Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
EVLİYÂ-İ KİRAM -kaddesallahu Esrârehüm- Hazerâtı’nın “Hâtemü’l-Evliyâ” Hakkındaki Beyan ve İfşaatları (47) - “Hasan Sezâî-i Gülşenî -Kuddise Sırruh-” - Ömer Öngüt
“Hasan Sezâî-i Gülşenî -Kuddise Sırruh-”
EVLİYÂ-İ KİRAM -kaddesallahu Esrârehüm- Hazerâtı’nın “Hâtemü’l-Evliyâ” Hakkındaki Beyan ve İfşaatları (47)
Dizi Yazı - "Hâtemü'l-Evliyâ" Hakkındaki Beyan ve İfşaatlar
1 Mayıs 2003

 

EVLİYÂ-İ KİRAM
-Kaddesallahu Esrârehüm- HAZERÂTI’NIN
“HÂTEMÜ’L-EVLİY” HAKKINDAKİ
BEYAN ve İFŞAATLARI (47)

HASAN SEZÂÎ-İ GÜLŞENÎ -kuddise sırruh-

 

1669 yılında Mora’da dünyaya gelen Hazret, Gülşeniyye tarikatı’nın ikinci piri olarak tanınır.

Çocukluk ve gençlik yıllarını Mora’da geçirmiş, Venedikliler’in burayı işgal etmeleri üzerine on sekiz yaşında iken İstanbul’a hicret etmiştir.

Gördüğü bir rüyâ üzerine tasavvufa yönelerek, önce zamanın Gülşenî tarikatı şeyhi Mehmed Sırrı -kuddise sırruh- Efendi’nin hizmetine girmiş, şeyhinin kısa bir süre sonra vefatı üzerine de postnişîn Mehmed Lalli -kuddise sırruh- Efendi’ye intisap etmiştir. Hazret, şeyhi hayatta iken önceleri başka bir dergâhın postnişinliğine tayin edilmiş, vefatından sonra ise otuz beş yıl kadar şeyhinin makamında vazifesine devam etmiştir.

1737 senesinde yetmiş bir yaşında iken vefât eden Hasan Sezâî -kuddise sırruh- Hazretleri, vasiyeti üzerine Edirne’deki dergâhının cümle kapısının sağ tarafına defnedilmiştir.

Türbesi Edirne’nin günümüzde en çok ziyâret edilen türbeleri arasında yer almaktadır.

Büyük kısmı tasavvufî mevzularla ilgili olan şiir, kaside ve gazellerini toplamış olduğu “Divân”ının yanında, bazı devlet büyüklerine ve müridlerine yazdığı mektuplardan oluşan “Mektûbat” adında, nesir tarzında bir eseri daha vardır.

 

Mertebeleri Hatmeden Evliyâ:

Hasan Sezâî -kuddise sırruh- Hazretleri “Divan” isimli eserinde Hatem’ül-enbiyâ olan Muhammed Aleyhisselâm’dan bahsederken, veliler arasında onun vekâletini taşıyacak olan bir kimsenin onun hâl ve gidişatı üzerinde yürüyüp, tıpkı onun gibi mertebeleri hatmedeceğini beyan buyurmuştur:

“İmkân-ı nakde vâcip urup nâmın ibtidâ,
Ağâzı râyiç eyledi encâmın ibtidâ,
Reftârına çıksa bir kimse sa’y ile
Hatmü’l-merâtib oldu, çû pür-kâmın ibtidâ.”

“Onun yerini bir vekilin alması gerekince,
Sondaki baştakinin üstünlüğüne kavuşur.
Sülûkuna çıksa bir kimse sür’atle,
Onun zevkiyle dolduğu gibi, mertebelerin de Hatm’i olur.”

(Sezâî-i Gülşenî Divanı; s. 31, trc. Ş. Çelikoğlu)

Kabr-i Şerifi


  Önceki Sonraki