Başta Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz olmak üzere bütün Peygamber Aleyhimüsselâm Efendilerimiz, tebliğ mukabilinde, ümmetlerinden hiçbir ücret istememişlerdir.
Hakkı tebliğ ettikleri, hakikate çağırdıkları topluluklara, Âyet-i kerime’lerde buyurulduğu üzere:
“Sizden buna karşılık hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükâfatım âlemlerin Rabb’ine âittir.” demişlerdir. (Şuâra: 109-127-145-164-180)
Bütün gayret ve çabamız, bütün çalışmalarımız, bu ümmetlik şerefine nâil olmak içindir. Bunun içindir ki, Allah-u Teâlâ’nın emirlerini bölücülere bildiriyoruz. Nehyinden içtinab ettirmeye çalışıyoruz.
Biz sadece Hazret-i Allah ve Resulullah Aleyhisselâm’a ücretsiz dâvet edenlerdeniz. Aslâ kimseye garazımız ve düşmanlığımız yoktur. Fakat kimsenin de küfrüne rızâ gösterenlerden değiliz.
Eğer bu müdahalemiz olmasaydı, Allah-u Teâlâ’nın hükmünü hafife alanlar gibi olurduk.
Kurtuluşu arayanlar, Hazret-i Allah ve Resulü’nün emirlerine dikkat etsinler. Zira Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde:
“Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak. Bir fırka müstesna diğerleri hep ateştedir.”
“Onlar kimlerdir?” diye sorulduğunda:
“Benim ve ashâbımın yolunda olanlardır.” buyurdular.
Yetmiş üç fırka olduğuna göre, o bir fırkayı bulmak gerçekten kolay değil...
Gerçek mânâda bu sözlerimiz, bilmeyerek bir bölücü grubun içine girip hakikat zannıyla çalışan temiz ve nezih kardeşlerimize izah ve ikna maksadıyla söylenmiştir.
Yarın huzur-u ilâhî’ye çıktıklarında büyük vebal altında kalıp şiddetli azap göreceklerinden, vicdanımızdan kopup gelen hislerimizi beyan ediyoruz.