Mekke-i mükerreme döneminde nâzil olan ilk Sûre-i şerif’lerdendir. Ancak hepsi bir defada inmeyip, 20. Âyet-i kerime daha sonraları inmiştir. Yirmi Âyet-i kerime, iki yüz seksen beş kelime ve sekiz yüz otuz sekiz harften müteşekkildir.
Birinci Âyet-i kerime’de Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e: “Örtüsüne bürünen!” diye hitap edildiği için, bu mânâya gelen “Müzzemmil” kelimesi bu Sûre-i şerif’e isim olmaktadır. “Müzzemmil” bu sebeple de onun isimlerinden bir isim olmuştur.
Bu mübârek Sûre-i celîle Resulullah -salallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in her şeyden ilgisini keserek Allah-u Teâlâ’ya yönelişini, O’na itaatini, gece ibadetini, Kur’an-ı kerim âyetlerini okuyuşunu ele almaktadır.
Sûre-i şerif Allah-u Teâlâ’nın Resulullah Aleyhisselâm’a olan en güzel hitabı ile başladıktan sonra; geceleri Teheccüd namazı kılmasını, Kur’an-ı kerim’i tertil üzere okumasını, büyük sorumluluk için kendisini hazırlamasını emir buyurduğunu beyan etmektedir.
Her hususta Rabb’ine ilticâ etmesini, her türlü tedbiri aldıktan sonra yardımı O’ndan dilemesini, müşriklerin eziyetlerine karşı sabretmesini tavsiye ettiğini açıklamaktadır.
Resulullah Aleyhisselâm’a karşı çıkanlar ikaz ve tehdit edilmekte, iman ve itaat etmedikleri takdirde kıyamet gününde şiddetli azap görecekleri hatırlatılmaktadır.
Allah-u Teâlâ Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-ini büyük emaneti taşımak için hazırlamıştı. İslâmiyet’in doğuşunun ilk yıllarında o seçkin Peygamber’i tanıtmak ve gizlilikten açığa çıkarmak üzere Âyet-i kerime’lerinde şöyle buyurdu:
“Ey örtüsüne bürünen (Resul’üm)!” (Müzzemmil: 1)
Artık istirahat zamanı geçmiş, bu ağır yükü yüklenme zamanı gelmiştir.
“Gecenin bir kısmı hariç olmak üzere kalk!” (Müzzemmil: 2)
Gecenin o derin saatlerinde Rabb’ine ibadet et ki, ilâhî vazifeye hazırlanasın.
“Gecenin yarısında.” (Müzzemmil: 3)
Kalkılacak miktar gecenin yarısıdır. O zaman içinde kalk, namaza niyaza devam et! Yarısında ibadet etmek, çoğunda ibadet etmek gibidir.
“Yahut ondan biraz eksilt.” (Müzzemmil: 3)
Yarısından az kalk. Bu eksiltme gecenin üçte birinden fazla olmasın.
“Veyahut üzerine biraz artır.” (Müzzemmil: 4)
Yarısından fazla uyanık bulun ki, bu da üçte ikisi kadar olabilir.
Allah-u Teâlâ Habib-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-ini bu hususta serbest bırakmıştır. Gecenin yarısı tercih edilmiş, bunun biraz azı veya çoğu hususu ona bırakılmıştır.
“Kur’an’ı ağır ağır, tane tane, tertil üzere oku!” (Müzzemmil: 4)
Harflerin dahi anlaşılır şekilde okunması emredilmektedir. Öyle ki onu dinleyen, bütün kelimelerini tek tek anladığı gibi mânâ ve hakikatlerini düşünebilsin.
Tertil’den maksat, Kur’an-ı kerim’i okurken kalbin huzur içinde olmasıdır.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Kur’an-ı kerim’i harf harf, yani ağır ağır okur ve harfleri iyice çıkarırdı. Her rahmet âyetini okuduğunda durur ve onu isterdi. Her azap âyetini okudukça da durur ve ondan Allah-u Teâlâ’ya sığınırdı.
“Doğrusu biz sana ağır bir söz vahyedeceğiz.” (Müzzemmil: 5)
Dayanılması ve uygulaması çok zor olan büyük bir kelâmı üzerine indirip tatbikini ve uygulamasını sana emredeceğiz. Sana yüklediğimiz ağır sözü taşıyabilmen için sende tahammül gücü gelişsin.
Bundan sonra, Allah-u Teâlâ geceyi ibadetle geçirmenin faziletini beyan ve teşvik etmek üzere şöyle buyurdu:
“Şüphesiz ki gece kalkıp ibadet etmek daha tesirli ve o zaman okumak daha elverişlidir.” (Müzzemmil: 6)
Çünkü geceleri sesler sakinleşir, hareketler kesilir, gürültüler yatışır. Kalp huzuru ancak bu anlarda temin edilir.
