlı dili ve hoşgörüyü tercih etmiyoruz?Namaz kılanın önüne geçtin diye camiinin içinde azarlanıp dövülen iki yaşındaki bir çocuğun bilinç altına namaz ve cami gibi kavramlar acaba nasıl yerleşecektir hiç düşündük mü?

Anne ve babalar istemeden ve farkında olmadan çocuklarımıza olumsuz davranışlar öğretiyoruz. Diyelim alışverişe çıktınız. Bir arkadaşınıza rastladınız ve konuşmaya başladınız. Bu arada çocuğunuz kulağınıza yaklaşarak bir şey istediğini fısıldadı. Ama siz arkadaşınız ile konuşmakta olduğunuz için, çocuğun isteğini hemen yerine getirmediniz. Çocuk az sonra sesini yükselterek isteğini tekrarlayacak, daha da olmadı, ağlayıp tepinmeye başlayacaktır. O zaman siz de onu susturmak için isteğini yerine getireceksiniz. Ama böyle yapmakla da, çocuğa ağladığı, haykırdığı zaman her dediğinin olacağı fikrini aşılamış olacaksınız. Bebeklerin ve çocukların davranışlarını belirlemekte ana babanın tutumu, birtakım davranışların çocukta yerleşmesine yol açmaları önemli rol oynar. Bu nedenle, çocukta hangi davranışların yerleşmesine yol açtığımıza çok dikkat etmemiz gerekir.

Çoğu kez çocuklarımıza, onların algılamaya, öğrenmeye hazır olmadıkları sırada bir şeyler öğretmeye çalışırız. Diyelim ki küçük oğlunuz kardeşini dövdü. Bir patırtı koptu. İkisi de ağlıyor, tepiniyor ve siz tam bu sırada "Bu yaptığın hareketin ne kötü bir şey olduğunu biliyor musun?İnsan hiç kardeşini döver mi?" diye konferans vermeye başlıyorsunuz. Oysa ki yapılan deneyler, çocukların yorgun, sinirli, ağlamaklı, olduğu sırada veya öğrenmesini engelleyecek başka bir şeye dalmış bulunduğunda, çocukların bizi duymadıklarını göstermektedir.

Çocuklarımız bizler tarafından ezbere öğrettiğimiz bilgiler yerine, kendi kafalarında geliştirdikleri düşünce sonucunda edindikleri bilgiyi daha somut öğreniyorlar. Bunun için de biz ebeveynlere sabırlı ve akıllı olmak düşüyor. İbretli bir hikâye:

Kolaylıkla kızıp arkadaşlarının kalbini kırabilen bir çocuk varmış. Babası onu bu huyundan vazgeçirebilmek için bir yol düşünmüş. Ve bir gün ona bir torba kocaman çivi vermiş ve her öfkelendiğinde arka bahçelerindeki tahta çite bir çivi çakmasını söylemiş.

İlk gün çocuk çite tam 27 çivi çakmak zorunda kalmış. Fakat gün geçtikçe çite çaktığı çivilerin sayısı azalmış. Çocuk öfkesine hakim olmanın o kocaman çivileri çite çakmaktan daha kolay olduğunu görmüş. Nihayet öyle bir gün gelmiş ki, öfkesine hakim olmaya ve kırıcı sözleri ağzından kaçırmamaya başlamış.

Babasına gidip yarı sevinç, yarı gururlu durumu anlatmış. Babası bu defe ona öfkesine her hakim olduğunda çitten bir çivi sökmesini söylemiş.

Bir gün koşa koşa babasının yanına giden çocuk çitin üzerinde artık hiç civi kalmadığını müjdelemiş. Bunun üzerine babası onun elinden tutup çitin önüne getirmiş. "Aferin oğlum, sonunda başardın" demiş baba "Ama çitin üzerindeki şu deliklere bakar mısın? Çit asla eskisi gibi olmayacak. Öfkeyle konuşan insan, sözleriyle aynen bu delikler gibi bir yara açar karşısındakinde." demiş.

Unutmayalım! Yunus balığına yazmayı asla öğretemeyiz.

Fakat, zamanla ve sabırla, çocuklarımıza birçok şey öğretebiliriz.

Bibirlerine "sabrı" tavsiye edenlerden olmak ümidi ile...


  Önceki Sonraki