Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
NE İDİK, NE OLDUK! - Osmanlı İmparatorluğu -19- - Ömer Öngüt
Osmanlı İmparatorluğu -19-
NE İDİK, NE OLDUK!
Dizi Yazı - Ne İdik, Ne Olduk
1 Mayıs 2006

 

NE İDİK, NE OLDUK!

OSMANLI İMPARATORLUĞU -19-

 

Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın İsyanı:

Mehmet Ali Paşa Mısır’a, Napolyon’un işgali zamanında gelmiş mücadele etmiş ve başarılarından sonra Mısır’a vali olmuştu. Mehmet Ali Paşa, düzenli bir ordu kurdu, sukuneti sağladı, Mısır üzerindeki Fransız tehdidi kaldırıldı. Çığ gibi büyüyen Vahhabi hareketi bastırıldı. Mısır’da birçok fabrika kurdu. 13 bin kese olan Mısır’ın gelirini bir kaç yılda 400 bin keseye çıkardı. Modern bir donanma kurdu. II. Mahmud zamanında Yunan isyanını bastırmak için yardımcı oldu. Karşılığında ise Girit ve Trablus’un valiliğini alması vaad edilmişti. Ancak Yunan Devleti kurulunca ve donanmaların Navarin’de yakılması II. Mahmud’un vaadini yerine getirememesine neden oldu. Neticede padişah ile valinin arası açıldı. İstediği valilikler verilmeyince Mehmet Ali Paşa Suriye’ye asker göndererek Akka’yı aldı (1831), daha sonra Şam’ı aldı. Konya’ya kadar ilerledi. Osmanlı ordusu ile savaştı. Böylece İstanbul yolu açılmış oldu. Başta vali ile padişah arasında geçen bir mücadele gibi görünen bu hadise daha sonra çok büyük yıkımların eşiğine gelindiği anlaşılmış olundu. Avrupalı devletler bu duruma müdahele etmek istediler.

Ruslar, İstanbul’da kuvvetli bir devlet istemiyordu. İngilizler ve Fransızlar ise Mısır ve Suriye gibi ticaret yolları üzerinde güçlü bir idare istemiyorlardı. Böylece Ruslar, İngilizler ve Fransızlar Mehmet Ali Paşa’ya karşı Osmanlı Devleti’ne yardım etmek istediler.

Ruslar’ın yardım teklifi II. Mahmud tarafından “denize düşen yılana sarılır” ifadesiyle kabul edildi. Rus askerleri İstanbul’a geldiler. Amaçları Mehmet Ali Paşa’ya karşı Osmanlı hanedanını korumaktı. Fakat bu gelen askerler sonradan İstanbul’dan çıkmadığı gibi bir çok problemin doğmasına neden oldular.

İngilizler ve Fransızlar, Ruslar’ın İstanbul’a asker çıkartması karşısında Mehmet Ali Paşa’yı ikna ederek Kütahya anlaşması yapıldı. Zira Rus askerlerinin İstanbul’u işgalini her iki devlet de istemiyordu.

1833’de yapılan anlaşma ile Adana, Girit, Şam ve Cidde valilikleri Mehmet Ali Paşa’ya verildi. Padişah da Ruslarla “Hünkâr iskelesi” anlaşmasını imzaladı. Buna göre, istendiği zaman Ruslar’dan askeri yardım alınabilecek, ayrıca Boğazlar başka devletlere kapatılacaktı. Böylece Rusya İngiltere ve Fransa’ya karşı kendisini korumaya almış oldu.

Kütahya anlaşmasına rağmen Osmanlı ordusu ile Mehmet Ali Paşa Nizip ovasında karşı karşıya geldiler. Mehmet Ali Paşa’nın ordusu disiplinli ve düzenli idi. Osmanlı ordusu bir kaç kat büyük olmasına rağmen düzensiz, eğitimsiz olmasından dolayı yenilmeye mahkum oldu. Osmanlı ordusu perişan oldu. Mehmet Ali Paşa istediğini elde etmiş oldu. Ancak devlet çok yıprandı. Osmanlı ordusu ağır kayıplar verdi. Ruslar İstanbul’a girmiş oldular. Osmanlı Devleti’nin ne derece aciz kaldığı ortaya çıkmış oldu.

