Hadîd Sûre-i Şerif’inin tamamı Medine döneminde nâzil olmuştur. Yirmidokuz Âyet-i kerimedir.
Adını 25. Âyet-i kerime’de geçen ve “Demir” mânâsına gelen “Hadîd” kelimesinden alır. Tesbihle başladıkları için “Müsebbihât” denilen beş sûre-i şerif’in ilkidir.
Bu mübarek Sûre-i şerif; Allah-u Teâlâ’nın bazı sıfatlarını, ilim ve kudretinin delillerini, iman etmenin önemini, infakta bulunmanın lüzumunu, müminlerle münafıkların ahiretteki durumları bakımından karşılaştırılmasını, dünya hayatının bir oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu anlatıp açıklamaktadır.
Son bölümünde demirin bir nimet olarak yaratıldığından söz edilir.
•
Mücâdele Sûre-i Şerif’i de Medine döneminde nâzil olmuştur. Yirmiiki Âyet-i kerimedir.
Mücâdele sûre-i şerif’inde müslümanlara bazı çözüm yolları gösterilmekte, karı-koca arasındaki ülfetin üzerinde durulmakta, karı-kocanın “Zıhar” sebebiyle ayrılmalarının hükmü açıklanmakta, Allah’a ve Resulullah Aleyhisselâm’a karşı gelenlerin dünyada ve ahirette ağır cezalara çarptırılacakları beyan edilmektedir.
Bu mübarek sûre-i celîle münafıklardan etraflıca bahsetmekte, imanın aslı ve dinin en sağlam kulpu olan: “Allah için sevme ve Allah için buğzetme”nin hakikati açıklanmaktadır.
Sûre-i şerif’in sonunda “Kudsî ruh” ile desteklenen sâlih kullar ve cennetteki dereceleri haber verilmekte, onların Allah’ın hizbi (partisi) olduğu, kurtuluşa erecek olanların da onlar olduğu beşeriyete duyurulmaktadır.