Bir sohbetlerinden:
“Gizli bir hususu şöyle arz edeyim:
Uğurlu kimse kimdir, uğursuz kimse kimdir? İlâhî rahmet indiği zaman ne olur, rahmet inmediği zaman ne olur?
Allah-u Teâlâ’nın; nurunun, rahmetinin, bereketinin indiği kimse uğurludur. Lütuf, rahmet ve bereketini indirmediği kimse uğursuzdur. Onun işinde nursuzluk olur, onun işinde bereket olmaz.
Bu demektir ki, birisini Allah-u Teâlâ nurlandırıp bereketini indiriyor, birisini nurlandırmıyor bereket vermiyor. Her şeyi güzel amma rahmeti, bereketi yok; kısırdır, faydası gelmez. Kendisine de beşeriyete de. Bunu unutma!” (11 Ağustos 2003)
Bir sohbetlerinden:
“Hazret-i Allah’ın varlığını, azâmetini bilmek lâzım, Hazret-i Allah’tan çok korkmak lâzım, mucibince amel lâzım. Hesap şaka değil. Yoktan var eden, nimetlere gark eden seni hesaba çektiği zaman, senin durumun ne olacak? “Geç kulum!” derse... Bütün iş orada, kurtuluş orada. Kurtarırsa kurtuldun! Çok mühim burası. Yani zan edildiği gibi değil, hemen geç deyiverecekler değil. Ancak lütfederse, o zaman başka!
Padişahların Padişah’ı ile güzel aran olması lâzım. O’na sevilmen lâzım. O sevecek, sevdiğinden ötürü: “Hadi kulum geç!” diyecek. İşin şakası yok. Meğer Allah-u Teâlâ seni sevecek, temizleyecek, boşaltacak, hiç olacaksın, kurtaracak.” (22 Ekim 2003)
Bir sohbetlerinden:
“En kıymetli ânım Hazret-i Allah ile olduğum andır. Çünkü benim dostum O’dur. Dost dediğin düşman olabilir, dost zannettiğin belki sana düşmandır. Amma O’nun dostluğu sonsuzdur, O hep dosttur. Şu halde ben dostumla olayım, düşmanımla olmayayım. Halkla konuştuğum zaman birçok lüzumlu ve lüzumsuz kelimeler geçiyor, amma O’nunla olduğum zaman hiç kötü geçmiyor, ânım hep dolu geçiyor. İbadet etmesem bile huzuru yeter.
Allah-u Teâlâ lütfu ile ihsan buyurursa, dost olarak O’nu seçmişim, O’nu dost bilmişim, O’nunla olmaya gayret ediyorum. O’nunla olduğum zaman hayattır, O’nsuz olduğum zaman ruhi bir vefattır.” (13 Ağustos 2003)
– Efendim! Bu memleketin hâli ne olacak?
– “İyiler iyi, Allah’ım iyilerden ayırmasın.” (13 Ağustos 2003)
– “Kim bu kitapları muhabbetle okursa ihvandır.” buyurmuştunuz.
– “Her kitap okuyana Cenâb-ı Hakk hidayet ihsan buyurursa, gönlünün Hakk’a yönelmesine vesile olur. Ulaşamıyor amma muhabbeti var. Kişi sevdiği ile beraberdir. O muhabbet onu ulaştırır ve ahirette birliğe vesile olur.” (13 Ağustos 2003)
“Rabb’ime sonsuz şükürler olsun, kendime baktığım zaman vallahi bir çomak olarak görüyorum. Kupkuru bir çomaktan neler akıtmışsın! Yâ Rabb’i! Akıttığını da görüyorum, çomak olduğumu da görüyorum.” (3 Temmuz 2005)
•
“Fakir der ki: Gönlünle Hakk’a yönel, O’na yaslan! O’na mütevekkil ol, işi O’na havale et, O senin işini görsün!” (3 Temmuz 2003)
•
“Her muhabbetle kitap okuyan bu halkaya girer. Niyeti bozulursa halkadan çıkar.” (18 Eylül 2003)
•
“Hiç kimsenin işine karışma, hiç kimsenin aleyhinde konuşma!” (11 Ağustos 2003)