Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
GÜNDEM - PKK Terör Örgütü Hâmilerince Yeniden Kullanılıyor! - Ömer Öngüt
PKK Terör Örgütü Hâmilerince Yeniden Kullanılıyor!
GÜNDEM
Şinasi Çapa
1 Eylül 2005

 

PKK
Terör Örgütü Hâmilerince Yeniden Kullanılıyor!

 

Türkiye yönlendirilen yöneticilerin basiretsiz idaresiyle daima küçük düşürülmekte, yolları kesilmekte; bir türlü istenen atılımları ve becerileri ortaya koyamamakta, tarihten tevarüs ettiği büyüklük mirasının hakkını verememektedir. Düşman toplumlar da bundan azami istifade ederek Türk Milletini esir etmek, Türk Vatanı'nı yağmalayıp yok etmek için ellerine geçirdikleri bütün fırsatları en ayrıntılı bir şekilde kullanmaktan kaçınmamaktadırlar. Bunu zaman zaman "Dostluk!" maskesi adı altında yapmaktadırlar.

Mesela dost olduğumuz Almanya'nın uzun yıllar başbakanlığını yapmış Helmut Schmidt "Sevr anlaşması'nın imzalanmış olmasına rağmen Türkiye'nin bölünmemiş olması bir hatadır" diye itirafta bulunması Avrupa fikriyatının hangi boyutta olduğunu ortaya koymaktadır. Bütün Avrupalı ve batı dünyası bunu şiddetle istemektedirler. Hâlâ Türkiye'nin bölünmemiş, parçalanmamış olmasını aslâ hazmedememektedirler. Bunu gerçekleştirmek için günümüzde PKK terör örgütünü hepsi bilumum, ittifak halinde desteklemektedirler.

ABD ikiyüzlü tavrını kullanarak görünüşte dost, müttefik, ortak diye yedeğine aldığı Türkiye'yi PKK terörünü kullanarak başta Güneydoğu bölgemiz olmak üzere Türkiye'nin başında asılı tutmak istemektedir. Mesela Osman Öcalan ABD'nin kendi hakkında çıkardığı yakalama kararını ciddiye almamış ve şöyle demiştir: "ABD, hiçbir Kürt tarafını kendisine düşman etmek istemez. ABD'nin siyaseti Kürtlerin her kesimi ile ittifak içinde olmaktır."

Sonra dostumuz ABD Türkiye'nin hiçbir haklı, makûl ve mantıklı isteğini hesaba katmamış, terör örgütüne karşı en küçük bir harekette bulunmamıştır. İki ülke arasında PKK'nın Kuzey Irak'takı varlığının sona erdirilmesi için düzenlenen güvenlik amaçlı toplantılardan sonuç alınamamıştır. Irak, ABD, Türkiye arasında yapılan toplantılar akîm kalmıştır. Bush yönetimi PKK'nın terör örgütü olduğunu kabul etmektedir. Ama ona karşı bir askeri operasyonun yapılmasına şiddetle karşıdır. Daha evvel arzettiğimiz gibi binlerce silahlı terörist Kuzey Irak'ta her türlü eylemi gerçekleştirmek için hazır bekletilmektedir. Barzani-Talabani ikilisinin kontrolündeki bölgelerde rahatça hareket ettikleri gibi artık Türkiye içinde eylemler; sabotajlar, adam kaçırmalar, öldürmeler, askeri birlikleri basmalar başlamıştır.

ABD'nin yeni isteği! "PKK'yı Iraklı'lar temizlesin"den ibarettir ki bunun gerçekleşmesi mümkün değildir. Irak bölünmüş, parçalanmış, harabeye çevrilmiş, şahsiyeti belirsiz kimseler tarafından aşiret kafasıyla yönetilmeye çalışılan, kanın, gözyaşının, ölümlerin kol gezdiği zavallı bir ülkedir ki yakın gelecekte bölündüğünü, parçalandığını göreceğiz. Terör örgütünün varlığını kabul etmek başka, ona karşı ciddî önlemler almak ve yardımcı olmak başkadır. Özel planlarıyla Afganistan'ın işgalinden sonra yaşanılmaz hale getirilen Irak mı PKK'yı temizleyecek, etkili önlemler alacak?

