Tahtta çok kısa bir süre kalan I. Mustafa’nın yerine Kösem Sultan’ın oğlu, II. Osman’ın üvey kardeşi IV. Murad geçti. Bu defa 2 milyon altın cülûs bahşişi dağıtıldı.
Sultan I. Ahmed zamanında padişahlık hazinesinde 50 milyon altın vardı. Ancak bu meblağ bir buçuk yıl içinde çar-çur edildi. Padişahlar’ın ikişer defa tahta geçme dönemi başladı. Her geçişlerinde orduya cülûs dağıttılar. IV. Murad zamanında ise dağıtılacak altın bulunamadığından saraydaki kap-kacak toplatılıp sikke kestirildi. Zira bahşiş padişahların devlet hazinesinden değil kendi hazinelerinden dağıtılıyordu. IV. Murad’ın yaşı ise 11’di. Devleti Kösem Sultan’la, Sadrâzam Recep Paşa idare ediyorlardı. 20 yaşına girince yıllardır süren yeniçeri ayaklanmasını bastırdı. Devlet işlerini karıştıran annesini uzaklaştırdı. Anadolu’da birçok ıslahat yaparak zorbalığı önledi. Zulmetmiş olanların cezasını verdi. Hırsızları yakalattı. Tütün yasağı, içki yasağı koydu. Kahvehaneler askerlerin gelip politika yaptığı yerler olduğu için yok edildi. Devlet otoritesini sağlamlaştırmak için çok ciddi kurallar koydu. Osmanlı tarihinde ilk defa bir Şeyhülislâm’ı idam ettirdi. Ulemayı korkuttu. Meyhaneleri kapattı, yeniçerileri kontrol altına aldı.
IV. Murad orduyu toplayıp, ordunun başında sefere çıktı. Revan’a sefer yaptı. Anadolu’dan geçerken bütün asiler bu esnada cezalandırıldı, Revan alındı.
Daha sonra tekrar sefere çıktı ve Bağdat’a gelene kadar Anadolu’da ıslahatlarda bulundu. İran’la savaşılarak Bağdat alındı. On altı yıl süren savaş sona erdi ve uzun süre İran’la savaşılmayarak doğal sınırlar çizilmiş oldu.
IV. Murad, devlet nizamını korumak için hiçbir şeyden çekinmemiş, suçluları hiç affetmemiş ve cezalarını hemen vermiştir. Bozulmuş devlet nizamını tesise çalışmış fakat ömrü buna kifayet etmemiştir. Orduda müthiş bir disiplin sağlamış, askerlerle birlikte sefere çıkmış; eşkiyanın, hırsızın kökünü kazımış, asayişi sağlamaya çalışmıştır. Bu dönemin tarihçisi, onun Yavuz Sultan Selim’e benzediğini söyler.
Boş aldığı hazineyi doldurarak teslim etti. Padişah hazinesinde 15 milyon altın bıraktı. Bir o kadar da akçe ile doldurmuştu. Çok güçlü ve kuvvetli bir padişahtı.
Sultan İbrahim tahta geçti, ancak pek başarılı olamadı. Kösem Mahpeyker Valide Sultan tekrar yönetime ortak oldu, (Valide Sultanlık padişahlıktan sonra âdeta ikinci makam haline geldi.) O da annesini uzaklaştırmak istedi, hatta annesini Kıbrıs’a süreceğini söyledi ve saraydan uzaklaştırdı. Vezîriâzam, Kara Mustafa Paşa idi. Vergiler ve diğer gelirleri tanzim ederek bütçede israfı engelledi. Saray harcamalarını asgariye indirdi. Bu sayede pek çok düşman kazanmış oldu. Kösem Sultan İbrahim’in yanında bulunan Cinci Hoca ve Silahtar Yusuf Paşa ona düşmanlardı. Sonunda, ekonomi alanında çok başarılı olan Mustafa Paşa öldürüldü.
Bu dönemde israf son haddine vardı. Sarayda entrikalar dönmeye başladı. Sultan İbrahim, Kösem Sultan’ın isteğiyle tahtan indirilerek yerine 6 yaşındaki IV. Mehmet tahta geçirildi.
Na’îmâ’nın ifadesine göre; Sultan İbrâhim aslında iyi niyetli bir pâdişah olmasına rağmen zamanla devlet işleriyle ilgilenmez olmuş ve bu yüzden adam kayırma, rüşvet ve israf son haddini bulmuştu. Beytü’l-mâl ve hazînenin tükendiğini ve devletin hızla yıkıma doğru gittiğini gören kazasker Kara-çelebizâde Abdülâziz Efendi, bazı devlet adamları ve ocak ağaları ile görüşerek Sultan İbrâhim’e tahttan indirildiğini tebliğ etti.
Bunun üzerine Sultan İbrâhim; “Bre hâinler! Bu nasıl işdür? Ben her birinize ihsânlar itmedüm mü? Şimdi hevânıza tâbî olmadığum içün beni kaldırmak tedârikini gördünüz! Ben pâdişâh değil miyim, bu ne demekdür?” diyerek hışımla haykırınca, Kara-çelebizâde Abdülâziz Efendi de pâdişâha aynı sertlikle, şanlı devletin içine düştüğü içler acısı durumu ortaya koyan şu sözleri söyledi:
“Hayır pâdişah değilsün! Umûr-u şer’iyye ve dîniyye’ye ‘adem-i takayyüdle (şer’î ve dinî işlere kayıtsız kalmakla) cihânı harâba verdinüz; vaktınızı keyf ve gaflet ile geçirüp rüşveti fâş (alenî) ve zâlimleri âleme musallat ve Beytü’l-mâl’i isrâf ve itlâf (bir hayli telef) etdiniz!” (Na’îmâ, “Târîh-i Na’îmâ”, c. 4, s. 326-327.)