II. Mahmud Nizip savaşından birkaç gün sonra öldü. Onun döneminde de Osmanlı Devleti’nin toprak kaybı süratle devam etmiş, buna karşılık ıslahat hareketleri ise çok ağır kalmış, netice vermemişti. Yapılan savaşlarda ard arda mağlubiyetler kaçınılmaz olmuştu, kalabalık ordu olmasına rağmen kendisinden bir kaç kat küçük ordulara karşı, eğitimsizlik, düzensizlik yüzünden yenilgiler alındı. Hatta askerler kendi ordugâhlarını yağmaladıkları bile oldu. Askerler isyanları bastıramadıkları gibi sık sık Devlet üzerinde tehdit unsuru oldu.

Yeniçeriler ise, sürekli kavga ve kargaşa çıkartıyor, haraç alıyorlar, cepheden kaçıyorlardı. Şeyhülislâm’ın evinde yapılan toplantıda, talimli asker yetiştirilmesine ekinci ocağının kurulmasına, kesin olarak karar verilmesine rağmen, Yeniçeriler, yapılacak talimin kâfirleri taklit etmek olacağından küfür olduğunu iddia ederek hiçbir talimi kabul etmediler.

Yeniçeriler 1826’da isyan etti. Sucular, hamallar, serseriler, toplanarak Sadrazam konağı dahil birçok yeri yağmaladılar. İsyan büyüyünce, topçu, humbaracı, arabacı ve tersane ocaklarına, müderrislere ve talebe-i ulûma saraya gelmeleri için haber gönderildi.

Asiler ise saraya haber gönderip, yeni talimi istemediklerini ve yeni talimi getirenlerin cezalandırılmasını istediler. Padişah ve devlet erkanı ise kesin kararlı idi. İstanbul halkı da yeniçerilerden bıkmıştı. Yıllardır Osmanlı devletini kemiren, savaşlardan kaçan, devletin idaresinde tehdit olan her türlü yolsuzluğun dönmeye başladığı yeniçeri ocağı halkın da desteğiyle lağvedildi. Bu hadiseye ise Vak’ay-ı Hayriye denildi. (1826)

Bu sırada savaşlar da devam ediyor, ordusuz devlet hergün biraz daha fazla kayıp veriyordu. Avrupa’dan subaylar getirildi. Asâkir-i mansûre-i Muhammediye adında yeni bir ordu kuruldu. Fakat savaşlar sebebiyle bu ordu tam teşkilatlanamadı.

II. Mahmud bazı değişikliklerde bulundu. Toprak yazımı, nüfus sayımı yapıldı, mülk yazımı yapıldı. Posta teşkilatı Avrupa tarzında yenilendi. Devlet dairelerine Padişah resimleri asıldı. Asker ve memurlar için fes kabul edildi. Valiler merkeze bağlandı. Memurların tayin ve terfileri yeni esaslara göre düzenlendi. Yeni okullar açıldı, ilk öğretim mecburi kılındı. Memur yetiştirmek üzere yeni okullar açıldı. Rüştiyeler açıldı, subay yetiştirmek için Mekteb-i harbiye açıldı. Tıphaneler açıldı, öğretim dili Fransızca yapıldı. Takvim-i vekâyi ismi ile bir resmi gazete Türkçe ve Fransızca yayınlanmaya başlandı. Ne var ki, bütün bu yapılanlar halk tarafından kabul edilmedi. Padişah ve hükümet dinsizlikle itham edildi.

 

I. Abdülmecid, Tanzimat ve Islahât:

II. Mahmud 31 yıllık padişahlık yapmış ve 54 yaşında veremden ölmüştür. Yerine Abdülmecid padişah oldu, henüz 17 yaşında idi. Devlet Mehmet Ali Paşa’nın isyanı ile uğraşıyordu. Nizip’te Osmanlı ordusu bozguna uğramış ve dağılmıştı. Üstelik Firari Ahmet Paşa da Osmanlı donanmasını İskenderiye’ye götürüp Mehmet Ali Paşa’ya teslim etmişti. Bu arada Londra büyükelçisi Mustafa Reşit Paşa hariciye vekaletine getirildikten sonra genç padişaha tanzimat fermanı yayınlatmıştır.

I. Abdülmecid zamanında Mısır meselesi devam etti. Rusya ile yapılan “Hünkar iskelesi” anlaşması Avrupalı devletleri rahatsız ediyordu. İngiltere, Fransa, Prusya, Avusturya M. Ali Paşa’ya bir ültümatom vererek Suriye’nin boşaltılmasını istediler. Fakat M. Ali Paşa bunu kabul etmeyince savaşmak zorunda kalmıştır. Yaptığı savaşları kaybedince Mısır’a dönmüş ve Mısır valisi olarak görevine devam etmiştir.