PKK Türkiye'nin zayıflatılması için kullanılan bir maşadır. İngiltere iki tane terör saldırısıyla titrerken Türkiye'nin acı feryatlarını duymamış, Güvenlik Kuvvetleri'mizin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bölgedeki operasyonlarını daima ve her zaman insafsızca "İnsan hakları ihlali, baskı, zulüm, işkence" sözleriyle anons etmekten geri durmamıştır. Bu tavır sadece İngiltere ile sınırlı değildir. Hepsini işin içine alabilirsiniz. Avrupa Birliği kendisi ile ters düşen bir durumdadır. Medeniyet, barış, hoşgörü, insan hakları, demokrasi vs ne kadar görünürde iyi şeyler varsa slogan olarak kullanmış, baskısını artırmış, yeri geldiğinde kendi içinde eylemler yapıldığında feryatlara başlamıştır.

PKK etnik amaçları olan bir örgüt değildir. Öyle lanse edilmeye çalışılmaktadır. Hiçbir zaman Türkiye ile Türk Milleti ile herhangi bir sorunu olmayan Kürtlerin ne hamisi, ne kılavuzu ne de destekçisidir. Kürtleri kullanmaktadır. Unutulmamalıdır ki en çok acıyı Kürtlere çektirmiştir. Köyleri basmış, yakmış, yıkmış, öldürmüş; öldürürken Türk-Kürt ayırımı yapmamıştır. Türkiye'nin büyümesini istemeyen şer güçlerin bir maşasıdır. Bölgesinde etkili bir güç olmayı isteyen Türkiye'nin önüne bir engel olarak çıkarılmış ve kullanılmaktadır. Büyük ülkelerin maddi ve manevi desteği ile saldırmaktadır. Faaliyetlerini o ülkelerin istihbaratları belirlemekte, finansa etmektedir. Bu örgütler eskiyenlerin yerine yenilerini getirmekte mahirdirler. Türkiye bir zamanlar Sağ-sol çatışmaları ile nice evlatlarını yitirdi, maddi hasara uğratıldı, manevi ızdırapları halen devam eden acı olayları yaşadı. Ardından ASALA Ermeni Örgütünün dış temsilciliklerimize saldırıları başlatıldı. Peşinden PKK sahneye sürüldü.

Mesela dünya için El Kaide icad edildi. Şuna dikkat etmeli: "Bir örgütün dünyaya mağaradan şekil verdiğini kabul etmek elbette çok saçma. Terörü devletler yapıyor. El Kaide CIA'nın kod adıdır." Bu örgütün siyasi hedefi nedir, var mıdır? Eylemlerinden en fazla kimler faydalandı, kimler zarar görüyor? Bunlar aralanması gereken satır başlıklarıdır. PKK da böylesine deşifre edilmeli ve özellikle Kürt vatandaşlarımıza anlatılmalıdır. Gerçekten aklı başında, sağ duyu sahibi hiçbir Kürt bu örgütün haklı olduğunu düşünmemektedir, eylemlerine prim vermemektedir. Doğu ve Güneydoğu'nun halkı vatanımıza ve Türk Milletine candan bağlıdır, samimidir. Bunun ayırt edilmesi gerekir.

"Federal çözümden, demokratikleşmeden, federal cumhuriyetten, Diyarbakır büyük ortadoğunun parlayan yıldızı olacaktır" yollu sözlerin nereye gideceğini bir devlet idarecisi bilemiyorsa Türkiye ve Türk Milleti'ne acımak gerekiyor. Böyle gidişin hayra alamet olmadığını ısrarla söylüyoruz.

ABD'nin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Adam Ereli: "...ABD, Irak ve Türkiye olarak terörizmle mücadele hakkında görüşmeler yaptık. Daha çok PKK konusunda görüştük, konuştuk ve bu terörist örgütün, Irak'ın topraklarını kullanarak Türkiye'ye saldırılarının engellenmesinde birlikte nasıl çalışacağımızı tartıştık..." diyor. Siz bize karışmayın yeter, biz terörün üstesinden nasıl geliriz size de gösteririz, dünyaya da. Yeter ki gölge etmeyin. PKK artık Irak topraklarını değil, Kürdistan topraklarını! kullanarak eylemlerine başlamıştır. Türkiye uyumaya devam etsin. İsrail ve ABD'nın desteği ile yakın bir zamanda Kürt Otonom Bölgesi tam bağımsızlık için Birleşmiş Milletler Teşkilatı'na müracaat eder.

