Toplantılar; insanların belli bir zaman aralıkları ile, bir şeyler öğrenmek, duymak, görmek, paylaşmak ve kaynaşmak amacı ile bir araya geldiği, kiminin hasretle, iple çektiği günlerdir.
Çocuklar her yerde çocukluklarının gereğini yaptıkları için özellikle dini maksatlı toplantılarda ortamın ahengini ve huzurunu bozarlar. Huzuru, ahengi bozmak istemeyen anneler ise bu tür toplantılardan uzak kalırlar.
Dini toplantılar hem bir manevî feyiz, hem de bir eğitim yeri oldukları için hiç olmazsa genç hanımların kendi aralarında yaptıkları küçük toplantılarda çocuklu anneler ve tabii ki çocuklar düşünülerek düzenlemeler yapılabilir, bu hanım kardeşlerimizin bu tür ortamlardan uzun süre uzak kalmalarının önüne geçilebilir.
Unutulmamalıdır ki bu tür toplantıları sadece kendimiz için değil, çocuklar için de bir eğitim yeri haline dönüştürebiliriz. En azından çocukları düşünerek bazı düzenlemeler yapabiliriz.
Şu acı bir gerçek ki, günümüzde yapılan dini toplantılar çocuk açısından sağlıklı bir şekilde yapılmamaktadır. Bir toplantı düşünün; bir odaya hanımlar toplanmış. Bir odaya da çocuklar. Saatlerce sessiz olmaları, yerinden kalkmamaları ve odadan çıkmamaları için ikaz edilen ve yeri geldiği zaman dayak ile tehdit edilen çocuklar düşünün. Bu durum çocuklarımızın bilinçaltında farkında olmadan çok tehlikeli bir fikir yerleştirecektir. Dinimizi öğrenmek, zikir fikirle meşgul olmak için yaptığımız toplantılar çocuklar tarafından sıkıcı saatler olarak algılanacaktır. Ebeveynler olarak bu nedenle bilinç altının boş ve taze olduğu o küçük yaşlara çok dikkat etmemiz gerekir.
İlk önce toplantı için ev seçiminde çocuklar için de uygun bir yer bulunmasına dikkat edilmelidir.
Küçük çocuklu, bebekli hanımlar uygun bir yere oturmalı, çocuklarının ihtiyaçlarını görmek için kalkmak gerektiğinde rahatsızlık vermeyecekleri en uygun yeri tercih etmelidirler. (Kapıya yakın bir yer gibi)
Dini toplantılarda ruhunu doyurmak için bir araya gelen hanımlar bir odada manevi sohbetlerle meşgul iken başka bir odada kendi başlarına bırakılan çocuklarımızın pokemon, digimon gibi oyunlarla meşgul olması muhtemeldir. Halbuki bir araya gelmiş çocuklar, daha büyük bir şevkle öğrenirler, bu da onlara manevî bir şeyler öğretmek için bir fırsattır. Her seferinde dönüşümlü olarak bir kişi çocuklarla ilgilenebilir. Pokemon, digimon gibi uçma hayalleri kuracaklarına, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’i miraca çıkaran-uçuran Burak anlatılabilir, kendi aralarında Örümcek Adam’ı anlatacakları yerde biz onlara Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’i mağarasının önüne ağ örerek saklayan örümceğin hikayesini anlatabiliriz. O gün çocuklarla ilgilenecek olan kişi çocuklar için hazırlıklı olarak gelip, çocuklarla ilgilenebilir ve onların da dini eğitimlerine böylece katkıda bulunabilir.
Bunun haricinde kağıt ve boya kalemleri ile çocuklar oyalanabilir. Sıra ile çocuklara abdest alma hareketleri öğretilebilir.
Bunun gibi her anne, her abla çocuklarla ilgilenirken onları eğlendirmenin ve bir şeyler öğretmenin değişik yollarını bulabilir.
Çocuklarla ilgilenirken “Çocuğu olan onunla çocuklaşsın.” Hadis-i şerif’inde işaret edildiği üzere onların seviyesine inmekte büyük faydalar vardır.
Çocuklarla ilgilenen kimse kendisinin o günkü manevi sohbetten nasip alamadığını düşünmemelidir. Hazret-i Ali -r.a- Efendimiz “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” buyurmuşlardır. Bunu düşünürek günahsız çocuklarımıza bir şeyler ekebilmenin mutluluğunu yaşamalıyız.
Toplantılar ve çocuklar olarak da konuyu genellemek aslında pek doğru değildir. Çünkü her yaşın yapabileceği şeyler farklıdır.
2 yaşındaki insan da çocuktur, 10 yaşındaki insan da çocuktur. 10 yaşındaki bir çocuk 2 yaşındaki bir çocuktan daha uzun süre sessizce oturabilir. Veyahut da 5 yaşındaki bir çocuk 1 yaşındaki çocuktan daha uzun süre susuzluğa dayanabilir. Bu nedenle 2 yaşındaki çocuğun manevi ders meclisine oturması pek isabetli bir karar olmadığı gibi, 9 yaşındaki çocuğun oturması ise son derece isabetli bir karardır.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
“Çocuklarınızı Peygamber’inize, ehl-i beytine ve Kur’an okumaya muhabbet gibi üç hasletle terbiye ediniz.” buyurmuşlardır.
O, insan hayatının her safhası için bir numunedir.
Ashab-ı kiram -r.a- Hazeratının çocukları Resulullah Aleyhisselâm’la beraber mescidde namaz kılmaya heves ederlerdi. Babaları onları ellerinden tutar, istifade edecekleri yerlere beraberlerinde götürürlerdi.
Resulullah Aleyhisselâm tuvalet alışkanlığı edinmemiş küçük çocukları ise mescide getirmenin doğru olmadığını “Çocuklarınızı mescidden uzak tutunuz” Hadis-i şerif’i ile bize bildirmiştir. Yine çocuğunun ağlamasına dayanamaz endişesi ile böyle kadınların bulunduğu namazları hafif tutar ve acele kıldırırdı.