Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Hakikat Dergisi 149.SAYI - Ömer Öngüt
149.SAYI, Şubat 2006
Hakikat 149. Sayı

Bismillahirrahmanirrahim

"Allah-u zül-celâl vel-kemâl Hazretleri'ne; O'nun sevdiği ve beğendiği şekilde bitmez-tükenmez hamd-ü senâlar olsun.

Peygamberimiz Efendimiz'e, onun diğer peygamber kardeşlerine, hepsinin Âl ve Ashâb-ı kiram'ına, etbâına, ihsan duygusuyla kıyamete kadar onlara tâbi olup izinden gidenlere; sonsuzların sonsuzuna kadar salât-ü selâmlar olsun."

 

Muhterem Okuyucularımız;

Batı’nın geçmişi; vahşet, katliam, soykırım -hemen tüm insanlık suçlarının- tarihidir. Bu vahşet sadece insanların canlarına, mallarına kastetmekle yetinmemiş, maneviyatlarına, ahlâklarına, insanlıklarına da yönelmiş büyük bir tecavüzdür. Nitekim son birkaç yüzyıldır insanlık âlemini kasıp kavuran büyük harplerin ve katliamların tamamına yakını Batı kaynaklıdır.

Batılı’nın “Medeniyet”i de kendisi içindir, “Refah”ı da kendisi içindir. Başka kimseyle paylaşmak gibi bir fikri yoktur. Zira böyle bir tarihi altyapısı, kültürü yoktur. Sömürmek istedikleri milletlerin hem nesillerini, hem de kültürel değerlerini; ahlâk, fazilet namına ne varsa yok etmeye çalışmışlardır. Özellikle müslümanlar üzerinde bu uğurda çok büyük emekler sarfetmişlerdir. Bu kültürel soykırım en az fiziksel soykırım kadar dehşetli ve gaddarca icra edilmiştir.

Batı’nın bu hastalıklı ruh hali dünyanın başına “Komünizm”, “Faşizm”, “Amerikanizm” gibi dehşetengiz belalar musallat etmiştir. Komünizm dinsizliğinin, faşizm ırkçılığının, Amerikanizm ise; Batı’nın sömürme, işgal etme, pervasızca talan etme gibi ihtiraslarının cisimleşmiş bir tezahürüdür.

Bunları bilmeden Amerika’yı tanımak mümkün değildir. Irak’ta, Afganistan’da yaşananları anlamak mümkün değildir.

Nasıl bir ülke ile karşı karşı karşıya olduğumuzu bilelim, bu zâlimlerin ve insanlık suçlularının oyunlarına gelmeyelim.

Zira aynı yöntemlerle, Irak’ta, Ebu Garib Cezaevi’nde, Felluce’de, Telafer’de, Afgan dağlarında, Pakistan köylerinde, Guantanamo’da ve daha bilinmeyen birçok gizli işkence merkezlerinde vahşet ve katliam sergilenirken, mazlum insanlar, bütün müslümanlar vahşi, terörist, kafa kesiciler olarak takdim edilmektedir.

Müslümanların ikinci sınıf vatandaş, ya da terörist gibi gösterildiği dünya düzeninde İslâm ve müslümanlara yaşama hakkı vermek istemeyen, topraklarını, madenlerini, petrollerini sömürmek, ülkelerini işgal etmek, İsrail’in arzularını yerine getirmek isteyen Amerika’nın bu tutumu dünyada huzur ve adalet bırakmamış; savaşların, ölümlerin, katliamların sebebi olmuştur. Ve daha da büyüklerine sebep olacaktır.

Masum insanlar öldürülmekte, toprakları işgal edilmekte, çocuklar katledilmekte, kadınların namusları kirletilmektedir.

İşte bunların demokrasisi bundan ibaret. Yani zulüm. Bunlara göre demokrasi bu.

Yani barbarlık, zulüm, vahşet, kan, ölüm... Mazlum ve masum halklar sömürülecek, o insanların ve nesillerin yeraltı ve yerüstü zenginlikleri çalınacak. Sadece bunlar gelişecek semirecek, diğerlerini geri kalmaya, bunlara tabi olmaya, her dediklerini yapmaya zorlayacak. Gerekirse vahşetle, savaşla...

Bush koyu bir kâfirdir. İslâm düşmanıdır. Yani içi küfürle dolu. İslâm’dan intikam almak için ne lâzımsa bu adam yapıyor. İslâm için büyük tehlikedir. Hem Osmanlı’ya hem İslâm’a karşı müthiş bir kini var.

Gayesi İslâm ülkelerine yavaş yavaş yayılmak. İran’a, Suriye’ye, Mısır’a, Suudi Arabistan’a, buraları halkaya almak.

Bugün Amerika ve İngiltere kendilerinde büyük bir kuvvet olduğunu kabul ediyorlar. Ve fakat asıl kuvvet Hazret-i Allah’tadır. Onlar dünyayı tutuşturmaya çalışıyorlar, amma dünya tutuşursa onlar rahat kalacaklarını mı sanıyorlar? Binaenaleyh, vaktaki bu nötron bombaları olsun, atom bombaları olsun, bu silâhlar patladığı zaman dünya tutuşur. Tek kelime ile şöyle arzedelim: İsrâ sûre-i şerif’inin 58. Âyet-i kerime’sinde Allah-u Teâlâ kıyamet gününden önce istisnâsız bütün beldeleri helâk edeceğini beyan buyuruyor:

“Hiçbir memleket hariç olmamak üzere, biz onu kıyamet gününden önce ya helâk ederiz veya onu şiddetli bir azapla cezalandırırız. Bu, Kitap’ta (Levh-i mahfuz’da) yazılıdır.” (İsrâ: 58)

Hüküm Allah-u Teâlâ’nındır. O’nun emri ve izni olduğu zaman dünya mahvolur. Ne zaman? O bilir. O’nun emri ve izni olmadan bir tek yaprak bile düşmez, bir insan düşer mi? Nükleer harbi, atom harbi, nötron harbi...

Ateşi tutuşturmak için sahaya bunlar çıktılar, ondan sonrasını Allah bilir.

Dünyadaki zulüm ve vahşetleri elbette kendilerine dönecektir. Bu dünyada görecekleridir. Ahirette ise Allah-u Teâlâ bu yaptıklarının karşılığını fazlasıyla verecektir:

“O gün suçluları zincirlere vurulmuş olarak görürsün!

Gömlekleri katrandandır, yüzlerini ateş kaplar.

Bu, Allah’ın herkese kendi kazandığının karşılığını vermesi içindir. Doğrusu Allah hesabı çabuk görendir.” (İbrahim: 49-51)

Hicri yeni yılınızı tebrik eder, tüm İslâm âlemi’ne hayırlara vesile olmasını Cenâb-ı Allah’tan niyaz ederiz.

Bâki esselamü aleyküm ve rahmetullah...


Başyazı ve Makaleler
Başyazı - Dinsizliğin İsmini Değiştirdiler Medeniyet Dediler. Vahşetin İsmini Değiştirdiler Demokrasi Dediler. - Ömer Öngüt
Başyazı
İsmail Yavuz
Dinsizliğin İsmini Değiştirdiler Medeniyet Dediler. Vahşetin İsmini Değiştirdiler Demokrasi Dediler.