Âyet-i kerime’lerde geçen gece kalkma emri Teheccüd namazı içindir. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e farz, ümmet-i muhteremesine ise nafile olarak emredilmiştir.
Gece ibadete kalkmak müminin ihlâsındandır. Çünkü gece yapılan ibadet gösterişten uzaktır.
“Çünkü gündüz, seni uzun uzun alıkoyacak işler vardır.” (Müzzemmil: 7)
Dolayısıyla ibadet için boş vakit bulamazsın.
Gecenin sükûneti içinde kılanan Teheccüd namazı bir mümin için mutlaka lüzumludur. Velev ki bir koyun sağacak kadar olsun. Bu namaz ibadetlerin en efdali ve en meşakkatli olanıdır. Çünkü gece uyku ve dinlenme için yaratılmıştır. Gece ibadete kalkmak nefse daha ağır ve zor gelir. Amellerin en efdali ise en güç olanıdır.
Allah-u Teâlâ diğer bir Âyet-i kerime’sinde
“Resul’üm! Gecenin bir kısmında uyanıp, sırf sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere Kur’an ile gece namazı kıl.” buyuruyor. (İsrâ: 79)
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- gece namazlarında iki ayağı şişinceye kadar ayakta dururdu. Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz bir gün kendisine:
“Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını mağfiret etmişken, niçin bu kadar zahmet çekiyorsun?” deyince şöyle buyurdu:
“İşte bu gufrân-ı ilâhî’ye karşı şükreden bir kul olmayayım mı?” (Buhârî)
Teheccüd namazı çok faziletlidir. Hadis-i şerif’lere göre, farzlardan sonra en kıymetli namazdır.
Sâlih kulların âdetidir. İnsanı Allah’a yaklaştırır. Günahlara kefarettir, günah işlemekten alıkoymaya sebeptir. Bedenî ve ruhî hastalıklara şifâdır.
Allah-u Teâlâ Secde sûre-i şerif’inin 16 ve 17. Âyet-i kerime’lerinde, Furkân sûre-i şerif’inin 64. Âyet-i kerime’sinde Teheccüd’e kalkanları medh-ü senâ etmektedir.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde buyururlar ki:
“Bir erkek, gecenin bir vaktinde karısını uyandırır da her ikisi namaz kılarsa, çok zikreden erkekler ve kadınlar arasına yazılırlar.” (Ebu Dâvud)
Bu namazı kılanlar, hamama girip yıkanmış gibi olurlar. Tesbih namazı kılanlar ise, hamamda yıkanıp keselenenlere benzerler. Şu kadar var ki, yapılan bütün işler ilâhî ahkâm dâiresinde olmalıdır.
“Git kalp kapısında dur ki, o saray güzeli,
Ya seher vakti gelir, ya da gece yarısı.”
Gündüzün meşguliyeti anlatıldıktan sonra Allah-u Teâlâ Zikrullah’ı emir buyurmuş, dünya işleriyle meşgul olurken Zât-ı akdes’inin hiçbir hâl ve ahvâlde unutulmamasını Âyet-i kerime’sinde beyan etmiştir:
“Rabb’inin adını zikret ve her şeyi bırakıp yalnız O’na yönel.” (Müzzemmil: 8)
Dünya işlerinden ihtiyacın kadarını yapıp, meşguliyetlerini bitirince kendini her şeyden çekerek Rabb’ine teveccüh et, samimi bir şekilde O’na ibadet için vakit ayır. Dünya alâkaları gönlünü aslâ meşgul etmesin. Her an O’nu zikretmeye devam ederek kalbini nurlandır. İhlâs ve sadâkatle yolunda bulun. O’nunla olmaya bak!
Allah-u Teâlâ’yı tesbih edip şanına lâyık olmayan vasıflardan tenzih eden, O’nu kemâl ve cemâl sıfatları ile vasıflandıran bir müslümanı; umulur ki Allah-u Teâlâ ahlâk-ı zemîmelerden, hayvanî sıfatlardan temizler.
Bu Âyet-i kerime’de Usûl-i aşere’den Uzlet’e işaret vardır.
Uzlet; halkla ilişiği kesip Hakk’la olmak, huzur içinde ibadet, tezekkür ve esrâr-ı ilâhî’yi tefekkür için tenhayı seçmek demektir.
Uzlet; farz ve fazilet olarak ikiye ayrılmıştır. Farz olan uzlet, şerden ve şerli kimselerden; fazilet olan uzlet ise, lüzumsuz ve faydasız işlerle bunları âdet hâline getirmiş kimselerden uzak durmaktır. Halktan uzak olan Hakk’a yakın olur.