Kendinizi kandırdığınız yeter, artık bu milleti kandırmayın, cebinden ve kanından beslenmeyin.

Burnumuzun dibinde PKK'nın da yuvalandığı bir Kürt devletçiği doğuyor, bunun bütün ihtiyaçları Türkiye üzerinden karşılanıyor. Habur Kapısı Kürtlerin tam bir geçim ambarı durumundadır. Habur kapısının kapanması gündeme geldiğinde Türkiye'deki mutemet adamlar feryadı basarak "Habur kapatılamaz" diyorlar. Kapat kapıyı bakalım ne yapacaklar. Ama Türkiye'nin asıl sıkıntısı adam gibi adamların yokluğudur.

"PKK terörist örgüttür." Bunu ABD de söylüyor. Ama Kürtler tarafından tamamen işgal edilen Kerkük'te sekiz tane PKK bürosu bulunmaktadır. Bu şehir Amerikan işgal güçlerinin kontrolü altında bulunuyor. PKK bu ilde bayrak açıyor. Ses-soluk, gören-duyan yok! Barzani'nin peşmergeleri burada silahlı olarak dolaşıyorlar. Teröristler silahları ile birlikte ABD, İngiltere ile birlikte yaşıyorlar. "Stratejik ortağımız, dostumuz!" ABD Türkiye'ye her türlü desteğe hazır olduğunu söylüyor. Ne güzel dostluk değil mi? Böyle dost varken düşmana ne gerek var. Bu günkü yönetim batıya bu kadar bağlılığın, PKK karşısındaki teslimiyetçi tavrının karşılığını ağır faturalarla ödeyecek ve bu millete de acılarla ödettirecektir.

Türkiye'de Kürt meselesi yoktur ama bir terör meselesi vardır, böyle giderse de devam edecektir. Demirel'in "Kürt realitesi, Kürt meselesi aynı şeydir." mantığı ile meseleler çözülemez ve üstesinden gelinemez.

Türkiye içte ve dışta oyalanıyor, kan kaybettiriliyor. Herkes topu başkalarına atıyor. Yanlışlar devam ediyor. Millet uyuyor.

ABD, bölgede Türkiye'ye yönelik uygulamalarında oyalama taktiği uyguluyor, zaman kazanıyor, Kürdistan'ın sağlam temeller üzerinde(!) kurulmasına çalışıyor, İsrail'e rahat nefes aldırıyor, Türkiye bunları kabule zorlanıyor, maalesef kabulleniyor. Kerkük göz göre göre satılıyor! Son haftalarda daha yoğun bir Kürt göçü ABD'nin onayı ve desteği ile şehre getiriliyor. Bir Kürt peşmergenin şu ifadesinin altını çizmek gerekiyor: "Amerikan askerleri ve Kürt partileri tarafından emir verildi, Kerkük'e gelmemiz istendi." İşte böyle, anlaşıldı mı? Türkiye baskı altında tutulacak, İran'ın işgali için istihbarat çalışmaları yapılacak, petrol kuyuları sağlam kaynaklar tarafından kullanılarak bir kısım gelirler Kürtlere aktarılacak.

PKK, Peşmergeler ve ABD askerleri birlikte hareket etmektedirler. PKK militanlarının ülkemiz topraklarında kullandıkları patlayıcı maddelerin Amerikan ordusu tarafından kullanıldığı ve onlardan temin edildiği biliniyor.

