Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
KISAS-I ENBİYA Aleyhimüsselâm - Hazret-i Yahya Aleyhisselâm (2) - Ömer Öngüt
Hazret-i Yahya Aleyhisselâm (2)
KISAS-I ENBİYA Aleyhimüsselâm
Dizi Yazı - Kısas-ı Enbiya
1 Şubat 2002

 

KISAS-I ENBİYA Aleyhimüsselâm

Hazret-i Yahya Aleyhisselâm (2)

 

Nübüvvet:

Allah-u Teâlâ daha doğmadan önce onun sâlih bir peygamber olacağını müjdelemişti.

O da babası gibi peygamberlik pâyesi ile şereflenmiş, Zekeriyâ Aleyhisselâm’ın;

“O, bana ve Yakup oğullarına mirasçı olsun!” (Meryem: 6)

Buyurarak Allah-u Teâlâ’dan istirhamda bulunmasının neticesi olarak kendisine veraset intikal etmiştir.

Âyet-i kerime’de:

“Zekeriyâ, Yahya, İsâ ve İlyas’a da yol gösterdik. Hepsi de sâlihlerdendi.” buyuruluyor. (En’am: 85)

Yahya Aleyhisselâm da babası gibi Musa Aleyhisselâm’ın şeriatını tebliğ etmekle emrolunmuştu.

Allah-u Teâlâ Tevrat’ı ciddiyetle mütalâa etmesini, ahkâmına riayette bulunmasını emrederek:

“Ey Yahya! Kitab’a kuvvetle sarıl!” buyurdu. (Meryem: 12)

İnsanların hidayete ermelerini gönülden arzu eden Yahya Aleyhisselâm hayatı boyunca Tevrat’ın hükümlerinin kavmi tarafından yaşanması için çalıştı. Daha sonra İsâ Aleyhisselâm’a İncil indirilince, İncil’in hükümlerinin neşrine gayret etti.

İsrailoğullarına yerini ve zamanını buldukça öğütlerde bulunur, onları Allah-u Teâlâ’ya itaata ve kulluğa davet ederdi.

 

Beş Emir:

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır:

“Allah-u Teâlâ Yahya Aleyhisselâm’a amel etmesi ve İsrailoğullarına amel etmelerini emretmesi için beş emir vermişti. Kendisi bu hususta biraz yavaş davranır gibi olunca İsâ Aleyhisselâm ona ‘Sen hem kendin amel etmek hem de amel etmelerini İsrailoğullarına emretmek üzere, beş şey ile emrolunmuştun. Bunu İsrailoğullarına ya sen tebliğ edersin, ya da ben tebliğ ederim.’ dedi.

Yahya Aleyhisselâm da ‘Ey Kardeşim! Sen bu vazifeyi yerine getirmekte şayet benden önce davranırsan yere geçirilmekten veya azaba uğramamdan korkarım.’ diye karşılık verdi ve İsrailoğullarını hemen Beyt-i makdis’de topladı. Mescid tamamen doldu. Allah-u Teâlâ’ya hamd ve senâ ettikten sonra sözlerine başladı:

‘Allah-u Teâlâ hem benim amel etmem, hem de size amel etmenizi emretmem için bana beş şey emir buyurdu.

Birincisi, kendisine hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ibadet etmenizdir.

Allah’a ortak koşan kimsenin misali şunun gibidir ki; bir adam kendi öz malından bir köle alıyor ve ‘Şu evim şu da işim, çalış ve bana öde!’ diyor. O köle ise çalışmasının kazancını efendisinden başkasına ödüyor. Hanginiz kölesinin böyle yapmasına râzı olursunuz? Şüphesiz ki Allah-u Teâlâ sizi yarattı ve rızkınızı da vermektedir. Öyleyse O’na hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ibadet ediniz.

İkincisi, namaz kılmanızı size emir buyurdu.

Namaza durduğunuzda yüzünüzü başka tarafa çevirmeyiniz. Bir kul yüzünü başka tarafa çevirmedikçe, şüphesiz ki Allah-u Teâlâ o kuluna yöneliktir.

Üçünçüsü, size orucu emretti.

Bunun misali, yanında güzel koku bulunan bir kimseye benzer. Bir topluluk içinde bulunduğu zaman, orada bulunanların hepsi o kokuyu duyarlar. Şüphesiz ki oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.

Dördüncüsü, size sadaka vermeyi emretti.