Rus çarı Nikola ise Osmanlı Devleti’ni paylaşmak istiyordu. Çar, önce İngilizlere “Hasta adam” olarak ifade ettiği Osmanlı’yı paylaşma teklifinde bulundu. İngilizler ise bunu politikaları gereği kabul etmediler zira, Ortadoğu’da güçsüz bir devletin bulunması menfaatleri gereğiydi. Bu defa Fransızlara teklifte bulunmuşlarsa da, Fransızlar da bu teklifi geri çevirmişti.

Her iki ülkeden olumlu cevap alamayan Rus çarı kendi başına Osmanlı’yı ortadan kaldırma düşüncesine girdi. Prens Mençikof adında bir elçiyi geniş yetkilerle İstanbul’a gönderdi. Mençikof uzlaşmaz bir tavır sergiliyordu. Sürekli taviz koparma peşinde idi. İstedikleri Osmanlı tarafından reddedilince Mençikof İstanbul’u terk etti.

Bu durum savaşa sebep oldu, ilk olarak Ruslar saldırarak Prut nehrini geçtiler, Eflâk ve Boğdan’ı, işgal ettiler. Savaş büyümeye başladı, buna mükabil Avrupalı devletler engellemeye yönelik bir faaliyet gösteremediler. Ruslar Sinop’ta bulunan Osmanlı donanmasını batırdılar. Bu durum üzerine İngiltere ve Fransa Osmanlı Devleti’ni destekleyerek savaşa katıldılar.

Bu sırada Avusturya da Rusya’ya harp ilan ederek Eflak ve Boğdan’ı işgal etti.

İngiliz, Fransız, Osmanlı’dan oluşan müttefik donanması Karadeniz’e açıldı. Sivastopol’u kuşattı, kuşatma bir yıl sürdü. Azak kalesi önlerinde Rus donanması tahrip edildi ve sulh yapıldı.

Paris konferansı yapılması planlandı. Ancak Paris’e gitmeden Osmanlı devleti batılı devletlerin sempatisini kazanmak ve yanlarına çekebilmek gayesiyle Islahat Fermanı’nı ilan ederek gayri müslimlere bir çok yeni hakların verildiğini ilan etti. (1856)

İlan edilen Islahat Fermanı’na göre, patrikler, piskoposlar, rahibler devlet memuru gibi maaşa bağlandılar. Hıristiyan teba ile müslüman teba eşit sayılıp aynı hukuka tâbi olacaklardı. Gayri müslimleri aşağılayıcı tabirler kullanılmayacaktı.

İslâm hukukuna göre gayri müslimlere uygulanan cizye vergisi kaldırıldı. Hıristiyanların da askere alınması kararlaştırıldı, eyalet, vilayet ve kazalar da meclislerde gayri müslimler nüfusları nispetinde temsil edileceklerdi. Bu ferman ilan edildikten bir kaç gün sonra Paris konferansı düzenlendi. Osmanlı Devleti bu fermandan çok şeyler bekliyordu.

Konferansa, İngiltere, Rusya, Fransa, Prusya ve Osmanlı Devleti katıldı. Ruslar işgal ettiği Kars’tan çekildiler, müttefikler de Kırım’ı Ruslar’a bıraktılar. Ruslar ve Osmanlılar Karadeniz’de tersane, donanma ve askeri gemi bulunduramayacaklardı. Karadeniz tamamiyle tarafsızlaştırılmıştır. Bu sebeple müttefikler tarafından boğazlar korunma altına alınmak istemiş, güçsüz Osmanlı’ya karşılık güçlü Rus donanmasının Karadeniz’den Baltık denizine taşınması kararlaştırılmıştır.

Abdülmecid babası II. Mahmud gibi veremden 39 yaşında vefat etmiştir.

Osmanlı Devleti en ağır borçları bu dönemde almıştır. İlk defa faize dayalı borç alınmıştır. Yeni saraylar, süs, lüks ve ihtişamlı merasimler devam etmiş yapılan harcamalardan dolayı borçlar ödenememiştir.

Fabrikasyona geçen Avrupa Devletleri kapitülasyonlar sayesinde, imal ettikleri ucuz malları Osmanlı’ya sokmuşlar, verimli çalışamayan yerli sanayinin ve madenciliğin yıkımına neden olmuştur.


  Önceki Sonraki