İmralı'da beyler gibi ağırlanan Apo, örgüte talimatlar yağdırmaktan geri durmuyor. PKK'nın Amerika tarafından Türkiye üzerindeki baskıların artmasına "evet" diyor bir pazarlık yapmayı istiyor "ABD, PKK'yı Türkiye'ye karşı kullanıyor. Bunun bedelini Türkiye ağır öder. Beni serbest bırakırsanız, PKK'yı ABD'nin kontrolünden çıkarır, Türkiye'nin kontrolüne veririm..." (Özgür Gündem, 6.8.2005)

Apo yakalanıp Türkiye'ye getirildikten hemen sonra dikkatlerden kaçan bir cümle söylemişti. "Bana verilen rolü oynadım." Türkiye'nin yıllanmış başbakanı Ecevit ne söylemişti?: "Apo'nun Türkiye'ye teslim edilmesi, ABD ile olan ilişkimizin bir sonucudur." Bu ilişkiler! sistemli bir şekilde devam ediyor. İşin sonuna doğru gelirken Türkiye yaptığı stratejik hatalarla akıl almaz bunalımlara sürüklenmektedir.

Neler oluyor? Yahudi asıllı William Safire kaleme aldığı bir yazısında Türkiye'ye biçilen rolü şu cümlelerle ifade ediyor: "Türkiye'ye PKK'nın kellesi hediye edilmeli, karşılığında da Kuzey Irak'taki Kürt devletini kabul etmesi istenmeli!..." Olayları takip edenler adım adım hedefe yaklaşıldığını görmektedirler. Kürt devletinin adımlarının seslerini sadece Türkiye'yi yönetenler duymuyorlar. Şimdi bay-bayan Ecevitler feryad ediyorlar. "Türkiye bölünmeye doğru gidiyor, üniter devlet yapımız yok ediliyor, gerekirse bayrağı elimize alır tek başımıza mücadele ederiz." Apo işi bittikten sonra yakalanıp paketlenerek Türkiye'ye ABD tarafından teslim ediliyor. Aynı günlerde Bay Ecevit'in şöyle bir demeci vardı. "Kuzey Irak'ta çağdaş bir devlet kuruluyor!..."

ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral John Shalikashvili'ye İncirlik Üssü'nde bir subayın verdiği brifingin satır aralığında!: "PKK'nın görevi Kürt devletinin kuruluş süreci boyunca Türkiye'yi angaje tutmaktır..."Mesele anlaşılmıştır sanırım. Büyük Ortadoğu Projesi'nin önemli bir ayağı olarak PKK'nın pazarlandığını görmekteyiz. Bu projenin en önemli engeli Türkiye'dir. Büyük İsrail için adımlar birer birer atılıyor, hedefe ilerleniyor.

PKK ile mücadelede Türkiye tamamen yalnız kalmıştır. Yıllardır İran ve Suriye ile ortak tavır takınma, birlikte hareket etmek fikri ve isteği hep neticesiz kalmıştır. İran şimdi batı bölgesine 100 bin kişilik askeri birlik göndermiştir, terör faaliyetlerine karşı, çatışmalar olduğu bildirilmektedir. Suriye'nin doğusu Kürtlerin kesif yoğun olduğu bölgelerdir, bir kürt isyanı provası yapılmış, Suriye güçleri tarafından bastırılmıştır ki Hafız Esad zamanında PKK en üst düzeyde barındırılıyordu, ağırlanıyordu, eğitiliyordu, korunuyordu. Şimdi tehlikeyi anlamış bulunuyor. Türkiye ile birlikte nasıl hareket edecekler bundan sonra göreceğiz.

PKK ile mücadele konusunda Amerikalı yetkililerle daha önce yapılan görüşmelerde Kandil Dağı'ndaki teröristlerden bahsedilmiş, ABD'den yakalanan 150 PKK'nın Türkiye'ye teslim edilmesi istenmesine rağmen aradan geçen iki yıl, teslim edilmemiş. İşte dostluk!, işbirliği! müttefiklik! stratejik ortaklık! PKK hakim olmaya çalıştığı bölgelerde adeta mayın tarlaları ile eylemlerini sürdürüyor.

Askere ve güvenlik güçlerine terörle mücadelede tam yetki verilmelidir. Avrupa'nın terörle ilgili yasası tamamen alınmalı ve uygulanmalıdır ki sesleri çıkmasın, yapılanlar karşısında bahaneleri kalmasın. İngiliz Polisi İsraillilerin telkiniyle terleyenlerin bile vurulması eylemine başlamıştır.

