Bu Zât-ı âli “Sizin grubunuzun adı nedir?” sualine şu cevabı vermişlerdi:
“Elhamdülillahi Rabbil-âlemin. Dinimiz İslâm, kitabımız Hazret-i Kur’an, peygamberi-miz Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm. Bize gelince bu böyledir. Onlara gelince her grubun, her hizbin bir ismi var. Bu böyle değil midir?
...
Gayemiz “İSLÂM”dır, isim değil.
Muradımız “Hazret-i Allah ve Resulü”dür, bölücülerden herhangi biri değil.
Biz kendimizi hâdim-i dervişan olarak ilân etmişizdir. İslâm’dan daha büyük şeref olamaz.
...
Biz hiç kimseye bağlı değiliz, kimseden de bir şey beklemiyoruz. Biz ancak Hazret-i Allah ve Resulü’ne -sallallahu aleyhi ve sellem- sığınırız. Onun içindir ki, cesaretle konuşuyoruz. Kimseden de korkumuz yok.
Biz “İlâhî Görüş Birliği”ne dâvet ederiz. Gelenlerin gönüllerine Hazret-i Allah ve Resulü’nün -sallallahu aleyhi ve sellem- muhabbetini ve emirlerini koymaya, her türlü bölücülükten arındırmakla yalnız Hazret-i Allah ve Resulü’nde -sallallahu aleyhi ve sellem- birleştirmeye, aralarında gerçek bir kardeşliğin tesisine gayret ederiz.
Devlet ittifaktan doğar, devletsizlik ise nifaktan.
Muhakkak iç ve dış din ve vatan düşmanlarına karşı yekvücut olmamız lâzım.”