Hakikat ehli Liveçhillâh’tır, her işi yalnız ve yalnız Allah içindir. Yalnız ve yalnız Allah için çalışır. Kimseden bir şey beklemez, talep etmez. Dünya menfaatı için çalışmaz. Onlar derler ki “Bizim ücretimiz Rabbül-âlemin’e aittir.” İbadet ve taata devam ederler ve bu suretle Hazret-i Allah’a yakın olmaya çalışırlar. Hazret-i Allah’ın rızasını kazanmak için gayret ederler.
Hakk Celle ve Alâ Hazretleri bir Hadis-i kudsî’de bunların vasıflarını beyan ediyor ve inananlara duyuruyor:
“Velilerimden birisine düşmanlık eden kimseye ben harp ilân ederim. Kulumu bana en çok yaklaştıran şey, farz kıldığım ibâdetleri yapmasıdır. Nâfile ibadetlerle de bana o kadar yaklaşır ki, nihayet ben o kulumu severim. Sevince de artık onun duyan kulağı olurum, o benimle işitir. Gören gözü olurum, o benimle görür. Eli olurum, o benimle dokunur. Ayağı olurum, o benimle yürür, (Kalbi olurum, o benimle anlar. Söyleyen dili olurum, o benimle konuşur.) Ne dilerse onu yerine getiririm. Herhangi bir şeyden bana sığınırsa ben onu muhafaza ederim.” (Buharî. Tecrid-i sarih: 2042)
Hareket ehli ise halka yakın olmaya çalışır, onların Hazret-i Allah ile hiç bir ilgileri olmaz.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’lerinde buyurur ki:
“İnsanların bir takımları vardır ki inanmadıkları halde ‘Allah’a ve ahiret gününe inandık.’ derler.” (Bakara: 8)
“Bunlar güya Allah’ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar, oysa onlar sadece kendilerini aldatırlar da bunun farkında değillerdir.” (Bakara: 9)
Allah-u Teâlâ onların iddiâlarını reddetmektedir. Her ne kadar müminleri aldatmaya çalışıyorlarsa da, aslında aldanan bizzat kendileridir, en büyük zararı yine kendileri görürler.