AB de Kürt kartını kullanarak Türkiye'yi parçalamak istemektedir. Eğer yeniden teröre karşı etkili yöntemler kullanılmaz, bölücü terör faaliyetleri önlenmez, siyasi, iktisadi mekanizmaları devletimiz aleyhine kullananların ipi çekilmezse bir iç savaşın çıkması kaçınılmaz olur. Bunun neticesini kestirmek zordur. Biz vatanımıza ve milli bağımsızlığımıza, bayrağımıza sahip çıkmak zorundayız. Bunu karşılık beklemeden, yönetim hastalığına tutulmadan, kimsenin esiri, kölesi olmadan, mankurtlaşmadan, beyinlerimizi kiraya vermeden yapmalıyız. AB Türkiye'ye çok çeşitli dayatmalarda bulunuyor. Bunların kabulü imkansızdır. Ama Avrupa Birliği'ne girmek için sara nöbetleri geçirenler verecekleri bir şeyleri kalmayınca vatanımızı pazarlamanın peşine düştüler. Türkiye çok çetin bir dar boğaza sokulmaktadır. ABD ile AB aynı paralelde PKK destekçiliği yapmaktadır.

"...Basında 'CIA Peşmergeleri' denilen grup ne oldu? Bugün PKK'nın C-4 patlayıcılarla, elektronik bomba düzenekleri ile eylem yapmasını kim sağladı? Guam'daki CIA peşmergelerinin eğitimi 2003 yılının başında bitmiş ve Irak'ın işgali ile birlikte bunlar Amerikan üniformaları ile Kuzey Irak'a getirilmişti. Bu gün ülkemizde patlayan bombaları bu ekipler, Kandil dağı'ndan gelen teröristlere eğitim vererek yaptırmaktadır.

Hani Saddam ile Barzani 1996 yılında işbirliği yapmış, ABD ortada kalan binlerce CIA peşmergesini Silopi üzerinden Guam adasına taşımıştı. Bunların bir kısmı ABD'ye götürülmüş, bir kısmı Guam arasında kalmış ve gerilla eğitimi görmüştü... İşte o peşmergeler şimdi Kürdistan'ı kuruyor..

...

Şimdi sizlere soruyorum: 36. paralelin üstünü güvenli bölge ilan ederek ve Saddam'ı Kürtlerin üzerine saldırtarak, bölgede bir kürt devleti çekirdeği oluşturan kimdir? Türkmenler'in yoğun olduğu Musul, 36. paralelin üstünde olduğu halde, bölgeyi Saddam'a bırakan kimdir? 36. paralelin altında olduğu halde Süleymaniye'yi Kürtlere bırakan kimdir? ABD değil midir?

Florida'daki komutanlıkta, Mersin'den Ağrı'ya kadar, Ağrı'dan Körfez'e kadar olan toprakları Büyük Kürdistan olarak gösteren haritalar altında savaş planı yapanların; 5000 peşmergeyi önce Guam adasında, sonra Macaristan'da aynı haritalar altında eğitip, Amerikan askeri üniforması giydirerek İskenderun açıklarındaki gemilerde bekletenlerin, Türkmenler'e ne faydası olur? Bu haritaları gerçekleştirmek için çalışan ABD ile Türkiye, hangi koordinasyon için çalışabilir?

ABD, 20. Yüzyılın başında İngiltere'nin hazırladığı, şimdi Bernard Lewis'in ABD'ye kabul ettirdiği, dörtlü konfederasyon modelini uygulamaya çalışıyor... Rodop Dağları'ndan Tanrı Dağları'na kadar uzanan bölgede 4 federasyon kurup, bunu bir konfederasyonla birleştirerek yönetmek istiyorlar..." (Arslan Bulut, "Meseleyi Baştan Ele Almak", Yeniçağ, 10.08.2005)

Acı ama gerçek. Bugünkü kafa ile, yönetim anlayışı ile Türkiye'nin meselelerinin üstesinden gelmek mümkün değildir. Millet millî şuuru sahiplenmeli, kendi değerlerini canından aziz bilmeli ve iradesini İslâm imanı'yla yoğurmalıdır ki yarınlarını kurabilsin, önüne kurulan tuzaklardan kurtulabilsin.


  Önceki Sonraki