Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
'İLÂHÎ GÖRÜŞ BİRLİĞİ'NE DÂVET - Ömer Öngüt Görüşleri Sözleri Kitapları Düşünceleri Yazıları Eserleri
Cep Kitapları
'İLÂHÎ GÖRÜŞ BİRLİĞİ'NE DÂVET
Bu kitapla müslümanlar İlâhî Görüş Birliği’ne dâvet edilmekte, hakiki kardeşlik ve birliğin ancak ve ancak İslâm dininde olacağı izah edilmektedir.

Kardeşlik Dini İslam

Kardeşlik Dini İslam


İslâm dini kardeşlik dinidir. Bize Hakk’tan bir nur gelmiştir. Bu nur Kur’an-ı kerim’dir. Bize kardeşliği, tesanüdü emreder:

“Müminler ancak kardeştirler.” (Hucurat: 10)

“İyilik ve takvâ üzerine yardımlaşınız, kötülük ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayınız.” (Mâide: 2)

Müslümanlar ana-baba bir kardeş gibidirler. Aralarındaki kardeşlik ebedî olup, âhirette de devam eder. Şu halde kardeşlik icraatını yapmamız lâzımdır. Mümin kardeşlerini Allah için seven, onların dertleri ile dertlenen kimselerden Allah râzı olur. Onlara akla-hayale gelmeyen dereceler verir.

Buna rağmen aynı kıbleye teveccüh eden, aynı kitaba sahip olan müslümanlar arasında ayrı ayrı yollara sapmalar husule geliyor. Din düşmanlarının yapamadığını “Dindarım, muvahhidim” diyen yapmış oluyor.

Müslümanların fırkalara ayrılması, senlik-benlik yüzünden ihtilâf ve tefrikaya düşmeleri, İslâm’ın özüne ve izzetine, şevket ve satvetine halel getirdiği, kardeşlik bağlarını kopardığı, güçlerini parçalayıp zayıf düşürdüğü için şiddetle yasaklanmıştır:

“Allah ve Resul’üne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin. Sonra korku ile zaafa düşersiniz ve kuvvetiniz elden gider.” (Enfâl: 46)

Bu apaçık emirler karşısında bir müslümanın, bölücülükten şiddetle kaçınması lâzımdır. Tefrikanın, bölücülüğün İslâm’da yeri yoktur.

Âyet-i kerime’de:

“Dine bağlı kalın ve dinde ayrılığa düşmeyin.” buyuruluyor. (Şûrâ: 13)

Allah-u Teâlâ bir Âyet-i kerime’sinde de ayrılık yapmanın cezasının çok ağır olduğunu beyan buyurmaktadır:

“Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. Onlar için kıyamet günü büyük bir azap vardır.” (Âl-i imran: 105)

Bu ayrılıklar nefsimizin hamlığından, tekâmül edemeyişimizden, ihlâsa varamadığımızdan ileri geliyor. Bu sebeple ne kadar kayıplara uğradığımızın hiç farkında değiliz.

Âyet-i kerime’de:

“Hepiniz topluca, sımsıkı Allah’ın ipine sarılın, parçalanıp ayrılmayın.” buyuruluyor. (Âl-i imran: 103)

Emr-i ilâhi çiğnendiği için, dinde ayrılık yapmanın mesuliyeti, suç ve cezası o kadar ağırdır ki; Allah-u Teâlâ azapların tehirini âhirete bırakmamış olsa idi, bölücülük yapanların, tefrikaya sapanların cezalarını dünyada vererek onları hemen yok ederdi.

Âyet-i kerime’lerde şöyle buyuruluyor:

“Onlar ki, dinlerinde ayrılığa düşüp gruplara ayrıldılar.” (Rum: 32)

“Onlar kendilerine ilim geldikten sonra, birbirlerini çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler.

Eğer belirli bir süre için Rabbinin verilmiş bir sözü olmasaydı, aralarında hemen hükmedilerek iş bitirilmiş olurdu.” (Şûrâ: 14)

Görülüyor ki Hazret-i Allah birleşmeyi emrediyor, bölücülüğü de şiddetle yasak ediyor. İslâm’da hizmet gerek, bölücülük değil.


  Önceki Sonraki