5 ve 13 Eylül tarihinde yazılan iki adet iltifatlı mektubunuzu alıp okuyunca gönlüm hoş oldu. Sizin gönlünüz de şâd olsun. Geçen hafta taşrada bulunduğumdan cevap veremedim. Affınızı istirham ederim.
Faziletli Hoca Yektâ Efendi ile sâir kıymetli ihvânıma vâkî’ olan ziyaretinizden memnun oldum. Hepinizin sıhhat ve afiyet müjdesinden Hakk Teâlâ Hazretleri’ne hamdettim. Günah sahiplerinin bir saat önce ölmesi maslahat olduğu gibi mânevî saâdet erbâbının da bir dakika yaşaması menfaattir. Cenâb-ı Hakk’ın zikir ve fikriyle ihyâ olan vakitler umumi dirlik ve düzenliği sağlayacağından ve tarikat ihvanının sıhhat, afiyet ve tam muvaffakiyeti için dua etmek gerektiğinden sağ oldukça bu temiz vazifeyi yerine getirmeye çalışacağım tabiîdir. Mevlâm cümlemizi ve cümlenizi muvaffak buyursun.
Pervane gibi mânevî ışığınızın etrafında bulunan ve bir saniye ayrılmasını arzu etmeyen iştiyaklı ruhaniyetimizin rüya âleminde faziletli Hacı Hüseyin Efendi Hazretleri tarafından görülüp size haber verildiğini ve sonra da teveccüh saçan gözlerinizin önünde bunun varlığını ispata muvaffak olduğunuzu müjdelemiştiniz. Ne mutlu! Ruhaniyetin bu gibi muvaffakiyetler elde etmesinin tebrike lâyık olduğu açıktır. Yalnız cismaniyetin kıskançlığından veya gıptasından bir türlü yakasını kurtaramıyor.
Cenâb-ı Hakk ve Feyyâz-ı Mutlak Hazretleri ruhaniyete ihsan buyurmuş olduğu ziyareti cismaniyete de ihsan buyursun. O biçâreyi de maksatlarının en yücesine nâil eylesin, âmin.