Bunun misali, düşmanın kendisini esir edip ellerini boynuna bağlayarak başını vurmak üzere iken ‘Beni öldürmemeniz için size fidye versem olmaz mı?’ diyen ve kendisini kurtarıncaya kadar az-çok fidye ödeyip duran bir kimseye benzer.

Beşincisi, size kendisini çok zikretmenizi emir buyurdu.

Bunun da misali, düşman tarafından süratle takip edilen, sonunda sağlam bir kaleye varıp sığınan, kendisini orada emniyete alan kimseye benzer. Aynı şekilde bir kul da kendini şeytandan ancak zikrullahla emniyete alabilir.” (Ahmed bin Hanbel ve Tirmizi)

 

Faziletler:

Allah-u Teâlâ Yahya kulunun fazilet ve meziyetlerini Âyet-i kerime’lerinde beyan buyurmuştur.

Rabbine gönülden bağlı idi. Daima O’na yönelir, O’nu gözetir, O’ndan korkar, her halükârda O’nun murakabasını duyardı.

Âyet-i kerime’de:

“Çok takvâ sahibi idi.” buyuruluyor. (Meryem: 13)

Ayrıca:

“Nezdimizden bir merhamet ve safiyet verdik.” (Meryem: 13)

Buyurarak iltifatta bulundu.

Allah-u Teâlâ’nın kuluna verdiği merhamet, şüphesiz ki merhametlerin en büyüğü en enginidir. O bir kuluna sâfiyet verirse, o kul sâfileşir. Sevdiği seçtiği kullarının arasına katılmış olur.

Yahya Aleyhisselâm muhterem bir babaya ve muhtereme bir anneye, yaşlı oldukları halde, bir ikrâm-ı ilâhî olarak bahşedilmişti. O ise bunu biliyor, onlara takatinin üstünde bir saygı ile itaatını ibraz ediyordu.

Nitekim Âyet-i kerime’de:

“Anne-babasına iyilik ederdi.” buyuruluyor. (Meryem: 14)

Gelecek nesillere ibret numunesi olmak üzere de şöyle buyuruluyor:

“İsyankâr ve zorba değildi.” (Meryem: 14)

 

Rabbânî Selâm:

Allah-u Teâlâ Yahya Aleyhisselâm’a hususi bir lütufta bulunmuş, selâm sıfatının tecellisini mazhar kılarak:

“Doğduğu gün de, öleceği gün de ve dirileceği gün de ona selâm olsun” buyurmuştur. (Meryem: 15)

Bu selâm Yahya Aleyhisselâm hakkında bir taltif-i ilâhidir. “Seyyid” olarak vasıflandırdığı kulunun şanına tazim etmiştir.

Bu üç vakit pek korkunç birer hayat merhaleleridir. Zira en âciz olarak dünyaya geldiği günde, yine en âciz olarak dünyaya veda ettiği günde ve herkesin hesap vermek için çıkacağı mahşer gününde selâmlanmaktan daha büyük taltif olamaz. Bu öyle bir lütuftur ki, dilediği kulunu bu ikramı ile lütuflandırır.

Ve bu lütuf kıyamete kadar devam eder.

 

Şehâdet:

İsrailoğulları gönderilen peygamberlerin bir kısmını yalanlıyorlar, bir kısmını öldürüyorlardı.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Gerçekten inanıyor idiyseniz, daha önce Allah’ın peygamberlerini neden öldürüyordunuz?” buyurmaktadır. (Bakara: 91)

Babasının sağlığında Yahya Aleyhisselâm da haram olan bir nikâhı kıymadığı için, namaz kılarken başı kesilerek şehid edildi. Mübarek başını bir tabağa koyarak krala takdim ettiler. Onunla beraber, zorba hükümdarın zulmüne karşı çıkan pek çok âlim ve sâlih insanlar da katledildiler.

 

İkinci Kat Semâda buluşma:

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Miraç gecesinde Cebrâil Aleyhisselâm’la birlikte ikinci kat semâya yükseldikleri zaman birbirine çok benzeyen, kırmızı benizli, düz saçlı iki kimse ile karşılaşmıştı. “Bunlar kimlerdir?” diye sordu. Cebrâil Aleyhisselâm “İki teyzezâde, Yahya ve İsâdır, onlara selâm ver!” dedi. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz selâm verdi. “Merhaba sâlih kardeş sâlih peygamber!” diyerek karşılık verdiler. (Buhari)


  Önceki Sonraki